Sağlığı korumada temel etkenlerden biri olan duyguların sağlıklı yaşama etkilerinden bahseder misiniz?
Sağlıklı yaşamın ana kurallarından birisi de duygu durumunun sağlığa etkisidir. Nefsin hareketi, can hareketi olarak da anlatılan bu durum insan sağlığını çok fazla etkiler. Öfke, neşe, kuruntu, utanma, keder ve korku gibi pek çok duygunun bedeni etkilemede yarar ve zararlarının birçok ilaçtan büyük olduğu eski tıp kitaplarında örneklerle anlatılır. Nefsin hareketinin bedende faydaları ve zararları açısından o kadar tesiri vardır ki, en kuvvetli zehir bile o kadar zararlı olamaz. İnsanın duygu durumu o insanda zehir, yemek ve ilaçlardan daha etkilidir. Yiyen ve içen kişinin vücudunda zehir, harareti tende hissedilmedikçe farkına varılmaz. Duyguları etkileyen bir olay ise insan bedeninde anında tesirini gösterir. Öyle ki kişi bir konuda endişe veren veya bir hoş haber duysa veya kötü haber işitse derhal onun eseri yüzünün renginde belirir, tavrı bir anda değişir. Bu yüzden duygu durumunun sağlığa tesiri çok fazladır.
Duygu durumlarından öfke bedeni nasıl etkiler?
Öfkelenmek ve kızmak, insan bedenini sevinçten ve diğer ruhsal durumlardan daha çok etkiler. Öfke ve kızgınlık, kanı hemen harekete geçirir, sıcaklık verir, bedeni hararetlendirip vücuttaki hıltları harekete geçirir. Eğer öfkelenmek orta kararda olursa vücut harareti yürekten bedenin dışına çıkar ve öfkeden hemen sonra beden kuvvetlerinde ve beden cevherinde sevinç ve neşe belirir. Özellikle mizacı serin olanlar aşırı öfkelenmezlerse o öfke nefsin bir hareketidir ve onlar için yararlıdır.
Aşırı öfke ve kızgınlık kanı kaynatır, safrayı arttırır ve insan benzini değiştirir. Önce teni kızdırır sonra sarartır. Çünkü hayati cevherler bozulur ve insanın teninde renk kalmaz. Öfke ile kısa zamanda insan içgüdüleri karmaşık duruma girer ve görüntüdeki güzellik bozulur. Eğer çok büyük öfke birden bire yürekten koparsa can yürekten çıkar ve hemen helak olur yani ölür. Özellikle mizacı ateşli olanlar için öfkelenmek zararlıdır.
Öfkenin zararının giderilmesi için neler yapılabilir?
Öfkenin zararının giderilmesi için kalbe kuvvet verici soğuk şerbetler içilmelidir. Elma şerbeti, sandal şerbeti, gül ve limon şerbeti bu şerbetlere örnektir. Soğuk ferahlatıcılar içilmelidir. Öfkenin yatışması için güldürücü sözler söylenmeli ve sevilen şarkılar, güzel sesler dinlenmelidir. Sevilen güzel ve sevimli kişilerle oturup bunlarla sohbet etmek öfkenin şiddetini giderir.
Korku ve keder bedeni nasıl etkiler?
Korku ve keder de sağlığı etkileyen duygulardandır. Korkulduğu vakit can, bedenin dışarısından içeriye doğru hareket eder, korkmak kanı soğutur ve organları ısıtır. Bunun için insan tabiatı, bu halden uzak olmak ister. Korkmak, ümitsizlik ve üzüntü gibi duygular insan tenine soğukluk verir. Bundan dolayı kederlinin ve korkanın benzi sarı olur. Her ikisinin de aşırısı tehlikelidir.
Eğer keder ve korku haddinden fazla olursa vücut ısısı hep yürek içine döner ve yürek kasılır, hararet yürek içinde bunalır. Bu durum ölüme sebebiyet verebilir. Korku insan bedenini kederden daha fazla büzer.
Korku ve kederin zararlarını uzaklaştırmak için neler yapılabilir?
Korku ve kederin zararlarını uzaklaştırmak için kişi güvendiği sevdiği ortamda olmalı, sevdiği kişilerin yüzüne bakmalı ve güzel sesler dinlemelidir. Ayrıca ferahlatıcı şerbetler içmek korkuyu gideren, rahatlatan ilaçlardandır. Ferahlatıcı, hafif yiyecekler yenmeli ve sıcaklık veren içecekler içilmelidir. Şarkı söylemek ve iyi şeyler ümit etmek de faydalıdır.
Sevinç ve mutluluk vücudu nasıl etkiler?
Sevinç ve mutluluk duygusu insanın istediği ve aradığı bir duygudur. İnsanın sevinç duyması, mutlu ve ferah hissetmesi durumunda vücudun içerisindeki hayati ısı dışarıya doğru hareket eder; bu ısı hızla bedene ve ruha yayılır. Sevinçle insanın benzi nurlanır, bedeni kuvvetlenir. Bu sebepten mutlu kişilerde ihtiyarlık eseri az olur, genç kalırlar.
Sevinç verici bir olay olunca gönül ferahlar, insan tabiatı devamlı sevinmek ister. İnsanın zaman zaman sevinç içinde olması, mutlu hissetmesi bedeni kuvvetlendirdiği için birçok hastalıklardan uzaklaştırır. Mutlu insanlar kolay kolay hastalanmazlar. Özellikle sevinç ve mutluluk, duyguların sebep olduğu sevdavî hastalıkları giderir. Bu, orta derecede hissedilen sevinç ve mutluluk duygusudur. Ümit etmek de bu şekilde sevinmek kadar faydalıdır. Ümit içinde olanın da yüzü ferah, parlak ve bedeni kuvvetli olur. Eğer sevinç aşırı derecede olursa kalbi zayıflatır ve bazen de katılma durumu doğurarak ölüme bile neden olur. Bir kişi çok beklediği ve uzun zamandır istediği bir şeye kavuşursa canı hızla dışarıya doğru hareket eder, yüreği bu harekete uyar ve bu durum kalbi zayıflatarak ölümlere bile sebep olabilir. Böyle durumlarda kişiye çok sevineceği haber alıştıra alıştıra söylenmelidir.
Heyecanlanmak vücuda nasıl etki eder?
Heyecanlanma, duyguların hareketidir. Bir insan fikrini söylediği bir tartışmaya girdiği zaman heyecan hisseder. Konuşma yapmak ve fikrini savunmak başlangıçta duyguları harekete geçirir böylelikle can bazen içeri bazen dışarı doğru hareket eder. Bu dengeli olduğu zaman faydalıdır. Bu hareket aklı arttırır, zihni açar ve geliştirir. İnsanın çok önemli bir özelliği olan konuşma, fikir söyleme ve o fikri savunma hareketi eğer kendi ortamında ise çok büyük heyecan yaratmaz ve bedene zarar vermez aksine aklı kuvvetlendirir. Eğer sık sık böyle yapılırsa gelişme artar.
Eğer yapılan konuşma alay etmek, şakalaşmak, boş laf söylemek, yalan söylemek gibi faydalı değilse söyleyen ve dinleyen insana zarar verir. Böyle konuşmalar beyni kurutur, depresyona sebep olur ve ruhsal bozukluklar doğurur.
Utanma, sıkılma, mahcup olma bedeni nasıl etkiler?
Utanma, sıkılma, mahcup olma da önemli bir duygusal harekettir. Sık olursa nefsin sporu olur. İnsanın çoğu zaman karşılaştığı ve hissettiği duygulardır. İstediğini ifade edememe, söyleyememe, özendiği ve talep ettiği bir şey konusunda ümitsizliğe düşme durumunda hissedilenlerdir. Böyle durumlarda nefis ve hayati ısı bir içeriye bir dışarıya doğru hareket eder. Bu sebepten kâh kızarır, kâh sararır. Bu durum beden kuvvetlerini zayıflatır. Vücut ısısını bozar ve zihnin çalışmasını bozar. Böyle durumlarda aklı kullanmalı ve ortamdan uzaklaşmalıdır.
Gücenme ve darılma, endişe duyma, kuruntulu olma duygularının vücuda etkileri nelerdir?
Gücenme ve darılma duyguları da yine önemli duygusal hareketlerdir. Bu duyguların yoğunluğu eğer fazla olursa aklın çalışmasına mani olur. Bu durum beden kuvvetlerini zayıflatır. Vücut ısısını bozar ve zihnin çalışmasını bozar. Bu yüzden bunu oluşturan olayları tek tek uzaklaştırmak gerekir.
Endişe duyma, kuruntulu olma durumu da duyuların hareketine sebep olur. Bu hareket vücudun hayati ısısının hareketidir. Endişe ve kuruntuda genellikle can yani vücudun hayati ısısı içeriye doğru hareket eder. Bu durum vücudun tüm kuvvetlerini ve vücut ısısını zayıflatır, benzi sarartır, zihnin çalışmasını yavaşlatır ve hastalıkları arttırır. Bunların her ikisi de bazen iç bedeni bazen de dış bedeni etkiler. Endişeden kurtulmak için; gönül meşgullüğü yani kişiye önemli gelen işlerle ve bir şeylerle ilgilenmek gerekir. Sevdiği işlerle meşgul olmaya başlanmalı ve bunlar bırakılmamalıdır. Birçok şeyle meşgul olmak marazları hafifletir ve perişanlığı giderir. Bunun için seyahat edip değişik şehirler ve ilgi çekici şeyler görmek de çok iyidir. Aşk vesvesesi için de bu gibi meşguliyetler iyidir.
Duyguların hareketinin dengeli olması insanı nasıl etkiler?
Hekimlerin uygun gördükleri bir çeşit spordur. Fakat bunun tersi de mümkündür. Buna nefsin tam durgun hali denir. Bu durumda insan ne sevinçli ne üzüntülüdür, ne bir şeyden korkar ne sıkılır, ne utanma duyar, ne de heyecanlanma hiçbir duygu yoktur. Bu şekildeki durgunluk istenmeyen bir durumdur. Zira bu hareketsizlik ruhu, zihni soğutur, bedeni zayıflatır, insanda algılama ve anlayış zayıflar ve hatta gittikçe yok olur.
İnsanın algılama ve anlayış duygusu nefsin, ruhun hareketiyle olur. Duygular mutlaka nefsin ve canın hareketi ile oluşur. Bu hareket hayat ısısını arttırır, bedende hareketini sağlar ve ruhu hafifletir. Bu hareket ne kadar hızlı ise anlayış ve algılama o kadar hızlı olur. Duyguların hiç hareket etmemesi, nefsin durgun hali kanı ağırlaştırır, kaba kalın bir hale getirir, hareket kabiliyeti azalır. Gamsızlık, vurdumduymazlık, işsiz güçsüzlük bu hali yaratır ve düşünme kabiliyeti gittikçe azalır.
Böyle durumda hiçbir şey yapılamazsa “gemi seyahati”(bugün için tekne gezisi) yapılmalıdır. Hekimler böyle insanların yakınlarına gemiye bindirip gezdirmeyi tavsiye ederler. Bu seyahatte geminin hareketi nefsi de bedeni de harekete geçirir. Denizdeki bu seyahat sırasında teknenin hareketi nefsin hareketine sebep olur; ayrıca bedendeki hıltları, damardaki kanın içinde dolaşan atılamayan maddeleri yerlerinden koparır ve atılmasına sebep olur. Bu durum zararlı maddelerin uzaklaşmasını kolaylaştırır, beyni kederden uzaklaştırır ve sinirleri gevşetir. Duyguların harekete geçmesine sebep olur. Ayrıca bu seyahat uzun süren ve iyileşemeyen hastalıkların düzelmesine de sebep olur.
Osmanlı tıp kitaplarında duyguların sağlıkla ilgisi hakkında neler anlatılıyor?
Osmanlı tıp kitaplarında tavsiye edilen tedavi için öngörülen bir çözüm vardır. Bu çözüm; dünyanın ve her halin geçici olduğunu belirterek teselli etmektir.
İnsanı etkileyen ona gam ve hüzün veren, üzen her şey için bilinmesi gerekenler;
Dünyanın geçici olduğu, ölümün varlığı ve bugün çok önemli gibi gelen olayların aslında önemsiz olduğudur.
Dünyanın nimetlerine güven olmadığı gibi zorlukları da uzun sürmez; geçicidir. Hiçbir üzüntü uzun sürmez, bunun bilinmesi gerekir. Akıl ve irade ile bu âlemin sürekli olmadığını kavramalı, her şeyin çabucak geçip gittiğini ve üzüntülerin kısa süre sonra söneceğini bilmek gerekir. Üzüntü veren ve korkulan şeyleri önemsememeli, kendini teselli etmeli, büyük sevinçlerde de çok sevinmemelidir.
Bitirirken; insan ne bulduğuna çok sevinmeli ne de bulamadığına üzülmelidir. Hafızın şu sözünü okuyup avunmak gerekir;
“Varlıkla yoklukla içini incinme ve hoş kanılı ol, zira yokluktur sonu her kemâlin”
Varla yokla hâtırını incitme ve hoş dil ol ya’nî gönlün hoş tut
Zîrâ her kemâl ki dünyâda vardır anın akîbeti yoklukdur
Hâsılı her kemâlin nihâyeti zevâldir.
Hafız Şirâzî