Tefsir İlminde Tabiin Dönemi

 

Sahabe ve Tabiin rivayetleriyle başlayan tefsir ilmi, tedvin edilinceye kadar böyle devam etmiştir. Tabiiler dönemine “tefsirin ikinci merhalesi” denilmiştir. Tabiin dönemi, hem ilim hem de amel yönü güçlü insanların yaşamış olduğu bir dönemdir. Sahabinin yanı başında yerlerini alan Tabiin’in Allah Rasulü nezdinde de değeri çok büyüktür. Allah Rasulü (sallallahu aleyhi ve sellem): 

“Müjdeler olsun beni görüp bana iman edene ve müjdeler olsun beni görenleri görene.” diyerek bu değeri ifade etmişlerdir. Tabiinin yaşadığı asrı ise Peygamberimiz (sallallahu aleyhi ve sellem) şu hadisleriyle methetmişlerdir: “Asırların en hayırlısı benim asrım; sonra onu takip eden, sonra da onu takip eden asırdır.” 

Sahabenin ileri gelen âlimlerine müracaat sıklaşıyor, onların çevrelerinde Kur’an ve hadis tedris ediliyordu. Bu tedris neticesinde genel olarak “Mevâlî” adıyla anılan ve Arap olmayan kişiler sahabeden ilim almışlar ve özellikle tefsir alanında temayüz etmişlerdir. Tabiiler içinde tefsir ve fıkıhta öne çıkan Nafi’, İkrime, Ata, Said b. Cübeyr ve Hasan Basri gibi şahıslar, tefsirde meşhur sahabilerin mevâlisi olarak anılmaktadır.

Tefsir ilminde meşhur olan tabiilerin adetleri çoksa da en meşhurları Medine-i Münevvere’de, Mekke-i Mükerreme’de ve Irak’ta olanlardır.

TEFSİRDE MEKKE EKOLÜ

Tabiiler içerisinde tefsir yönünden en önde gelenler Mekke ekolünün yetiştirdiği müfessirlerdir. Çünkü onlar İbni Abbas’ın talebeleridir. Bu ekolün yetiştirdiği en seçkin öğrenciler şunlardır: Said b. Cübeyr (v. 95/714), Mücahid b. Cebr (v. 103/721), İkrime (v. 105/723), Ata b. Ebi Rabah (v. 114/732), Tavus b. Keysan (v. 106/724).

TEFSİRDE MEDİNE EKOLÜ

Medine-i Münevvere’de Rasulullah Efendimiz’in (sav) vefatından sonra, ashabın uzun zaman bu mukaddes şehirde ikamet etmesi ve âlim sahabilerin sayı itibariyle diğer ilim merkezlerine nispetle burada daha fazla olması, söz konusu Medine ekolünün değerini ortaya koymaktadır. Medine’deki sahabiler bu şehirde kaldıkları müddetçe kendilerinden sonra gelenlere Allah’ın kitabını ve Hz. Peygamber’in sünnetini öğretmeye çalışıyorlardı. Medine medresesi, Medine’nin en büyük âlimlerinden olan Ubeyy b. Ka’b (v. 30/650) tarafından kurulmuştur. O’nun tedris halkasında yetişen en meşhur öğrenciler de şunlardır: Ebu’l- Aliye (v. 90/708), Muhammed b. Ka’b el-Kurazi (v. 118/736), Zeyd b. Eşlem (v. 136/753), doğrudan veya dolaylı biçimde Ubeyy b. Ka’b’dan ders almışlardır.

TEFSİRDE IRAK EKOLÜ

Tefsir ve kıraat konusunda sahabe müfessirlerinin en önde gelenlerinden biri de Abdullah b. Mesud’dur (v. 34/654). İbn Mesud, Peygamber Efendimiz’in (sav) vahiy katiplerinden olması hasebiyle O’nun yanından pek ayrılmazdı. Bu münasebetle Hz. Peygamber’in (sav) Kur’an’a yönelik açıklamalarına daha çok muttali olmuştur. O’nun bu niteliğini ve ilimdeki derinliğini bilen Hz. Ömer (ra) halifeliği sırasında İbn Mesud’u Kûfe’ye muallim olarak tayin etmiştir. İbn Mesud’un Kûfe’de oluşturduğu medrese, daha çok rasyonel bir temel üzerine bina edilmiştir. Bu sebepten dolayıdır ki İslam alimleri, İbn Mesud’un teşekkül ettirdiği bu medreseyi/ekolü, içtihadi hareketlerin ilk nüvesi olarak kabul ederek O’na “Irak Re’y Ekolü” ismini vermişlerdir.

Mesruk b. el-Ecda’ (v. 63/683), Esved b. Yezid (v. 75/694), Mürre b. el-Hemedani (v. 90/708), Amir eş-Şa’bi (v. 103/721), Hasan Basri (v. 110/728), Katade b. Diame (v. 117/735), İbrahim en-Nehai, İbn Mesud’dan ilim alarak yetişmişler ve tefsir alanında ün kazanmışlardır.

Tabiinden tefsir ilminde meşhur olanlar 

1- Tefsir İlminde meşhurSaid bin Cubeyr 

Künyesi Ebu Abdullah’tır. Adı Saad babası Cübeyr, O’nun babasının ismi Hişam’dır. Kökü Eşedidir. Hicret tarihinin 45. Senesi dünyaya geldi. Çok meşhur ashabı kiramlardan ders almıştır. Bu meşhurlardan Abdullah bin Abbas, Adi bin Hatem, Abdullah bin Ömer, Abdullah bin Mağfil ve Ebu Hureyre (Allah onlardan razı olsun)  Kur’an-ı Kerim’i okumasını ve tefsiri Abdullah bin Abbas ve Abdullah bin Mesud’dan almışlardır. Said bin Cübeyr fakihti, fıkıh ilminde çok âlim ve takva sahibi idi. 

İlimde Yeri: Fıkıh ve tefsir ilminde söylediğimiz üzere çok meşhur ashaplardan ders almış ve emsali olan tabiilerin bütün ilimlerine sahipti. Hasif dedi ki: Talak konusunda Said bin Musip tabiilerin en bileniydi. Hac konusunda en bileni Ata bin Rabah idi, helal haram konusunda Tavus idi, tefsir ilminde bul Hücac Mücahit bin Cebir idi. Bu ilimlerin tümünü kendisinde bulunduran Said bin Cübeyr’dir.

Emir bin Meymun bin Merah, o da babasından şöyle rivayet etmiş: Said bin Cübeyr vefat ettikten sonra yeryüzünde ilmine muhtaç olmayan kimse yoktur.

Tefsirdeki Yeri: Süfyanı Servi dedi ki: Tefsir ilmini dört kişiden alın: Sait bin Cübeyr, Mücahid, İkrame ve Zahhak.

Kur’an-ı Kerim’i okumasını ve tefsiri Abdullah bin Abbas’tan almıştır ve Kur’an-ı Kerim’in tefsirinin çoğunu Abdullah bin Abbas’tan rivayet etmiştir. 

Said bin İshak’tan rivayet olunmuş ve dedi ki: Said bin Cübeyr’e cıhbizül ulema denilirdi.  “Cıhbizül”ün anlamı; iyiyi kötüden ayırt eden, sezgili arif kişi demektir. 

Said bin Cübeyr Hazretleri’nin bildirdiği hadis-i şeriflerden bazıları:

“Ağızlarınız Kur’an-ı Kerim’in yollarıdır. Onları misvak ile temizleyiniz.”

“Müslüman bir kadın, hamileliği boyunca, doğum yaptığı esnada ve çocuğunu emzirdiği sürece, Allah yolunda cihad edenler gibidir. Bu esnada vefat ederse şehit sevabı alır.

2. Tefsir İlminde Meşhur Tabiin Ebu’l Ali

Adı Refih’tir, babası Mihrahu Reyyahi’dir. Ebu’l Ali cehalet devrine ulaşmış, Peygamber Efendimiz’in vefatından sonra Müslüman olmuş. 

Ali’den ibni Mesud, ibni Abbas, ibni Ömer, Ubeyy bin Kaab (Allah onlardan razı olsun) rivayetler rivayet etmişlerdir. Tabiidir, icmai ümmet kabul etmektedir ve ayrıca Kütübi Sitte hadisinde adı geçmektedir. 

Ebu’l Ali’nin İlmi

Kur’an’ı hıfzetmiş çok sağlam tutmuştur. Kıraat ilmini çok iyi bilendi.  Ebu Derda dedi ki: Ashabı kiramlardan sonra kıraat ilminde Ebu’l Ali’den üstün yoktur. 

Vefatı: Hicri senesinin 90. Senesinde vefat etmiştir. 

3- Tefsir İlminde meşhur Kûfeli Aklame bin Kayıs

Aklame bin Kayıs bin Abdullah bin Kûfi, Peygamber Efendimiz hayatta iken Müslüman olmuş, fakat O’nu görememiştir. İlmi otoritesiyle yaşadığı dönemde bile şöhret bulmuş Alkame ibn Kays, rivayetlerine müracaat edilen müstesna bir âlimdir. Ashabı Kiram’dan Hz. Ebu Bekir, Hz. Ömer, Hz. Osman, Hz. Ali, Hz. Aişe, Abdullah ibn Mesud, Hüzeyfetü’l-Yemani, Selman-ı Farisi, Halid bin Velid, Ebu’d-Derda ve Amr ibn Şurahbil (radiyallahu anhum ecmain) gibi pek çok sahabe ile görüşmüş ve onlardan ilim alıp hadis rivayetlerinde bulunmuştur. Hz. Ali ile Nihavend’de Hariciler’e karşı elinde kılıcı ile bizzat savaşmıştır. Horasan fetihlerine de katılan Alkame, Merv’de iki sene kalmıştır. 

ilmi: Abdullah bin Mesud’un yanında okumuş ve Abdullah bin Mesud’u en iyi tanıyandır.

Abdullah ibni Mesud, Rasulullah (sav)’in “Ümmetin için Ummu Abdin razı olduğuna ben de razıyım.” dediği adamdır. Ali bin Medini dedi ki: Abdullah ibni Mesud’u en iyi tanıyan Alkame, Ubeyde ve Haris idi. Ama Ebu Musenne dedi ki: Sen Alkame’yi gördüğün zaman sanki Abdullah ibni Mesud’u görüyorsun. Çünkü O’na çok benziyordu. Sen İbrahim Neği göreceğin zaman sanki Alkame’yi görmüş gibi tıpatıp benziyordu. Ebu Talib Ahmet’ten rivayet ediyor ve dedi ki: Alkame sağlam bir hayır ehliydi. Kabus bin Ebi Zebyan dedi ki: Ashabı kiramlardan (R. Anh.)  Alkame’ye soru soran ondan fetva isteyen kişilere çok rastladım. 

Tefsirdeki Yeri:

Allah O’ndan razı olsun, dedi ki: Kur’an okumada Cenab-ı Allah bana güzel bir ses vermiş. İbni Mesud beni çağırıp bana Kur’an okutup dinlerdi. Ben kıraatı bitirirken “Anam babam sana feda olsun, biraz daha oku derdi.” Çünkü ben Rasulullah’tan şöyle bir hadis duydum: Kıraatın ziyneti güzel sestir. İbrahim dedi ki: Abdullah ibni Mesud’un talebeleri insanlara Kur’an okuttular, tefsir ilmini, sünneti bildirdiler. İnsanlar başvurdukları tabiilerden 6 kişi idi. Alkame Esved ve dört tane daha bu dört kişinin isimleri bu kitapta verilmemiştir. Abdullah bin Mesud (Rd. Anh.) dedi ki: Ben ne biliyorsam Alkame de onu biliyor. 

Rasulullah (sav) bir hadisinde şöyle buyuruyor: “Kur’an-ı Kerim’i dört kişiden öğrenin.” Bunların başında Abdullah bin Mesud’un adını zikretmiştir. Alkame, Kur’an okumada sesi çok güzeldi ve hıfzı da çok sağlam idi, gecelerde de Kur’an-ı Kerim okurdu.  

Vefatı: Hicri senesinin 62. Senesinde 90 yaşındayken Kûfe’de vefat etmiştir. Allah O’na rahmet etsin.

Bundan sonraki konumuz tefsir kısımlarından bahsetmek. Allah’a emanet olun..