İlla Namaz İlla Namaz

 

Bir kadın Hz. Musa’ya (as) gelerek: ‘Ey Allah’ın peygamberi! Ben büyük bir günah işledim ve tövbe ettim çok pişmanım dedi. Musa (as) ‘Senin günahın nedir?’ diye sorunca kadın: ben zina yaptım ve bir oğlan çocuğu doğurdum, daha sonra da bu çocuğu öldürdüm. Musa (as) kadına: ‘Derhal benim yanımdan çık. Eğer üzerine gökten ateş yağarsa bizde yanarız! Diyerek kızdı. Daha sonra Cebrail (as) Musa’ya (as) geldi ve dedi ki: Allah buyuruyor ki: o tövbeli kadına neden kızdın sen ondan daha kötüsünü görmedin mi? Musa (as) ondan daha kötüsü kimdir? Cebrail (as): namazı kasten terk edendir buyurdu.      

Evet, göz önü günahlarına çoğumuzun tepkisi Musa’nın (as) tepkisi gibidir. Ki zina adam öldürmek gibi fiillerin bırakın kişisel hayatı toplumsal hayatı alt üst eden, insanilik vasfının yok olup, Allah’ın insana verdiği kıymetin hunharca katledildiği düşünülünce, bu fiillerden nefret etmek gayet doğaldır herhalde. Yukarıdaki kıssanın en can alıcı noktası, tövbe etmiş faille namazı kasten terk eden kişi arasında yapılan kıyas. Namazını kasti terk eden kişi zinakardan yada katilden yada her ikisini de işleyenden daha fena bir iş yapmıştır deniliyor. Aslında namazın hayatımızdaki önceliklerimiz sıralamasındaki yerini de net bir dille ifade ediyor.

Mesela insan hayatının en önemli kararlarından biri olan evlilik. Namazı hayatımızın o kadar dışına atmışızdır ki, kız istemeye gittiğimizde oğlumuzun içkisi yok kumarı yok deriz de, namazından bahsetmeyi aklımıza bile getirmeyiz. Zaten kız anne babasının namazla ilgili endişesi de olmaz çoğunlukla. Yani nitelikli gelin ve damat adaylarının özellikleri arasında namaz ya yoktur yada en sonlardadır. Çünkü ebeveynlerin, kılsalar bile namaz hayatlarının öncelikleri arasında yer almaz. Peygamber Efendimiz onu gözünün nuru diye nitelendirirken, namazı sadece ödenmesi gereken borç gözüyle gören bizden de daha fazlası beklenebilir mi? Bilmem.

Oysa namaz, kelime-i şahadetten sonra, Müslümanın hem göstergesidir hem de İslam’ın şartıdır. Namaz, küfürden İslam’a geçenin ilk ameli uygulamasıdır. Ki Resul-i Ekrem Efendimizin İslam’la müşerref olanlara ilk öğrettiği şey namaz olmuştur. Namaz ile günde beş defa hakkın huzuruna durur, inancımızı kuvvetlendirme, imanımızı tazeleme yoluna gideriz. Aslında namaz bizim yaratandan, huzuruna varmak için aldığımız randevulardır. Kim maiyetindekine her gün hem de günde beş defa randevu verir ki? Üstelik teke tek. Bu bile namazın ne kadar özellikli bir ibadet olduğunu gün gibi ortaya koyar. 

Fakat kalbini Allah’tan çok dünyaya açmış olan bizler son derece özel olan bu ibadeti ya sıradanlaştırmışız yada O’na yaklaşmaktan kaçınmışız. Ne elzem bir hal! Herhalde kılınmayan yada lakaytça kılınan her namazda muhatap almadığımızın kim olduğunu gözden kaçırıyoruz.

Allah Rasulü namazı, “dinin orta direği” diye nitelemiştir. Dünyada hangi iş ile uğraşırsanız uğraşın namaz herkesi aynı safta toplar. Allah`ın karşısında hepsinin insan olarak eşit olduklarını anlatır namaz. İnsanın bedeninin gıdaya ve çeşitli vitaminlere ihtiyacı olduğu gibi, ruhunun da gıdaya ve vitaminlere ihtiyacı vardır. Ruhun temel gıdası namazdır. Ve insanın bedeni çeşitli kirlerle kirlendiği gibi ruhu da kirlenir. Namaz bu her iki kiri de temizler. Hafta da bir cuma namazıyla iki cuma arası işlenen günahlar af edilir. Demek ki namaz hem dua, hem zikir, hem tövbe olup güzel ahlakı elde etmek için bir fırsattır.

Allah (cc) “Beni anmak için namaz kıl.” (Tâ-hâ 14) buyurur. Demek ki namaz Allah`ı anmak yani zikretmek ve hatırlamak için kılınır.

Allah (cc): “Dosdoğru kılınan namaz insanları her kötülükten alıkoyar.” (Akebût 45) buyurur. Namaz kılmayı hayatımıza alalım şayet namaz kılıyorsak huşu içinde namaz kılmak için  gayret edelim.

Sonuç olarak her nerede olursak olalım, ne hastalık, ne yolculuk hiçbir zaman namaz terk edilemiyor. Çok hasta olanın bile (aklı başında ise) ima ile de olsa namazı kılması gerekir. Yani illa namaz, illa namaz. Eee ne de olsa insan mutfakla tuvalet arasında boru vazifesi görmesi için yaratılmadı. Yaratılanların en şereflisi kul olma mükellefiyeti ile onurlandırıldı. Ki namaz da bu onurun şiarı. 

Ne demiş namaz için Süleyman Çelebi; 

Çünkü her türlü ibadet bundadır.

Hakka kurbiyetle vuslat bundadır.