Değerli okuyucular,
İslami bir dergi, müslümanların birbirinden yararlanması için tebliğde bir metod, birbirine ulaşabilmek için bir vasıta, tecrübe ve bilgi birikiminin değerlendirildiği ciddi bir çalışma ortamıdır. Daha ilk sayımızdan beri belirttiğimiz gibi Feyz Dergisi ateist, dinsiz, sefahat batağına batmış, ruhu imdat isteyen kişilerin imdadına mütemadiyen ve şefkatle koşmak, ayrıca onları, batıl ve çamuriu yoldan hak ve doğru yola sevketmek ve bu yolda, her zaman ve her durumda tabir caizse taş atana kek atan misali, ölene ya da öldürülene kadar kalmak, herkese, her ihtiyacı olana, her türlü yardımı, karşılıksız ve yalnız Allah nzası için yapmak ve teşekkür beklemeyi bile, fısk ve günah saymak görevini kendisine bir misyon olarak seçmiş, bütün gayret ve çalışmalarını bu misyonun gerçekleşmesi yönünde teksif etmiştir.
Yukarıda sözünü ettiğimiz misyonun gerçekleştirilmesi için yapılan çalışmalarda, hiçbir zaman ma-kyevelist bir düşünce ile hareket edilmedi. Yani amaca götüren her aracı mubah görmedik. Meşru gayelerin ancak meşru araçlarla gerçekleştirilebileceği inancını her zaman içimizde yaşattık. Bu inanç, bizim çalışma ve gayretlerimizde. Kur'an. Sünnet ve İslam büyüklerinin eserlerinden başka bir rehber ve araç kullanmamıza mani oldu. Attığımız her adımı, söylediğimiz ve yazdığımız herşeyi, hep Kur'an ve Sünnet terazisinde tarttık, tartmaya da devam edeceğiz. Bundan da anlaşılacağı üzere yolumuz Ehl-i sünnet vel cemaat yoludur.
Derginin misyonunu anlatırken sizlerin nazarına verdiğimiz yüksek amaç ve ideallerin gerçekleştirilmesi ise, ancak tasavvuf süzgecinden geçmek şartına bağlıdır. Çünkü İslami en iyi anlayan ve anlatan. Kur'an ifadesiyle "Allah'ı hakkıyla takdir eden" ler ancak Allah dostu olan Evliyalardır. Evet, biz evliya tellalıyız. Bu tellallık bizim hem gururumuz hem de tek yardımcımızdır. Türkiye'nin doğusunda, batısında, kuzeyinde, güneyinde hiç bir Allah Dostu Feyz Dergisi'nin muarızı olmamış, mübarek dualarını esirgememişlerdir. Bu dua ve destek iledir ki, her sayımızda daha bir çaplı ve iddialı çıktık. İnsanların maddi ve manevi, tüm dertlerine derman olmaya çalıştık. Bunu yaparken de hep "verici" olduk. Güneydoğu'daki büyük Allah Dostu'nun vericisi...
Bu zamana kadar gerek dergi, gerek mektup veya telefonlarla, gerekse bizatihi yüz yüze görüşmeler ile ateist, homoseksüel, lezbiyen, itikadi ve ameli vesveselere saplanmış, geçirdiği ağır depresyonlar neticesinde intihar aşamasına gelmiş, hatta intihar etmiş ancak ölmemiş bir çok insana yardım etmek çok şükür bizlere nasip oldu. Bu söylenenler sadece laf değil. Merak edenler dergimizde mevcut olan adres veya telefonumuzla bizi arayabilirler. Veya bizzat dergiye gelebilirier. Bizi arayın... Bizim kapımız ardına kadar herkese açık...
Bunları sizlere niye anlatıyoruz? İstiyoruz ki, nasıl bir ağır sorumluluk taşıdığımız, sizler tarafından bilinsin ve bu sorumluluğun getirdiği ağır yükün taşınmasında sizlerin de katkıları bulunsun.Dergimizi ve dergimizin amacını, anne, baba, dost ve akrabalarınıza, yakın ve uzak çevrenize anlatınız, tanıtınız. Onların da dergimizle ve bizimle tanışmasına ve kucaklaşmasına yardımcı olunuz. Bunu yaparken de Resulullah'in (SAV) "Bir kimsenin sizin vesilenizle hidayete ermesi, güneşin üzerine doğup battığı herşeyden daha hayırlıdır" hadisini aklınızdan ve kalbinizden çıkarmayınız. Eğer derginin tanıtımı konusunda bir şey yapamıyorsanız, bizden duanızı esirgemeyiniz. Hiç olmazsa bunu yapın!.. Hem sadece bize değil, Allah'ın (CC) rızasını gözeterek İslamiyet için çalışan herkese.
Müellif, "Sahabe hayatını özleyenlerin, sahabe gibi omuzlara sahip olması gerekir" diyor. Bununla anlatılmak istenen, İslami hem teorik hem de pratik anlamda hakkıyla yaşamak amaç edinmişse, hem ilim, kültür, hem de ahlak planında sahabe timsali olmak gerektiğidir. İşte bunun gibi, başyazarından dağıtım elemanlarına kadar Feyz çalışanları; cömertlik, fedekariık, vefakarlık, yardımlaşma ve hoşgörü gibi İslam ahlakının güzelliklerini şahıslarında abi-deleştirdikleri gibi, İslami ilim ve kültür yönünden de gerekli donanıma sahiptirler. Bunları tek tek burada anlatacak değiliz. Dergimizin diğer sayfalarında yazılan yazılarla bu konuda yeteri kadar aydınlanacaksınız. Ancak şunu belirtmeden geçemeyeceğiz: Feyz sadece bir dergi değil, aynı zamanda mükemmel bir okul...
Bir taraftan yeni bir sayının çıkarılmasının tatlıtelaş ve heyecanı yaşanırken, diğer taraftan da Başyazanmız Sayın Şenel Bey'in, sonunun gelmesi hiç istenilmeyen, İslamiyet'in inceliklerini ve güzelliklerini en etraflı şekilde anlatan o doyulmaz ve hasretle beklenen sohbetleri, "Feyz gecelerinin" vazgeçilmez bir unsurudur. O sohbetler ki, onda matematik var, astronomi var, kozmoloji var, tıp var, biyoloji var, kimya var. Çokça kullanılan izah tarzının değil, isbat metodunun kullanıldığı o itikadi sohbetlere, gönül ister ki siz aziz okuyucularımız da iştirak edebilseler...
Ancak üzülmenize pek gerek yok. O'nun bütün başyazıları, size, yukarda anlatmaya çalıştığımız güzellik ve derinliği zaten yeterince yansıtıyor. Biraz daha dikkatlice özenle, önyargısız, kalp ve akıl süzgecinden geçirilerek okunursa, sizlerin de bu hususta hakkı sahibine teslim edeceğinize olan inancımız tamdır.
Her gün Şenel Bey'in yanında bulunan, O'nun sohbetlerine katılan diğer çalışanların da "sıradan" olduklarını düşünemezsiniz. Bu onlar için yapılabilecek en büyük haksızlıktır. Feyz çalışanları arasında lise mezunlarına rastlamak mümkün değildir. Her biri en az yüksekokul mezunu olan Feyz çalışanları, tahsil hayatında öğrendikleri bilgilerine, bir de Şenel Bey'in yukarıda anlatmaya çalıştığımız sohbetlerinde edindiklerini de ekleyince, her biri adeta tek kişilik ordu haline gelmişlerdir. İnsan psikolojisi, İslami ilimler ve ahlaki değerlere ait vukufiyet, derinlik ve samimiyetleri gerçekten görülmeye değer.
Hz.Ali (KV); "Kişi bilmediği şeye düşmandır" diyor. Feyz ve çalışanları, artık tüm Türk kamuoyunun bilgisi dahilinde olmakla beraber, az da olsa bazı düşmanca tavır ve peşin hükümlü yaklaşımlar olduğu için, Feyz ve çalışanları hakkında etraflı bir bilgi vermeye çalıştık. Herşeyi olanca açık'ığıyla temiz vicdanlarınıza sunduk. Her zamankinden daha çok birbirimizi sevmeye, saymaya ve korumaya muhtaç olduğumuz bir vasatta, fitne ve düşmanca yaklaşımların önünün kesileceği ümidini içimizde yaşattık. Gelin artık "kardeş" olalım. Birbirimizi sevelim, ayıplarımızı araştırıcı değil, örtücü olalım. Halisane yapılan hizmetlere tökez değil, destek olalım. Aksi halde İlahi adalet gereği, hem dünyada hem de ahirette Allah'ın (CC) gazabına müstehak olacağımızı akıl ve vicdanlarımızdan çıkarmayalım, lütfen!..
Allah (CC) yardımcımız olsun.
Ağustos 1993