Ana Baba Hakkı

Abdullah bin Mes'ud (ra) anlatır: Peygamber Efendimizden (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) Allahü Teala katında, daha faziletli ve sevgili ameller, işler hangileridir diye sual ettiğimde: "Vaktinde kılanan namaz" buyurdu. Başka hangisi dedim. "Ana ve babayı iyi tutmak" buyurdu. Başka hangisi dedim. "Allah yolunda cihad etmek" buyurdu. Eğer daha sorsaydım, bu şekil-de daha çok cevab alacaktım.
Tergib-i Hanmidi'de yazıyor: Kab'i Ahbar (ra): "Muhammed aleyhisselamın ruhu, yed-i kudretinde olan Allahü Teala'ya yemin ederim ki, ana ve babasının hakkını gözetmeyen, onlara isyan edeni çabuk öldürür ve azabına çabuk düçar eder. Allahü Teala elbette, anasına babasına iyilik ve ihsan edenlerin ömrünü uzun eder ve ana ve babasına daha çok iyilik ve ihsan yaptırır" buyurdu.
Meşarık-ul envar'da yazıyor: Emir'ül Mü'minin Ömer (ra) Resulullah'tan (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) bildirir. Buyurdu ki: "Üveys-i Karani'nin bütün o keramet ve ihsana kavuşması, annesine iyilik etmesi sebebiyledir." bir Hadis-i şerifte de: "Cennetin padişahları vardır, Üveys-i Karani Cennet padişahlarındandır." buyurdu. İşte bütün bu saadeti, annesini razı ve hoşnud etmek bereketiyle buldu.
Buradan ana ve babanını rızasını kazanmanın iki cihan kerametine ve ebedi saadete sebeb olduğu anlaşılmış oldu. Allahü Teala Kur'an-ı Kerim'inde, ana ve baba hakkını gözetmeyi ve onlara iyilik etmeyi emretmektedir. Bakara suresi seksenüçüncü ayette: "Allah'tan başkasına ibadet etmeyin, anaya babaya iyilik yapın" buyuruyor. Yine İsra suresi yirmiüçüncü ayette: "Anaya babaya güzellikle muamele edin. Onlardan biri veya ikisi senin yanında ihtiyarlık haline ulaşırsa, sakın olara öf bile deme, onları azarlama, yüksek sesle hitab edip, onlara bağırma, ikisine de iyi ve yumuşak söyle" ve yirmidördüncü ayeti kerimede: "İkisine de acıyarak tevazu kanadını indir ve şöyle de: Ey Rabbim! Onlar, beni küçükken terbiye edip yetiştirdikleri gibi, sen de kendilerine merhamet et" buyuruyor. Bu ayet-i kerime onlara dua etmeyi emrediyor. Yani, eğer ana baba müslüman ise, onlar için istiğfar etmeli ve bu ayet-i kerimede bildi-rildiği gibi, onlara dua etmelidir. Yirmibeşinci ayet-i kerimede: "Rabbiniz, içinizdekini daha iyi bilir: Eğer anaya babaya iyilik etmekte iyi kimseler olursanız, elbette Allah, kendine dönüp tevbe edenleri bağış-layıcıdır" buyuruyor. Anaya babaya öf dememelidir. Mugni tefsirinde diyor ki: 'Öf', şu demektir ki, küçük ve büyük abdestlerini yapmada sizin yardımınıza muhtaç olurlarsa, onları kaldırırken yüzünüzü ekşitmeyin, burnunuzu tutmayın. Zira onlar sizden bu gibi şeyleri görmüşlerdir. Temizlemişler, öf dememişlerdir. Söz ve hareket ile onları incitmemeli, beğenmeme ve küçümseme yollu ifade ve harekette bulunmamalıdır. Dövme, sövmek gibi çirkin şeylerden çok uzak olmalıdır. Tetemmet-ül mazhar'da diyor ki: Öf, lugatta kulak ve tırnak kiri demektir. Garibim'de diyor ki: İnsana zor ve ağır gelen her şeye öf denir.

Bazı kitaplarda yazıyor ki: Allahü Teala, üç şeyi üç şeye yakın eyledi, beraber bildirdi. Birincisi, zekatı namaza yaklaştırdı, ikisini beraber bildirdi ve "Namazı kılın, zekatı verin" buyurdu. Bir kimse namaz kılar ve zekat vermezse, namazı kabul olmaz (yani makbul olup sevap almaz, sadece borçtan kurtulur). İkincisi, Resulullah'a taati, kendine taate yaklaştırdı ve ikisi bir bildirdi ve "Allahü Teala'ya itaat edin ve Resulüne itaat edin." buyurdu. Allahü Teala'ya itaat, Resulüne itaatsizlik; Resulüne itaat, Allahü Teala'ya itaatsizlik fayda vermez. Üçüncüsü; anaya, babaya şükrü, kendine şükre yaklaştırdı ve ikisini beraber bildirdi ve: "Bana şükredin ve ana ve babanıza şükredin" buyurdu. Allahü Teala'ya şükr, ana, babaya şükürsüz makbul olmaz.
Tabiinin alimlerinden birisi bu şükrü açıklıyor ve diyor ki, Allahü Teala'ya şükür; beş vakit namazdır. Beş vakit namazı vaktinde kılarsan, Allahü Teala'nın hakkını ödersin. Beş vakit namazdan sonra babana ve annene dua edersen, onların hakkını eda edersin. Onlar ölü de diri de olsa onlara dua etmelidir. Bu duanın nasıl yapılacağını, Allahü Teala kelam-ı mecidinde bildiri-yor: "Ey Rabbim, onlar beni küçükken terbiye edip, yetiştirdikleri gibi, sen de kendilerine merhamet et." demelidir. Emirde asıl olan vücubdur. Bu sözlerle dua edince, emri yerine getirmiş vazi-feni yapmış olursun.
Bir hadis-i şerifde buyuruldu ki: "Ana ve babasını incitenler, ne isterlerse yapsınlar. Çünkü Cennet kokusu burunlarına gelmeyecektir. Ana ve babasını iyi tutanlar, ne isterse yapsınlar, Cehennem kokusu burunlarına ulaşmayacaktır."

HİKAYE:
Mübkiyyatda yazıyor: Bir gün birisi öldü. Kabre koydular, kabrinden anırma sesi duyuldu. Sebebini sorduklarında, bir gün annesi konuşurken, annesine; sus eşşek! demişti. Annesinin bu sözden kalbi kırılmış, Allahü Teala seni kabirde eşek yapsın demişti. Onun için kabrinden eşek anırması geliyor dediler.
Hakkın rızasını istiyorsan annenin rızasını almaya çalış!

Rubai:
Cennet sürur yeridir, ve neş'e makamıdır,
Bu eşsiz yer annenin ayağı altındadır.
Allah'ın rızasına kavuşmak istiyorsan,
Bil ki Allah rızası, anne rızasındadır.
Üstadımdan duydum. Buyurdu ki: Allahü Teala, annenin evladına bedduasını, babanın evladına bedduası kadar çabuk kabul etmez. Çünkü annenin bedduası, anne incinse de, yine kalbden değil dildendir. Ömrü boyunca, evladından kaçmaz, ayrılmak istemez. Ama baba öyle kırılır, incinir ki, asla evladının hatırına bakmaz, onu gözden çıkarabilir.

Rubai:
Baba gönlü yıkmaktan, çok fazla sakınmalı,
Dayağından, sözünden, asla kırılmamalı,
Evlad hükümdar olup, cihan emrinde olsa,
O yine babasının emrinde bulunmalı.
Nevabig-ul kilem'de diyor ki: Baba daha bilgili ve şerefli, ana daha şefkatli ve sevgilidir.