Hayatımızın bir parçası olmuş alışkanlıklarımızı hiç sorguladınız mı? Yaşamımızdaki yerini ve etkilerini hiç düşündünüz mü?
Hayatımızın her anı alışkanlıklarımızdan oluşmaktadır. Güne başlayıp o günü sonlandırana kadar alışkın olduğumuz davranışlarımızı doğal olarak, farkında olmadan sergileriz. Bir günümüzün tamamına yakınını gayri ihtiyari yaptığımız davranışlar oluşturur. Yapıp ettiklerimiz, hobilerimiz, işlerimiz hatta söylediklerimizde dahi alışkanlıklarımızın payı vardır.
Yaşamımızın düzenini biz oluştururuz. Eşyalarımızın yerleri, yemek saatlerimiz, kitap okuma zamanımız, kıyafetlerimizin gardıroptaki yerleri, mutfağımızın düzeni, uyku saatimiz... Daha birçok örnek sıralanabilir. Bunların içerisinde bizi miskinleştiren üşengeç bir yapıya büründüren bazı alışkanlıklarımız da vardır. Örneğin şunu hepimiz biliyoruz ki çağımız teknoloji çağı. Bu devirde internet önemli bir yer tutmakta ve insanlar neredeyse bütün işlerini internet üzerinden rahatlıkla yapabilmektedir. İnternet bankacılığı, her türlü alışveriş, haber siteleri... Bireyler artık yürümeden, konuşmadan, iletişime geçmeden oturdukları yerden her türlü işlerini rahatlıkla halledebiliyorlar. Peki, teknoloji bizi tembelleştiriyor diye hiç mi ondan yararlanmayacağız? Tabi ki hayır; teknoloji hayatımızda olacak ama biz onu kullanmayı çok iyi bileceğiz. Burada asıl vurgulamak istediğim nokta, teknolojiyi kullanırken onun verdiği rehaveti diğer işlerimize yansıtmamamız gerektiği. Örneğin; iş hayatımıza, ibadetlerimize, ailemize ayıracağımız zamana, eğer öğrenciysek derslerimize, ev hanımı isek ev işlerimize bu rehaveti yansıttığımızda sağlıklı bir yaşam süremeyiz. Gün içerisinde sergilediğimiz ve alışkın olduğumuz birçok davranış da bu bahsettiğim teknoloji örneği gibi bize üşengeçlik ceketini giydirir. Bu ceket bizi öyle bir konuma getiri ki hiçbir şeye elimiz kolumuz kalkmaz olur.
Şöyle bir düşündüğümüzde sanki hayatımızda olumsuz bir alışkanlığımız yokmuş gibi hissederiz. Ya da bir iki tane gelir aklımıza, onlar da ufacık şeyler der geçiştiririz. Hâlbuki zararsız dediğimiz küçük şeyler bize en çok zarar verenlerdir öyle değil mi?
Aslında şu an tek ihtiyacımız olan, davranışlarımız konusunda farkındalığın oluşması. Kendi farkındalık düzeyini artırmak bireyin kendi elindedir. Peki, bunu nasıl mı yapabilir? Mesela, farkındalığımızı artırmak için çeşitli etkinlikler oluşturup uygulayabiliriz.
Hemen şimdi elimize bir kâğıt ve bir kalem alıp herhangi bir günümüzü değerlendirerek başlayabiliriz mesela. Sabah gözümüzü açıp gece uykuya dalıncaya kadar neler bizi meşgul ediyor ya da nelerle vakit geçiriyoruz. Hani derler ya bir gününüzü anlatır mısınız diye, işte ben de sizden o bir gününüzü kendinize anlatmanızı istiyorum. Bunu yaparken kendimize karşı dürüst ve samimi olmamız, bu etkinliğin teorikten pratiğe geçişinde kendimize yapacağımız iyilikler arasında önemli bir yere sahip olacaktır.
Elimizdeki kâğıda maddeler halinde sıralamaya başlayalım alışkanlıklarımızı. Belki bazılarımız çok fazla madde sıralayacak, bazılarımız da çok az belki de sadece bir tane… Önemli olan sıraladığımız alışkanlıkların hayatımızın neresinde olduğu ve bizim yaşamımızı nasıl etkilediğidir. Listemizi hazırladıktan sonra alalım tek tek inceleyelim, bir bir düşünelim üzerinde. Bazı alışkanlıklarımız vardır ki bizi güzel ve yararlı işlerden alıkoyar ve gereksiz bir şekilde günümüzün büyük bir zaman dilimini kapsar. İşte bu alışkanlıklarınızı tespit edin ve kaleminizle yanına eksi işretini atın. Sadece negatiflere odaklanmayacağız tabi ki artılarımız da olabilir listemizde, bunlara da artı işaretini yerleştirelim ki bu mücadelede bize güç versin. Alışkanlıklar listemizi inceledikten sonra eksilerimizi ve artılarımızı ayrı ayrı sıralayalım.
Listemizin son hali karşımızda, ak kara ne varsa çıktı oraya… Peki, bu eksileri nasıl artıya çevirebiliriz? Bu soru aklınızda kocaman bir soru işareti ile dönüp duruyor öyle değil mi? İlk başta kabul edeceğiz “Benim bazı olumsuz alışkanlıklarım var ve bu alışkanlıklar benim yaşamımı tekdüzeliğe sürüklüyor, kendimi geliştirmemi engelliyor.” diye. Kabul ettikten sonra kendimize şu soruyu yönelteceğiz: “Ne yapabilirim?” Yapmamız gereken, negatif tablomuzdaki alışkanlıklarımıza alternatif alışkanlıklar bulmak olmalı. Şimdi negatif tablomuzu karşımıza alalım ve her bir alışkanlığımızın karşısına alternatif alışkanlıklar yazalım. Alternatifini bulamadığınız alışkanlıklarınızın karşısına da sizi motive edecek ayet, hadis, güzel söz vs. yazabilirsiniz. Bu yöntem sizin için dışsal motive aracıdır. Bunun yanı sıra içsel motiveye de ihtiyacınız olacak ki bu aslında en önemlisi ve en gerekli olanıdır. Peki, içsel güdülenme nedir, bunu nasıl yapabiliriz? İçsel güdülenme, sizin kendi kendinizi telkin etmenizdir. İçsel konuşmalarınız bu gruba dâhil edilebilir. “Kararlı olduğumda ve istediğimde başarabilirim, kendime güveniyorum, yapabilirim...” gibi içsel konuşmalarınızda kurduğunuz olumlu cümleler sizi dışsal motive araçlarından daha çok güdüler. Bir başka içsel motive ise sizin geçmişteki başarılarınızdır. Geçmişinizdeki başarılarınızı düşünün, bu yaptığınız geçmiş yolculuğu sizi mutlu edecek ve en önemlisi sizin özgüveninizi artıracaktır. Özgüveninizin artması sizin daha kararlı ve istekli olmanızı tetikleyecektir. Kararlı ve istekli olmanız da bu değişim mücadelesinde sizi bir adım öne götürecektir. Gördüğünüz gibi her şey bir zincir halinde ve birbirini destekleyerek devam ediyor. Bu zinciri, negatiften pozitife yolculuk ederken tutunduğumuz bir dala benzetecek olursak zincirin bir halkasının eksik olması bizi negatife, en kötüsü de başladığımız noktaya geri getirir.
Şimdi isterseniz hazırladığımız alışkanlıklar listesine tekrar dönelim, elimizde negatif ve pozitif olmak üzere iki listemiz vardı. Bu iki listeyi en çok gördüğümüz yere yan yana asalım. Gerek evinizde bir duvara gerekse de çalışma ofisinizdeki masanıza... Buradaki asıl amacımız, alışkanlıklarımızı hatırlamamız ve her daim değişim için aklımızın bir köşesinde tutmamızdır. Negatif ve pozitif listelerimizi yan yana her gün görecek olmamız, zamanla bu alışkanlıklarımızı azaltmaya yardımcı olacaktır. Ancak, alışkanlıklarımızdan kurtulmamız birkaç günde ya da birkaç haftada gerçekleşmeyebilir, uzun bir zaman dilimini kapsayabilir.
Seyidimiz Şenel İlhan Beyefendi’nin de sohbetlerinde söylediği gibi; Bir ahlakı elde etmeye çalışırken başta yalnızca o ahlaka sahip insanlar gibi davranmış oluruz. Sonraları bu davranışlarımız bizde ahlak halini alır ve bizden doğal bir şekilde neşet eder.
Kötü bir ahlakı terk edip iyi bir ahlakı elde etmeye çalışırken başta sergilemiş olduğumuz şeyler sadece davranışımızdır. Yani doğal akışında yaptığımız şeyler değil, yapmamız gerektiğini düşündüğümüz için yaptığımız şeylerdir. Bu tür davranışların ahlak halini alabilmesi için geçen süre; kişilik yapımıza, yetiştirilişimize, kültürümüze göre veya değiştirmeye çalıştığımız özelliğe göre değişebilmektedir. Burada da önemli olan sebat etmek, Allah’tan yardım istemek ve bolca niyazda bulunmaktır.
Negatif alışkanlıkları bırakıp yerine edineceğiniz alternatif alışkanlıkları hayatınıza yerleştirmeniz için zaman dilimi ve kararlı bir irade gerekmektedir. Tabi ki her şey teorikten ibaret değil, en önemlisi sizin kararlı olmanız. Kararlı olduğunuz sürece çaba gösterirsiniz ve istekli olursunuz. Kendinize güvenin ve kararınızı verin. Çok geç olmadan negatif alışkanlıklardan pozitiflere yolculuğumuzu tamamlayalım.
Yarın başlarım diyerek yarınlara bırakmayın başlangıçları… Yarınlar birikir önümüze yılları serer de haberimiz olmaz…
Hiçbir şey için geç değildir... Şimdi Bismillahirrahmanirrahim diyelim…