Gazze, "Rotamız Filistin Yükümüz İnsani Yardım" düsturuyla yola çıkan Mavi Marmara Gemisi ve Şehitler… Benzerleri geçmişte yaşanan fakat bu kadar ses getirmeyen… Hepsi de sabır ve sükut ile geçiştirilen olaylardı. Ama bu kez farklı oldu. Çünkü siyon destekçilerinin yazılı, görsel medyadaki yanıltıcı sesleri dünya kamuoyunu kandırmaya yetmedi.Ne anti-semitizmin diyetini ödeyen Avrupa'nın sessizliği, ne Amerika'nın "İsrail kuklası" tavrı, ne İsrail Devleti'nin yalanları; hiç birinin zalim sesi ve zulme sessiz kalarak verdiği danışıklı destek, dünya kamuoyunda yükselen zulüm karşıtlığını bastırmaya, İsrail'in masum ve kararlı insanlara uyguladığı
terörü görmezlikten gelmeye yetmedi. Bıçak kemiğe defalarca dayanmıştı…Fakat tüm dünyanın gözleri önünde binlerce insanın büyük bir kasıtla aç ve savunmasız bırakılmasına bir avuç yüreği pek, gözü ve gönlü tok insanın, sonuçları itibariyle ölümü göze alarak gitmeleri ve ölmeleri, henüz yüreğinde merhameti, adaleti, sağduyuyu yitirmemiş insanlarda güçlü bir tepkinin doğmasına yol açtı. İnanıyoruz ki, bu tepki bir çığ gibi büyüyecek…
Bu gelişmelerin iki önemli sonucu var. Birincisi, dünya kamuoyunda İsrail'in artık gerçekten tepkiyle karşılanıyor olması, ikincisi de bu konuda bir güç olarak Türkiye'nin ağırlığını ortaya koyması, varlığını göstermesidir. Bu öncülük, yaşanan olaylar sonucunda bir bedel ödenerek geldiği için, hamaseti aşmış, somut bir tepkiye dönüşmüştür. Bugün bunun mütevazı bir sonuç değil, bir sonraki aşamada Türkiye'nin de ön ayak olduğu ve Gazze'yi, Kudüs'ü, Ortadoğu'yu bu zulümden kurtaracak bir sebep olmasını diliyoruz.
Çünkü bugün görünen odur ki, dünya ölçeğinde ezilen, toprakları gaspedilen, insanları öldürülen, huzuru bozulan coğrafyaların tümü İslam coğrafyasıdır. Artık, birbirinin derdine kayıtsız kalan bir İslam dünyasına hayat hakkı tanınmayacağı herkesin malumudur. Çok geç kalmış ve gerilerden gelen bir toparlanma hareketi kaçınılmaz görünmektedir. Bütün değerleri ve güçleriyle İslam dünyasının silkinme zamanı, üzerinden ölü toprağını atma zamanı gelmiştir. İslam'ın düşmanları sürekli entrikalar ve fitnelerle İslam milletini kendi içinde parçalamış ve kendi problemleriyle dahi yüzleşemez hale getirmiştir. Artık ezilmekten, hor görülmek-ten, işgale uğramaktan, tehditlerden sıyrılıp, gönül ve el birliğiyle kendi devasa problemlerini çözme zamanı gelmiştir.
Türkiye'nin de bu hususta önderliğine, öncülüğüne, sağduyusuna, bilgisine, tecrübesine ihtiyaç vardır. Yeter ki kendini küçük görmesin, yeter ki tüm oyunları bozacak dikkatli adımlar atsın, yeter ki bilgisini ve imanını baş tacı etsin..
Allah'a emanet olunuz.