Büyük Bir Felaketin Ardından / Abdulkadir Yılmaz

6 Şubat 2023’ün gecesi ve gündüzünde dünyada eşi az görülen iki büyük depremle sarsıldık. Maalesef kayıplarımız ve acılarımız çok büyük oldu. Milletimizin başı sağ olsun. Rabbim bir daha böyle acılar yaşatmasın...

Duamız odur ki, cömertlerin en cömerdi olan Rabbimiz bu millete, bu büyük felakette elimizden geldiğince bir kul olarak gösterebildiğimiz sabır, tevekkül, teslimiyet ve yardımlaşmamızın bir karşılığı olarak, çok büyük sevinçler, mutluluklar yaşatsın. Bu görülmemiş felaketi, ondan daha büyük bir rahmet ve güzelliğe dönüştürsün inşallah.

Bu duamız ve talebimiz boş bir temenni değil, aksine, sünnetullah ve adetullahta kesin karşılığı olan bir duadır. İbn Abbas dedi ki: “Yüce Allah şöyle buyurmaktadır: Ben bir zorluk yarattığım halde, iki kolaylık yaratmışımdır. Hiçbir zaman bir zorluk, iki kolaylığı yenemez. İnşirah suresi 6. ayette de yüce Rabbimiz mealen, “Gerçekten, güçlükle beraber bir kolaylık vardır.” buyuruyor. İşte bu kolaylıkları Rabbimizden niyaz ediyor, onun engin şefkat ve merhametinden istiyoruz…

Evet, milletçe, bir yandan bu büyük deprem felaketinin acılarını unutmaya, yaralarını sarmaya çalışırken, bir yandan da rahmet ve merhamet ayı, mağfiret ve cehennemden kurtuluş ayı olan mübarek Ramazan ayını idrak edeceğiz. İnşallah Ramazan ayı hem bu millete hem de tüm İslam âlemine bolluk, bereket, maddi ve manevi huzurla birlikte gelsin. Rabbimiz, ülke insanımız açısından mübarek üç ayların içinde gelişen bu elim olayı, büyük bir temizlenme, arınma ve bağışlanmaya vesile kılsın.

Çevresinde yıllar boyu dinmek bilmeyen savaşlar nedeniyle komşu ülke halklarından 5 milyonun üzerinde göçmene ev sahipliği yapan bu ülke, bir o kadar daha öz vatandaşlarını çevre illere göçmenler olarak yerleştirmek zorunda kaldı ve üzerindeki maddi yük iyice ağırlaştı. Görülüyor ki bu Ramazan’ın en makbul ameli oruçla beraber bu vatandaşlarımıza yardım eli uzatmak, bu konuda devletimizin yanında olmak olacak...

İslam dini hayatın tam içinde pragmatik bir dindir. Bu pragmatik yapısından dolayı toplumun ihtiyacına göre ibadetlerin önceliği değişir. Özellikle de şahsi amellerden daha çok sosyal hayata dokunan iyilikler, hayırlar Allah katında daha kıymetli ameller olarak değerlendirilir. Çevrede yoksulluk, fakirlik, düşkünlük çokken en makbul amel, bolca infakta bulunmak, yemek yedirmek, ihtiyacı olanı giydirmektir. Felaket zamanında insanların her türlü yardımına koşmaktır. Cahilliğin arttığı bir dönemde ilim adamı, âlim yetiştirmek, cihad zamanı en büyük amel, düşmanla savaşmaktır. Kimi insan için yaşlı anne babası varsa onun için en makbul amel önce onlara bakmaktır. Fakir akrabaları varsa öncelikle onları koruyup kollamaktır.

O halde umarız ki bu Ramazan ayı, kardeşlik duygularıyla birlikte, özveri, yardımseverlik, cömertlik, fedakârlık, merhamet, sevgi, şefkat gibi duyguların daha fazla toplumu sarıp sarmaladığı, birlik ve beraberliğin daha güçlenip öne çıktığı bir ay olsun. Zira özellikle içinde bulunduğumuz zorlu şartlar bunu gerektirmektedir…

Yine bu Ramazan ayı daha fazla bir iç muhasebenin yapıldığı bir Ramazan ayı olsun. Depremi adeta gel gel diye çağıran tutumlarımız, ahlaki eksiklik ve yanlışlarımız gözden geçirilsin, çok tevbe edilsin. Kalp kırmak, gönül yıkmak, kişilerin hukukuna tecavüz etmek gibi kul haklarından kaçınılsın, varsa bunlardan helallik alınıp tevbe edilsin… Zira gördük ki ölüm, sıcak yatağımızda, yanlışlarımızı düzeltmeye ve tevbeye fırsat vermeden, bir gece ansızın gelebiliyor.

Tarihi ve kültürüyle, milli ve manevi değerleriyle bağlarını koparmadan, pergelin sabit ayağı bu değerlerin üzerinde olduğu halde diğer ayağı bilimden, sanayiden, teknolojiden geri kalmayan bilinçli şuurlu bir gençlik ve nesil yetiştirelim. Gelecek neslin eğitimini yeniden düşünelim, yeniden planlayalım. Zira maddi gelişmelerin yanında manevi gelişmeler ihmal edilince ahlaki çöküş kaçınılmaz oluyor. İkisi birlikte ve aynı paralellikte yürümezse Rabbimiz bu gidişe müsaade etmiyor. Nitekim yaşadığımız bu elim olay da bu eksikliğimizi bize hep hatırlatsın, bilincimizi hep zinde tutsun...

Şu önemli gerçeği de hatırlatalım ki, bu büyük millete, bu felaketin akabinde ümitsizlik, yeis, bedbinlik değil, yukarıda paylaştığımız ayet ve hadislerin ışığında Allah’a güvenerek, gelecekten hep ümitvar olmak düşüyor. Bu konuda bizi ümitsizliğe, korkuya, kaygıya, yeise düşüren insanların, ilham kaynakları ve akıl hocaları asla dostlarımız değil, şeytan ve şeytan zihniyetli düşmanlarımız olabilir. Bu konuda uyanık olalım ve sosyal medya üzerinden yapılan negatif paylaşımları asla dikkate almayalım…

İçerden ve dışardan her türlü düşmanlığa ve doğal afetlere rağmen harp sanayisinde ciddi gelişmeler yapan ve gelecekte enerji ve ticaret alanında dünya ülkeleri arasında önemli bir konum kazanmaya doğru giden ülkemize güvenelim. İşlerimizi hem Kur’an’a hem sünnete hem de zahiri bilgilere uyarak yapalım ki maddi ve manevi âlemin sahibi ve kural koyucusu sadece Rabbimizdir. Dolayısıyla ikisinin de kanun ve kuralları birbiriyle uyumludur. Burada bir uyumsuzluk tespit etmek, sadece cahil veya art niyetli kişilerin bozuk görüş ve düşüncelerinin bir tezahürüdür.

Burası imtihan dünyasıdır, mihnet ve sıkıntı yeridir, cennet değil... Cennette gibi yaşamak, önümüze gelen zevk ve hazların kölesi, bağımlısı olup akl-ı selim düşünmeyi bir kenara bırakmak uygun değildir. Bizler sadece fiziksel, biyolojik isteklerimizi tatminle huzur bulup rahatlayacak varlıklar değiliz, ruhumuzla, duygularımızla insanız. Ruhumuzun ihmali bedenimizin ihmalinden daha büyük sorunlar ve tehlikeli sonuçlar doğurabilir. Avrupa’nın yaşadığı ahlaki çöküş, neslinin tükenmesi, evliliklerin bitmesi, gayri ahlaki ve gayri insani cinsel sapkınlık ve tercihlerin patlaması, bunca zenginlik ve özgürlüğe rağmen intiharların artması, bu gerçeğin tecrübe edilmiş, yaşanmış en güzel örneğidir.

O yüzden dilerim ki, bu Ramazan ayı, bedenimizden ayrı, bizi biz yapan, insan yapan diğer yarımızın, yani ruhsal yanımızın farkına varmak adına güzel gelişmelere ve manevi uyanmalara vesile olsun.

Oruçlarımızın yanında daha önemli bir ibadet olan namazlarımızı kılmak adına güzel kararlar alabildiğimiz bir Ramazan olsun.

Ahlaki anlamda kendimizi hesaba çektiğimiz, günahlarımızdan vazgeçip, adam gibi kulluğa yöneldiğimiz bir Ramazan olsun.

Milletçe bu büyük felaketten güzel dersler çıkarıp, madden ve manen arınıp temizlendiğimiz, huzur bulduğumuz bir ay olsun. Ramazan ayınız mübarek olsun.