Ben Böyleyim Değişemem

En sevmediğim sözlerden biridir; "Ben böyleyim, ben değişemem ", Ne kadar kaba yobaz, kalas gibi bir ifade diye sinir olurum. Ve "İnsanım", "Kulum" diyene yakıştıramıyorum. Hele de "ulvi hedeflerim" var diyene hiç yakıştıramıyorum. "Ben böyleyim, n'apiyim" diyen insan batağa saplanmış gibi, bırakın çıkmaya çalışmayı, kurtulmam lazım hissini bile taşımıyor sanırım. En baştan vazgeçmiş, başarısızlığı kabullenmiş, değişmemeyi normal görmüştür. Ama değişmemek, müthiş bir çıkmaza saplanmaktır. Allahü Teala her an, her şeyi yeniden yaratırken, yani değiştirirken insanın buna direnmesi, akıntıya ters kürek çekmek gibidir.

Bir bebek doğduğu andan itibaren günbegün değişmeye başlar, farklılaştığını gözümüzle açık seçik görürüz. Peki beden değişirken ruh olduğu yerde sayar mı? Sırasıyla konuşmayı, yürümeyi, yazmayı, kendini ifade etmeyi öğrenir. Öğrenemezse zaten biyolojik bir rahatsızlığı var demektir. Aynen böyle, yetişkin bir insanın da aslında her an yeni bir şeyler öğrendiği malumdur. "Yaşa ki neler göresin" der atalarımız. Bir çocuktan, bir çiçekten, bir kediden, bir mecnundan, bir alimden bir şeyler öğrenmek çok doğaldır aslında, peki bunca öğretici içinde "ben öğrenmem de yaşamam da..." demek niye? Aslında zor bir şey olsa gerek, hem öğrenip hem de bu gerçeği inkar etmek.

Kişi hayatının her aşamasında değişimi yaşar, yaşamalıdır da. "Öğrenciyim ama öğrenmem, anneyim ama çocuk bakmayı bilmem, eşim ama aynı evde nasıl yaşanır beceremem" demek olmaz, olamaz...

Değişmek, öğrenmekle, görmekle olur. Ve kesinlikle ısrar, devamlılık gerektirir, "Armut piş ağzıma düş" mantığı yanlıştır. "Güzel bir evim olsun, ama çalışmayayım, doktor olayım, ama okumayayım, cennete gideyim ama ne ibadet ne ahlak derdim olmasın, saygın olayım ama kimseyi saymayayım vs. aklınıza gelen, her hayalinizi, isteğinizi sorgulayın bakalım. Neyi ne kadar isti yor ve onun için ne kadar çalışıyor, ne kadar değişiyor, ne kadar fedakarlık yapıyorsunuz? Daha ilk eylemden sonra pes ediyor, ilk tartışmada, ilk hatada, can dostlarını hatta eşini defterden silenlerden isek, kazanmanın zevkini elde etmenin tadını nasıl hissedeceğiz, sıkıntıdan sonraki ferahlığın şükrünü nasıl eda edeceğiz?

Gururlu ve inatçı insanlar kendilerini boşa yorarlar. Bütün kapılarını gelişime kapatıp, imkansızlıklar içinde boğulurlar. Şunu unutmayalım ki, Allah (Celle Celalühü) gayret edene yardın eder, isteyene güç verir.

İki günü birbirine eşit olmayan kazanır. Vazgeçenler o yüce Yaratıcıya, o sınırsız güce sırt çevirenler, O'na (Celle Celalühü) güvenmeyen, dayanmayanlardır. "Ben kulum" diyen değişmek, gelişmek, olgunlaşmak zorundadır. Lütfen "ben böyleyim" 'i dilinizden, beyninizden silin, inadı bırakıp, olması gereken değişimi yaşamaya koyulun...