Hz. Peygamber’in Gençlere Verdiği Değer ve Onları Yetiştirme Metodu
Hz. Peygamber (sav) İslam toplumunun şekillenmesinde ve İslamî değerlerin yaşanmasında ve yayılmasında gençlere büyük görevler vermiştir. Onların cesaret ve enerjilerinden gereği gibi faydalanmak için, her şeyden önce gençlerin kendine güvenli, sağlam bir kişilik geliştirmelerine imkân sağlanmasının önemini çok iyi biliyordu. Allah ResuIü (sav), sorumluluk gerektiren en yüksek görevlere hazırlanmalarını gençliğin tabii hakkı ve amme menfaatlerinin bir gereği olarak görüyordu. Bundan dolayı gençlere özel ilgi gösteriyor ve onları sürekli teşvik ediyordu. Eğer görev ve sorumluluklarının bilincinde olan kumandanlar, âlimler ve hâkimler yetişmiş ise bu ancak Hz. Peygamber’in (sav) rehberliği, yardım, teşvik ve yönlendirmesi sayesinde olmuştur. Hz. Peygamber, insanın en sağlam ve sistemli bir şekilde eğitilmesinde ilke ve yöntemlere başvuruyordu. Bu uygulama, hem teorik hem de pratik alanda kesin sonuçlara ulaştırabilen, güçlü ve şaşmaz prensipleri de beraberinde getiriyordu. Resulullah (sav), yapılması gereken bir işle birini görevlendirmeden önce, onu cesaretlendirmek suretiyle yolunu açar, daha sonra da ilgi ve desteğini sürdürürdü. Askerlik, eğitim-öğretim ve yargı alanlarında bunun açık örneklerini görmek mümkündür.
Hz. Peygamber’in (sav) askerî alandaki uygulamalarına bir göz attığımızda, gençlerle ilişkisinde izlediği yol ve yöntemin ipuçlarını bulabiliriz. Peygamber Efendimiz, gençlerde zafer ümidi, başarı sevinci ve inanç gücü gördüğü sürece, onların imanlarını coşturacak, gönüllerinde büyük heyecanlar yaratacak, cesaretle görev üstlenip kısa sürede yerine getirecek yolların önünü sonuna kadar açmıştır. Resulullah’ın aşıladığı önemli ilkeler sayesinde gençlik öyle bir seviyeye gelmiştir ki, en zor savaşlara katılmışlar ve düşmanla en ön safta çarpışmışlardır. Çoğu yaşlı sahabelerden oluşan orduya, birçok keşif mangasının başına gençler komutan olarak atanmıştır. Çoğu savaşlarda sancağı, Hz. Peygamber (sav) bizzat kendisi gençlere vermiştir. Tebük Gazvesi’nde Beni Neccâr kabilesinin sancağını henüz 20 yaşlarında olan Zeyd b. Sâbit’e vermiştir. Bedir Savaşı’nda 21-22 yaşlarında olan Hz. Ali’yi sancaktar yapmıştır. Hayber’in fethi esnasında da aynı şekilde Hz. Ali en önemli görevi yerine getirmiştir. Resulullah, Benî Kudaa üzerine göndermek üzere hazırladığı birliğin sancağını Usame b. Zeyd’e vermiştir. Bu birlik, aralarında Hz. Ebu Bekir, Ömer ve Ebu Ubeyde gibi muhacirler ve Ensardan önde gelen sahabelerin de yer aldığı kırk bin kişiden oluşuyordu. Bu durumdan bazıları hoşnutsuzluk duymuş fakat Efendimiz onları uyararak, Usame’yi övmüş ve desteklemiştir. Bu olayda Usame’nin yaşının henüz on sekiz olduğunu kaynaklar bildirmektedir.
Gençler ve Dini Aşırılıklar
İçinde bulundukları çağın bir gereği olarak, bazı gençlerin bağlandıkları değerlere aşırı önem verdikleri görülür. Hz. Peygamber’in (sav) çevresinde yer alan gençler arasında da bu şekilde aşırı eğilimler taşıyan kimselere rastlanıyordu. Dinî ilgi ve hassasiyetleri son derece güçlü olan bu gençler; çok sert ve aşırı zühde, dünyadan el etek çekmeye varan bir dinî anlayış ve uygulama geliştirmeye yönelmişlerdi. Hz. Peygamber (sav) bunlarla yakından ilgilenmiş, onları kırıp gücendirmeden, anlayış ve hoşgörü içerisinde, bu tutumlarından vazgeçmeleri hususunda kendilerini uyarmıştır. Kendilerini ibadete daha çok verebilmek için geceleri namaz kılıp, gündüzleri oruç tutmaya ve kadınlarını terk etmeye azmeden bu gençlerin davranışlarını doğru bulmayan Allah Elçisi onları kendi sünnetine uygun tarzda bir orta yolda yürümeleri tavsiye ve uyarısında bulunmuştur.
Gençler ve Cinsel Sorunlar
Gençlerin bir başka özelliği ise cinsel duygu ve arzuların çok güçlü bir şekilde kendisini göstermesidir. Buna bağlı olarak gençler ya kolayca bu duygu ve arzularının hâkimiyetine girip helal-haram gözetmeden onu tatmin etmeye yönelmekte, ya da dinî endişelerle bu arzularını bütünüyle bastırarak meşru ve helal tatmin yollarını da kendilerine haram kılma eğilimine girmektedir. Nitekim genç sahabelerden bazıları Peygamberimiz’in (sav) uyarısı öncesinde bu yola girmiş bulunuyordu. Hangi tarzda kendisini gösterirse göstersin Hz. Peygamber (sav) gençlerin bu tür sorunlarını ciddiye almış ve bugün bizler için de örnek oluşturan uygulama ve yaklaşımlarla onları çözmeye çalışmıştır. Bir gün Kureyş kabilesinden bir genç Peygamberimiz’in huzuruna gelerek: “Ey Allah’ın elçisi, bana zina etmek için izin ver.” dedi. Orada hazır bulunan bazı sahabe, gencin bu ifadelerini edebe aykırı bularak “Sus, sus…” diye genci azarlayıp üzerine yürüdüler. Hz. Peygamber son derece sakin bir şekilde delikanlıya yönelerek: “Yanıma gel, otur.” diyerek yer gösterdi. Sonra onunla sohbet etmeye başladı: “Söyle bakayım, bir başkasının senin annenle zina etmesini ister misin?” diye sordu. Delikanlı: “Yoluna feda olayım, hayır kesinlikle istemem.” dedi. Efendimiz: “Zaten hiç kimse annelerine böyle bir şey yapılmasını istemez.” buyurdu. Sorusuna devamla: “Bir başkasının senin kızınla zina etmesine razı olur musun?” dedi. Delikanlı yine: “Hayır, uğrunda öleyim ey Allah’ın elçisi, razı olmam.” dedi. Hz. Peygamber “Öyleyse hiç kimse kızlarıyla zina edilmesine razı olmaz.” buyurduktan sonra kız kardeşi, halası ve teyzesiyle zina edilmesine razı olup olmayacağını sordu. Delikanlı hep: “Yoluna feda olayım, hayır istemem.” diye cevap veriyordu. Artık hatasını anladığını görünce bu gencin omuzuna elini koyarak Efendimiz şöyle dua etti: “Allahım! Bunun günahını affet, kalbini temizle ve uzuvlarını günah işlemekten koru.” Bu hadisi rivayet eden sahabenin söylediğine göre, o genç artık böyle bir sorun yaşamadı.
Hz. Peygamber (sav), çevresindeki gençlerin cinsel ihtiyaçlarını gözetmiş, onları evlenmeye teşvik etmiş ve yuva kurmalarına yardımcı olmuştur. Allah Resulü’nün hizmetinde bulunan Ebu Firas Rebîa isimli yoksul bir genç vardı. İlerleyen yaşına rağmen evlenme konusunda bir irade göstermediğini görünce onu bu yönde isteklendirmiş ve evleneceği kız için bizzat aracılık yapmıştır. Kısa bir zaman içerisinde düğününün yapılması için de gerekli hazırlıklar konusunda ilgi ve yardımlarını devreye sokmuştur.
Gençlere Güven ve Cesaret Telkini
Hz. Peygamber (sav) gençleri hür düşünmeye, faydalı şeylerden çekinmeden faydalanma ve sonucu ne olursa olsun doğru bildiğini cesaretle ifade etmeye teşvik ederdi. Muaz b. Cebel henüz 21 yaşında iken Hz. Peygamber tarafından Yemen’e din öğreticisi olarak gönderilmişti.
Efendimiz kendisine: “Sana bir şey sorulursa nasıl hüküm vereceksin?” diye sorduğunda Muaz: “Allah’ın kitabıyla” diye cevap verdi. “Şayet onda bunun cevabı yoksa?” dediğinde, Muaz: “Allah’ın Rasulü’nün sünnetiyle” diye cevap verdi. “Ya onda da bulamazsan?” sorusuna da Muaz: “Aklımı çalıştırır, vicdanıma danışır içtihat ederim.” şeklinde cevap verdi. Bu cevap üzerine son derece memnun ve mutlu olan Peygamberimiz, bu sevincinin bir göstergesi olarak göğsüne vurarak şöyle buyurdu: “Allah elçisinin elçisini başarılı ve isabetli kılan Allah’a hamd olsun!”
SONUÇ
Hz. Peygamber’in yaşayış ve uygulamalarında, gençlerde büyük bir dinî potansiyel, her şeyin en iyi ve doğrusunu bilmek, bulmak ve yapmak isteyen engin bir idealizm, kafa ve gönül yüceliği olduğu ortaya çıkmıştır. Onları olumlu yönde gelişmeye sevk edecek şartların başında, gençlere model oluşturacak, onları anlayıp dinleyecek, sevgi ve saygılarını, hayranlık ve takdirlerini kazanacak önder şahsiyetlerin varlığı gelmektedir. Bunlardan mahrum bir ortamda gençlerin doğru yolu bulması ve orada yürümesi imkânsız denecek kadar zor gözükmektedir. Gençlerin gelişim özelliklerini yakından izlemek, karşı karşıya kaldıkları sorunları dikkate alarak onlara zamanında ve uygun çözüm yolları göstermek nebevi öğretinin esasını oluşturmaktadır.