Hâya Baştanbaşa Hayırdır

İnsanların güzel ahlak sahibi olmaları için “hayâ” ahlakının olması çok önemlidir.  En büyük ilim, Cenâb-ı Hakk’a ve halka karşı edep ve hayâ içinde muamele etmektir. En başta bizi yaratan Allahu Teâlâ’dan utanmak, imanın kuvvetli olduğuna, hayâsızlık da imanın zayıf olduğuna alamettir. Hayâsız kimse, her türlü günahları işleyebilir. Hayâ imanı korumak için önemli bir ahlaktır. Hayâ, imanın esasındandır. Hayâsı olan kişilere baktığımızda Allah’tan utandığı için günah işlemekten uzak durur. Günah işleyerek insanlardan utanmayan zaman içinde Allah’tan da utanmaz hale gelir. İnsanlardan utanarak günahı gizlemek de hayâdandır. İnsanlardan utananın, Allahu Teâlâ’dan da utandığı anlaşılır. Çünkü hadis-i şerifte, “Allah’tan sakınan, insanlardan da sakınır.” buyruluyor.

“HER DİNİN BİR AHLÂKI VARDIR, İSLAM’IN AHLÂKI DA HAYÂDIR”
Kur’an-ı Kerim’de mealen buyruluyor ki: “İnananlar arasında hayâsızlığın yayılmasını arzu eden kimseler var ya; onlar için dünya ve ahirette elem dolu bir azap vardır. Allah bilir, siz bilmezsiniz.” (Nur, 24/19)
Zeyd b. Talha b. Rükâne (r.a.)’dan: Resulullah (sav) buyurdular ki: “Her dinin bir ahlâkı vardır. İslam’ın ahlâkı da hayâdır.” (Mâlik, Hüsnü’l-Huluk, 2, II, 905)

HAYÂ İMANDAN BİR ŞUBEDİR
Ebû Hüreyre (r.a.)’dan: Resulullah (sav) buyurdu ki: “İman, yetmiş küsur yahut altmış küsur şubedir. Bunların efdali “Lâ ilâhe illallah” yani “Allah’tan başka ilah yoktur.” sözü ve en aşağısı da yoldan eza verecek şeyleri kaldırmaktır. Hayâ da imandan bir şubedir.” (Müslim, İman, 58, I, 63)
Hayâ imandan geldiği gibi, hayâsızlık da iman zafiyetinden gelir. Hayâ ile iman kardeştirler. Bir insanda hayâ ahlakı yoksa onun için “Hayâ etmiyorsan istediğini yap!” denir.
Kur’an’da ismi zikredilen Lokman Hekim’in oğluna nasihati şöyledir: “Oğlum! Nefsinin yapmanı istediği herhangi bir işi, insanların karşısına çıkardığında onlardan utanacaksan bunu kalbinden çıkar. Allahu Teâlâ kendisinden utanılmaya en lâyık olandır.”
Kurre b. İyâs (r.a.)’dan: Resulullah (sav) ile beraberdik. Yanında hayâdan bahsedildi. Dediler ki: “Yâ Resulallah, hayâ dinden midir?” Resulullah (sav) buyurdu ki: “Evet, hatta o dinin tamamıdır.” Sonra devamla buyurdular ki: “Hayâ, haramdan sakınmak, sükût etmektir ve iffet imandandır. Bunlar sevabı arttırır, dünyalığı ise azaltır. Ama ahiretten arttırdıkları, dünyadan azalttıklarından daha fazladır. Cimrilik, beceriksizlik ve yaramaz söz ise nifaktandır. Bunlar da dünyadan olan şeyleri arttırır ve ahiretten olan şeyleri azaltırlar. Ahiretten azalttığı şeyler ise dünyadan arttırdığından daha çoktur.” (Taberânî, Kebîr, 19, 63, 29-30)
“Hayâ ve sükût imandandır. Bunlar cennete yaklaştırır ve cehennemden uzaklaştırırlar. Hayâsızlık ve fuhuş ise şeytandandır. Bunlar da cehenneme yaklaştırır ve cennetten uzaklaştırırlar.” (Taberanî, Kebîr, 22, 1024, 414)
“Fuhuş (kötülük, kötü fiiller) bir şeyde bulunursa mutlaka onu çirkinleştirir; hayâ da bir şeyde bulunursa onu mutlaka güzelleştirir.” (Tirmizî, Birr, 47, IV, 349)
İbni Ömer (r.anhümâ)’dan: Resulullah (sav) buyurmuştur ki: “Hayâ ve iman (birbirinin) yakınlarıdır. Bir arada bulunurlar. Bunun için biri kaldırıldığı vakit, diğeri de kaldırılmış olur.”
(Taberânî, Evsat, 8309, IX, 144, Hakîm, I, 22)


“HAYÂ İMANDANDIR VE İMAN SAHİPLERİ DE CENNETTEDİR”
Ebû Hureyre (r.a.)’dan: Resulullah (sav) buyurdular ki: “Hayâ imandandır ve iman (sahipleri) de cennettedir. Kötü söz (lüzumsuz ve hayâsızca söylenen söz) ise eziyettendir, eziyet edenler de ateştedir.” (Tirmizî, Birr, 65, IV, 365)
Geçmiş peygamberlerin şeriatlerinden Peygamber Efendimiz’in (sav) şeriatine kadar nesh olmamış bir kelime “Utanmadıktan sonra dilediğini yap.” sözüdür.  Peygamberimiz’in (sav) ilk nübüvvet zamanlarından nâsın hatırında kalan sözlerdendir.
“Utanmadıktan sonra dilediğini yap.” Bunun iki manası vardır: Birincisi tehdittir. Eğer sende hayâ yoksa ne istersen yap. Bil ki Allah yaptığın kötülüğü cezalandıracak, Allah sana hesap soracak... Bu tehdittir, o kişinin akıbeti çok kötüdür. Allah Kur’an’da buyuruyor ki: “...Allah onların yapmakta olduklarını eksiksiz görür.” (Bakara, 2/96) Yaptıklarınız gizli de olsa açık da olsa Allahu Teâlâ yaptıklarınızı görür. “Hesap günü olduğu ve gerçekleşceği konusunda şüphe olmayan bir gün dolayısıyla onları topladığımız vakit halleri nasıl olacaktır? O gün, herkese işlediği amellerin, kazandığı sevapların karşılığı, hak ettiği tamı tamına ödenecektir. Yüklendiği günahların cezaları âdil infaz edilecektir. Onlara haksızlık yapılmayacaktır.” (Âl-i İmrân, 3/25)
“Hayır, hayır! Siz hesap ve cezayı yalanlıyorsunuz.  Halbuki üzerinizde muhakkak bekçiler, değerli yazıcılar vardır. Onlar yapmakta olduklarınızı bilirler. Şüphesiz, iyiler Naîm cennetindedirler. Şüphesiz, günahkârlar da cehennemdedirler. Hesap ve ceza günü oraya gireceklerdir. Onlar oradan kaybolup kurtulacak da değillerdir. Hesap ve ceza gününün ne olduğunu sen ne bileceksin? Evet, hesap ve ceza gününün ne olduğunu sen ne bileceksin? O gün kimse kimseye hiçbir fayda sağlayamayacaktır. O gün buyruk, yalnız Allah’ındır.” (İnfitâr, 82/9-19)
İkinci mana ise bir emirdir. Bir insanda hayâ yoksa kötülük yapar. İnsan hayâ ile yaşıyorsa hayırlı bir hayat yaşıyordur. Nasıl bir ağacı kabuğu koruyorsa insanı da hayâ korur.