Güzellerden Olmak / Hakan Taha Bayram

 

İnsanoğlu yaratıldığı ilk günden beri güzelliğin peşinde koşmakta ve güzelliği yakalamak için varını yoğunu harcamakta. Kimi zaman cismani, kimi zaman uhrevi. Herkes inandığı güzelin peşinde! Her ne sebepte olursa olsun güzelliği şiar edinmek isteyenin sayısı hiç de az değil. Nitekim Goethe’nin deyimiyle; ‘Güzellik, her yerde hoş karşılanan bir misafirdir.’ Hal böyle olunca da güzellik bir bakıma vazgeçilmezlik ünvanına sahip oluyor. Aslında mesele güzelliğin özünde güzel olanı/olanları arama gayesi! İşte o zaman o aranılan, o el üstünde tutulan, o şeffaf ve berrak ve nazlı ve pak güzellik kıymetli oluyor ve o güzelliğin kıymeti her daim hatıralarda capcanlı tazecik yerini koruyor!

Peki her şey ve herkes güzel olunca güzellik kavramı son mu buluyor ya da bu güzellik bize yeterli mi geliyor? Bunu anlamak ve bu soruya cevap vermek için güzel olanların ve güzellerin yolunda olmak ve onları bu bağlamda değerlendirmek lazım. 

Şairler, cismani ve Rabbani güzelliğin peşinde ömür tüketirken ve bu uğurda çile çekerken acaba bizler de güzellerin ve güzelliğin kıymetini ne kadar bilmekte ve bu uğurda hangi çabaları sarfetmekteyiz? Fıtrat olarak güzelliğe endeksli ve ona programlı bir yaratılmış olarak güzelliği aramak ve güzellerin peşinde olmak bana göre bir vazife, bir görev ve bir sorumluluktur!

Rabbimiz, “Gerçekten biz insanı en güzel bir biçimde yarattık” (Tîn, 95/4) derken bu güzelliğin ruhumuzda var olduğunu beyan etmiyor mu? Kullanmak kulların elinde tabii. Kullanılmadığı takdirde güzelliğin zıddı çirkinlik baş gösterir içtima-i hayatta! Bu da bir gerçek! Çirkinlik ki filhakika kötü bir şeydir, istenilmeyendir!

Güzellik sadece bir kuru kelime değil, yaşanılması ve hissedilmesi gereken estetik hazlar korosudur. Mesela divan edebiyatında güzellik herdaim sevgilidir. Ki o sevgili için nice yakıştırmalar vardır. Sevgili, “En başta candır sonra canandır, yardır, dosttur, mahbuptur, mâşuktur, habiptir, güzeldir, efendidir, sanemdir, nigardır, tabiptir, afitaptır, dilberdir, dildardır, dilaradır, gülendamdır, melektir, peridir, mehlikadır...” Yani sevgili güzelliğin tezahürüdür, açıklamasıdır, eş anlamlısıdır, ta kendisidir. 

Hem güzel derken, güzel ahlakı, güzel kalbi, güzel sözleri, güzel gönülleri, güzel hasletleri, güzel işleri, güzel yürekleri unutmamak gerekir. Eğer bunlarla hem hal olursa ve sıfatları taşırsa kendi dünyasına, işte o zaman güzellerden olur insan! 

Kendi iç aleminde ruhi dinamikleri yerli yerine oturmuş insana Rabbi ne güzel seslenmektedir:

“Rabbinin yoluna hikmetle ve güzel öğütle çağır ve onlarla en güzel şekilde mücadele et.”              (Nahl, 16/125)

O halde siz ey Allah’ın güzel kulları! Haydin güzelliğe ve haydin güzellerden olmaya!..