Allah (cc) Nur suresi’nin 31. ayetinde “…Ey mü’minler, hep birlikte tövbe ediniz ki kurtuluşa eresiniz!” buyurmaktadır.
Enes bin Malik (r.a.)’ın rivayetine göre Resulullah (sav) şöyle buyurmuştur: “Günahlardan tövbe eden, günahı olmayan gibidir.”
Resulullah sonra şu ayeti okudu: “…Şüphesiz Allah çok tövbe edenleri sever, çok temizlenenleri sever.” (Bakara, 2/222) Bazıları; “Ya Resûlallah, tövbenin alameti nedir?” diye sordu. O da “Alameti pişmanlıktır.” buyurdular.
Resulullah (sav) şöyle buyuruyor: “Allah (cc) hiçbir kulunu, genç yaşında tövbe etmiş kulu kadar sevmez.” (Enes bin Malik)
Tövbe, sülûk edenlerin ilk menzilidir. Taliplilerin de ilk makamıdır. Lügatçe tövbenin hakiki manası “rücu”dur. Tövbe etmiş denildiği vakit, akla rücu etmiş (geri dönmüş) manası gelir. Tövbe, şeriatın kabul etmediği çirkin işlerden dönüp şeriatın sevdiği emirlere dönmek manasına gelir. Resulullah (sav); “Günahlardan pişmanlık tövbedir.” buyurmuştur. (İbni Mesud)
Sünnet ehlinden usul erbaplarına göre, tövbenin sahih olabilmesi için üç şart vardır:
1) Muhalefet ettiği bütün amellerden pişman olmak,
2) Yanıldığı her şeyi hemen terk etmek,
3) Daha önce yaptığı isyanlara bir daha dönmemekte samimi olmak.
Tövbeyi kalbine şerh edebilmek için bazı sebepler, tertipler ve kısımlar vardır. O da şudur: Önce kalbi gaflet uykusundan uyandırmak ve yaptığı çirkin halleri göz önüne getirip düşünmektir. Resûlullah (sav) bir hadiste şöyle buyurmaktadır: “Her insan cesedinde bir parça et vardır. O iyi olduğu zaman cesedin her azası da iyi olur. Ve o et parçası bozuk olduğu zaman da ceset bütünüyle bozulur; dikkat edin, o kalptir.” (Buhari)
Manevî kalbin hasta olması demek kalbin kötü niyet taşımasıdır ki o niyet insanı, Allah (cc)’ın emirlerine muhalefet ettirir. İşte bu hastalık, sahibine zina, riya, haset, zülüm vb. daha nice çirkinlikleri de yaptırır. Manevî kalp sağlığı, Allah’ı ve Resulü’nü seven, emrettiklerini harfiyen yerine getiren, şefkatli, merhametli ve bütün iyilikleri yapan bir kalptir.
İnsan yaptığı kötülükleri kalbiyle tefekkür edip yaptığı bütün çirkinlikleri görürse tövbe etme iradesi doğar, yaptığı çirkinlikleri kalbinden söker atar; Allah (cc) onun bu dönüşüne yardımcı olur. Bu insan kötülüklerden uzaklaştığı zaman yapacağı ilk iş, onu kötü maksatlar taşıyan kötü niyetli arkadaşlarından uzaklaştırmaktır. Bu uzaklaşma da girdiği yola tam bağlanmak ve azmettiği yoldan dönmemek ile olur. Böyle devam edince kalbindeki bütün çirkinlikler sökülür gider.
Zennur El-Mısrî diyor ki: “Hakiki tövbe odur ki, tövbe etmediği sürece dünya ona dar olup nefes alamaz, tövbe edince de rahat bir nefes alır.”
Bu konuda Allah (cc) Tövbe suresinin 118. ayetinde şöyle buyurur:
“Savaştan geri kalan üç kişinin de tövbelerini kabul etti. Yeryüzü bütün genişliğine rağmen onlara dar gelmiş, vicdanları da kendilerini sıktıkça sıkmış, böylece Allah’(ın azabın)dan yine O’na sığınmaktan başka çare olmadığını anlamışlardı. Sonra (eski hâllerine) dönsünler diye, onların tövbelerini de kabul etti. Şüphesiz Allah, tövbeyi çok kabul eden ve çok merhamet edendir.”
İbni Ata diyor ki: “İki tövbe vardır; biri nihayet tövbesi, ikincisi isticâbet tövbesidir. Nihayet tövbesi, akıbetinden korkup tövbe edenin tövbesidir. İsticâbet tövbesi ise Allah’ın (c.c) keremine karşılık olarak yapılan bir tövbedir.”