Hayatımızda Gece İbadeti

Farzlardan sonra en faziletli namaz, gece namazıdır. Büyüklerimiz gece ibadetine çok önem vermişlerdir. Gece kalkmanın birçok hikmetleri vardır. Efendimiz (sav) “Gece kıyamına devam edin. Zira bu, sizden önceki salihlerin ibadetidir. Çünkü gece ibadeti, Allahu Teala’ya yakınlık ve günahlara kefaret olup insanı bedeni hastalıklardan korur ve günahlardan uzaklaştırır.” buyurmuştur. Kur’an-ı Kerim’de, gece yapılan ibadetin daha kıymetli olduğu şöyle bildirilmiştir:

 

“Şüphesiz gece kalkışı, (kalp ve uzuvlar arasında) tam bir uyuma ve sağlam bir kıraata daha elverişilidir.”(Müzzemmil, 73/6)

“Yoksa geceleyin secde ederek ve kıyamda durarak ibadet eden, ahiretten çekinen ve Rabbin’in rahmetini dileyen kimse (o inkarcı gibi) midir?...” (Zümer, 39/9)

Teheccüd vakti günün en kıymetli vakitlerinden biridir. Bu vakitte ortalık sakin ve sessiz olur, dolayısı ile bir halvet vardır. Bu, insanın Allahu Teala’ya en yakın olduğu bir zaman dilimidir. Gündüz, insan bu huşuyu yakalayamaz. Çünkü meşguliyet vardır, iş vardır. İnsanlar gündüz rızıklarını ararlar, geceleri ise ibadet ederler. Gece bir örtüdür ve sessizdir. Bu vakitleri Allahu Teala’yı anarak geçirmek gerekir. Gecede öyle kıymetli zamanlar vardır ki edilen tüm hayır dualar kabul olunur. Buhâri’nin Cabir’den rivayet ettiği bir hadiste Efendimiz (sav) şöyle buyurmaktadır: “Gecede bir vakit vardır  ki bir Müslüman kul, bu vakti denk getirir ve o saatte Allah’tan ne gibi bir hayır isterse Allah onu verir.” Gece ibadeti herkese nasip olmaz. Böyle değerli bir hediyeyi Allahu Teala herkese lutfetmez. Hasan Basrî Hz.; “Kişi isyanı sebebiyle gece ibadetinden mahrum olur.” buyurmuştur. Gece kalkamayan kişi kendinde kusur aramalıdır. Yaptığı bir yanlış yüzünden bunun başına geldiğini bilmeli ve tövbe etmelidir. 

Kur’an-ı Kerim’de, takva sahiplerinin dünyadaki halleri arasında, gece ibadetlerinden şöyle söz edilir: 

“Gecelerini, Rableri’ne secde ederek ve kıyam durarak geçirirler.” (Furkân, 25/64) 

“Geceleri pek az uyurlardı. Seher vakitlerinde de istiğfar ederlerdi.” (Zâriyât, 51/17, 18) 

“Şüphesiz gece kalkışı, (kalp ve uzuvlar arasında) tam bir uyuma ve sağlam bir kıraata daha elverişilidir. Zira gündüz vakti sana uzun bir meşguliyet var. Rabbin’in adını an. Bütün varlığınla O’na yönel.” (Müzzemmil, 73/6, 7, 8)

“(Rasûlüm!) Onların dediklerine sabret. Güneşin doğuşundan önce de batışından önce de Rabbin’i hamd ile tesbih et. Gecenin bir bölümünde ve secdelerin ardından da O’nu tesbih et.” (Kaf, 50/39, 40)

“(Rasûlüm!) Sen, onların söylediklerine sabret. Güneşin doğmasından önce de batmasından önce de Rabbin’i övgü ile tesbih et; gecenin bir kısım saatleri ile gündüzün etrafında (iki ucunda)  da tesbih et ki sen, Allah’tan hoşnut olasın, (Allah da senden!)” (Tâ Hâ, 20/130)

Gece ibadeti çok hayırlı bir iş olduğu için şeytan insanın yakasını hiç bırakmaz. Onu kandırmaya çalışır. Efendimiz (sav) şöyle buyurmuştur:

“Sizden biriniz uyuduğu zaman, şeytan, onun kafası üzerine üç düğüm atar ve her düğüm atışında ise ‘Daha vakit çok, yat uyu’ der. İnsan, onu dinlemeden uyanıp Allah’ı andığı zaman düğümlerden biri çözülür. Kalkıp abdest aldığı zaman ikincisi, namaza başladığı zaman üçüncüsü de çözülmüş olur. Bu suretle temiz ve neşeli olduğu halde sabahlar. Şayet şeytanın bu düğümlerine aldanarak sabahlarsa tembel ve habis olarak sabaha çıkmış olur.” (Buhâri, Müslim)

Peygamberimiz’in yanında, gece sabaha kadar uyuyan birinden bahsederler. Hz. Peygamber: “O adamın kulağına şeytan bevl etmiş buyurur.” (Buhâri, Müslim)

Allah Rasûlü’nün ifadesine göre:

“Gök kapıları gece yarısı açılır: ‘Dua eden var mı kabul olsun. Bir şey isteyen var mı verilsin. Var mı belaya uğrayan kurtulsun.’ denilir. Her Müslüman’ın duası kabul olunur. Yalnız zina yapılmasına önayak olan kadın hariç.” (Ramuz El Ehadis /255)  

Allah’ın seni sevip sevmeyeceğini nereden anlayacaksın? Eğer Allah seni gece huzuruna çağırıyorsa seni seviyor demektir. Sana kalkma fırsatını veriyorsa seni çok seviyor demektir. 

Hasan Basri’ye sorarlar:

“Gece namaz kılanların yüzleri niçin güzel ve nurlu olur?” O da:

“Onlar, Rahman ile baş başa kalmışlardır da ondan.” buyurur. 

Gece kalkanların nuru yüzlerine yansır. O nur yüzlü insanlar, gece Allah’tan aldıkları nuru bütün gün etrafa saçarlar. Yüzleri nurludur, sözleri nurludur, işleri nurludur. 

Hz. Ebu Bekir (ra), Hz. Ömer’e (ra) der ki: 

“Ya Ömer! Allah’ın senin üzerinde gece eda edilmesi gereken bir hakkı vardır, onu gündüz kabul etmez. Gündüz bir hakkı vardır, onu da gece kabul etmez.” (İhya 4 /851)

Şöyle nakledilir:

Tabiinden 40 kişi yatsı abdesti ile sabah namazı kılardı. Seddâr (ra) da gece sabaha kadar döner durur, uyuyamaz ve “Ya Rabbi! cehennem korkusu beni uyutmuyor.” derdi.

Bir kişi de:

“Ya Rabbi! Senden cennet isteyecek yüzüm yok. Beni cehennem azabından koru.” diye geceleri yalvarırdı. Demek ki ahiret bilinci olan insanlar cenneti ve cehennemi tefekkür ediyorlar. Biz de ahiretimizi tefekkür edip Rabbimiz’den bağışlanma dilemeliyiz.

Fuday Bin İyad Hazretleri de:

“Güneş batarken Allah ile başbaşa kalacağım diye sevinirim; güneş doğarken de insanlarla uğraşacağım diye üzülürüm.” dermiş. 

İmam-ı Azam Hazretleri 40 yıl yatsı abdesti ile sabah namazı kılmıştır. 

Ebu’l-Hüseyn Nûri şöyle der:

“İşlediğim bir günah yüzünden, yedi ay süreyle gece ibadetinden mahrum kaldım. Ağlayan bir adam gördüm ve bu adamın riyakar olduğu sû-i zannına kapıldım. Sonunda böyle bir cezaya uğradım.”

Erzurumlu İbrahim Hakkı (ks) ne güzel söylemiş:

Dil beyt-i hudâdır anı pâk eyle sivâdan

Kasrına nüzul eyler o Sultan gecelerde! 

Derviş Yunus der ki: 

Dünya yalandır,

Güvenme malına, malın talandır, 

Seherde aşıka uyku haramdır, 

Uyuma der bana, Sultân-ı enbiya.

Yatma seherde / Uğrarsın derde 

Söyle her yerde / Elhamdülillah

 

İmam Gazali Hz. Geceyi Taksim Yollarını Anlatıyor:

Miktar bakımından geceleri ihya etmenin yedi mertebesi vardır:

1. Bütün Geceyi İhya   Etmek

Böyle yapmak, sadece Allah’ın ibadetine tecerrüd eden ve münacaatından lezzet alan, imanı kuvvetli olan kimselerin kârıdır. Bu kimselere bu şekilde ibadet etmek, ruhlarına gıda ve kalplerine hayat olur. Bunlar, ibadetin uzunluğundan yorulmazlar. Uykuyu ise halkın meşgul bulunduğu gündüze naklederler. Bu tarzda ibadet yapmak, selef-i salihinden bir cemaatin yolu idi. Bunlar sabah namazını yatsı namazının abdesti ile kılarlardı.

2.  Gecenin Yarısını  İbadetle İhya Etmek

Bu şekilde yapan selef-i salihinin haddi hesabı yoktur. Bu konuda takip edilen en güzel yol, gecenin ilk üçte bir kısmıyla son altıda birini uyumaktır ki ibadeti gecenin tam ortasına isabet etsin. Zira böyle yapmak daha efdaldir.

3.   Gecenin Üçte Birinde Kalkmak

Bu bakımdan gecenin ilk yarısını ve son altıda birini uyku ile geçirmelidir. Kısaca gecenin sonunda uyku güzeldir. Çünkü bu uyku, gündüz uyuklamayı giderir. Bu ise büyük bir kârdır. Zira selef-i salihin gündüz uyuklamayı kerih görürlerdi ve aynı zamanda gecenin sonunda uyumak benzin sarılığını, onunla elde edilen ve (bir felaket olan) şöhreti azaltır. Eğer kişi gecenin çoğunu ibadetle geçirir, fakat seher vaktinde uyursa benzinin sarılığı azaldığı gibi, gündüz uyuklaması da azalır.

Hz. Âişe validemiz şöyle diyor: “Hz. Peygamber (sav) gecenin sonunda vitir namazını kıldığı zaman, eğer hanımlarına ihtiyacı olursa onlara yaklaşırdı. Eğer ihtiyacı yok ise Bilâl-i Habeşi gelip (sabah) namazı için ezan okuyuncaya kadar, seccadesinin üzerine uzanıp yatardı.”  (Müslim)

Yine Hz. Âişe validemiz şöyle demiştir: “Seherden sonra mutlaka Rasûlullah’ı uyuduğu halde görürdüm.”( Buhâri, Müslim)

Seleften bazıları, sabah namazından önceki uykunun sünnet olduğunu söylemişlerdir.

Ebû Hureyre de böyle diyenlerdendir. Bu vakitte uyku, gayb perdelerinin arkasındaki müşahede ve mükâşefenin sebebidir. Bu ise ancak erbâb-ı kulûb içindir. Bu uykuda, günün ilk virdine yardım edecek istirahat vardır.

Gecenin son yarısının üçte birini ibadetle ihya etmek ve son altıda birini uyumak Hz. Davud’un âdetidir.

4. Gecenin Altıda veya  Beşte Birini İbadetle  Geçirmek

Bunun en faziletli şekli; gecenin son yarısında ve son altıda birinden önce olmasıdır.

5.  Zamanı Gözetmeksizin  İbadete Dalmak

Bu şekilde yapılan ibadet, ancak kendisine vahiy gelen peygambere veya ayın yirmi sekiz burcunu bilen veya kendisini murâkabe edip ibadete devamlılığını sağlayan veya kendisini uyandıracak bir kimseyi vazifelendiren kimseler için müyesser olabilir. Sonra bu kişi, bulutlu gecelerde çoğu zaman muzdarip olur. Fakat buna rağmen gecenin başlangıcından uyku kendisine galebe çalıncaya kadar ibadet eder. Ne zaman uyanırsa yine kalkar ibadete devam eder. Uyku kendisine bir daha galip gelirse yine uyur. Bu bakımdan bu kişinin gecede iki uykusu ve iki kalkışı vardır. Bu ise amellerin en zorlusu ve en faziletlisidir. Böyle yapmak Hz. Peygamber’in ahlakındandır. 

Seleften biri şöyle demektedir: “Bu uyku ilk uykudur. Bu uykudan uyandığım zaman, yeniden uykuya dönersem, Allahu Teala gözümü uyutmasın?”

Rasûlullah’ın miktar bakımından (bir takdir ve tahdid ile) kalkıp ibadet etmesine gelince; ibadet yapması, sadece bir tertip üzere değildi. Bazen gecenin yarısını ibadetle geçirirdi. Bazen de üçte ikisini yahut üçte birini veya altıda birini ibadetle geçirirdi. Rasûlullah’ın ibadet yapması çeşitli gecelerde vâki olurdu. Cenâb-ı Hakk’ın Müzzemmil sûresinin iki yerindeki hükm-ü ilâhîsi böyle yaptığına delalet eder:

“(Rasûlüm!) Senin gecenin üçte ikisine yakın kısmını, (bazen) yarısını, (bazen de) üçte birini, yatmadan (ibadetle) geçirdiğini ve beraberinde bulunanlardan bir topluluğun da (böyle yaptığını) Rabbin elbette biliyor...” (Müzzemmil, 73/20)

Gecenin üçte ikisinden daha az zaman ile, gecenin yarısı ile altıda birinin yarısı kastediliyor gibidir. Eğer ayetteki “nısfehu ve sülüsehu” kelimeleri esre ile okunursa, o vakit üçte ikinin yarısı ile üçte biri demektir. Bu bakımdan gecenin üçte ve dörtte birine yaklaşır. Eğer mezkur kelimeler üstün ile okunursa gecenin yarısı olur.

Hz. Âişe validemiz şöyle demiştir: “Hz. Peygamber (sav), horozun ötüşünü işittiği zaman ibadete kalkardı. Rasûlullah’ın bu kalkışı, gecenin altıda biri ve daha azıdır.”(Buhâri, Müslim)

Sahabilerden birçok kimse şöyle anlatır: “Rasûlullah’ın seferdeki gece namazını gördüm. Yatsıdan sonra bir zaman uyudu. Sonra uyanıp göklere baktı ve Âl-i İmrân sûresinin 191. ayetinden 194. ayetine kadar okudu. Sonra yatağından bir misvak çekerek onunla ağzını misvakladı, abdest aldı ve namaz kıldı. Öyle ki uyuduğu kadar namaz kıldığı kanaatine vardım. Sonra uzandı, ben, ‘Namaz kıldığı kadar uyudu.’ dedim. Sonra uyandı ve ilk uyandığı zaman dediklerinin ve yaptıklarının aynısını yaptı.”(Nesâî)

6. Dört veya İki Rekat Kılacak  Kadar Kalkmak

Bu mertebe, en düşük mertebedir. Abdest alması mümkün olmayan bir kimse kıbleye yönelip bir saat kadar oturduğu yerde zikir ve dua ile meşgul olmalıdır. Böyle yaptığı takdirde Allah’ın fazlı ve keremi olarak geceyi ihya edenler defterine yazılır.

Bir koyunu sağmak kadar da olsa geceleyin kalk ve namaz kıl! (Ebu Yâ’lâ)

İşte gece namazının taksimat şekilleri bunlardır. Mürid için bu yollardan hangisi kolay ise onu kendisine seçmelidir. Müride, gecenin yarısında kalkmak zor geliyorsa akşam ve yatsı arasını ihya etmeli ve yatsıdan sonraki virdi ihmal etmemelidir. Seher vaktinde sabahtan önce kalkmalıdır ki sabah, kendisine uykuda olduğu halde yetişmesin ve böylece gecenin ilk başında kalkmış olsun. Yedinci Mertebe budur. Ne zaman gecenin taksiminde takdire bakılırsa bu mertebelerin tertip ve tanzimi vaktin uzunluk ve kısalığına göredir.

Beşinci ve yedinci mertebede ise zaman miktarına bakılmaz. Bu bakımdan, bu iki mertebenin daha önce veya daha sonra yapılması hususu, beliren tertip üzere cereyan etmez. Zira yedinci mertebe, altıncı mertebede zikredilenlerden daha az değildir. Beşinci mertebe ise dördüncüden daha az değildir.

Gece İbadetine Nasıl Kolay Kalkılır?

• Yatmadan önce yemek yememelidir. Sağlık açısından da yatarken ağır yiyecekler yemek gerçekten zararlıdır. Ayrıca çok yemek, o nispette de uykunun ağır olmasına sebep olur  ve bu suretle kalkmak da zorlaşır. 

• Gündüzleri ağır işlerde çalışanlar hâliyle gece kalkmaya zorlanırlar. Bu kişiler beslenmelerine dikkat etmeliler ve gündüz de vücutlarını dinlendirmelidirler. Mesela kaylule uykusunu şayet yapabiliyorlarsa iyi olur. Yapamıyorlarsa namaz vakitlerinde dinlenebilirler. Gerçekten namaz yorgunluğu alır, insanı dinlendirir, huzur verir. Bu kişiler yatsı namazından sonra malayani işleri bırakıp erken uyumalıdırlar ki gece kalkabilsinler.

•  Uykuya abdestli olarak girmelidir. Efendimiz (sav) buyurmuştur ki: “Kul, abdestli olarak uyuduğu zaman ruhu arşa yükselir. Bu durumda göreceği rüya sadık olur. Abdestsiz uyuduğunda ruhu arşa yükselmez, gördüğü rüyalar da karmakarışık düşler olur.”

Enes bin Malik (ra) şöyle anlatıyor: Rasûlullah (sav) Medine’ye geldiklerinde ben sekiz yaşlarındaydım. Rasûlullah (sav) bir defasında bana, “Evladım, devamlı abdestli olmaya gücün yeterse bunu yap. Çünkü abdestli olarak ölen kimseye şehitlik sevabı verilir.” buyurdu.

•    Uyumadan önce dişleri misvaklamalıdır. Rivayet edildiğine göre, Efendimiz (sav) her gece uyuyacağı sırada ve uykudan uyandığında dişlerini misvaklardı. (Müslim)

•    Uykuya yatarken kıbleye dönük olmalıdır. 

Ayrıca yatmadan evvel sûrelerden Fatiha, Âyetel Kürsi, İhlâs, Felak ve Nâs sûrelerini okuyarak yatmak lazım. 33 defa Sübhanallah, 33 defa Elhamdülillah, 34 defa Allahu Ekber tesbihini çekmelidir. İnsan zikrederek uyuya kalırsa bütün gece zikretmiş gibi olur.

Rasûlullah (sav) yatağına uzandığında sağ tarafı üzerine yatar ve şöyle dua ederdi:

“Allahım! Kendimi sana teslim ettim. Yüzümü sana çevirdim. İşimi sana ısmarladım. Rızanı isteyerek, azabından korkarak sırtımı sana dayadım, sana sığındım. Sana karşı yine senden başka sığınak yoktur. İndirdiğin kitaba ve gönderdiğin peygambere inandım.” (Buhâri)

Huzeyfe (ra) şöyle dedi:

Rasûlullah (sav) geceleyin uyumak istediği zaman elini yanağının altına koyar, sonra da:

“Allahım! Senin isminle ölür, senin isminle dirilirim.” derdi.

Uykudan uyandığı zaman: 

“Bizi öldürdükten sonra dirilten Allah’a hamd olsun. Diriltmek sadece O’na mahsustur.” buyururdu. (Buhâri)

Göz Yaşı Sevimlidir

Gece ibadetinde yapılması gereken ibadetlerin başında namaz gelir. Kaza namazı olanlar kaza namazlarını kılabilirler. Kur’an okumak da büyük ameldir. Herkes gücü nispetinde Kur’an okuyabilir. Allah’ı zikretmek, tesbihatlarda bulunmak önemlidir. Geceleri ibadet ve zikirlerimizi yaptıktan sonra da uzun uzun dua etmeliyiz. Dua ederken de göz yaşı dökmek günahları siler temizler. Efendimiz bir hadis-i şeriflerinde: “Allah korkusundan ağlayan göze ve bir de Allah yolunda uykusuz kalan göze cehennem haram edildi.” (Râmuz el Ehadis: 274/10) buyurmuştur.

Burada şunu da söylemek gerekir. Gece ibadetleri arasında, ilimle meşgul olmak da nafile ibadettir. İlim sahipleri genelde çalışmalarını gece yaparlar. Bu çalışmalarını nafile ibadet niyetiyle yaparlarsa büyük ecir alırlar. Ayrıca geceleri rızkı için çalışan birçok insan var. Bu kişiler de “Ben helal para kazanmak ve çoluk çocuğumun rızkını temin için çalışıyorum.” diye niyet ederlerse onlar da mutlaka ecir alırlar. Müsait olanlar yine dua edebilirler. Ameller niyetlere göredir. Bundan dolayı çok amel değil samimi bir niyetle yapılan az amel insana büyük mükâfatlar kazandırır.