Allah Dinini Koruyor ! / Hekimoğlu İsmail

Avrupa ülkelerinden biri olan Türkiye'de Avrupalı gibi yaşayanlar, İslamiyet'ten haberdar oluyor. İslamiyet'ten haberdar olan, bir vecd içine girer, heyecanlanır, derslerden, sohbetlerden zevk almaktadır. Zaman kuş tüyü gibi uçar, yaşamaya tat gelir. Bu sıralarda enteresan rüyalar görür. Herkese bir şeyler anlatmak ve daha çok ibadet etmek ister. Bu hal, kimisinde üç ay, kimisinde altı ay, en çok üç sene devam eder ve birdenbire vecd hali gider, derslerden ve ibadetten zevk almamaya başlar, rüyalar da kesilir. Bazı gençler: -Allah, benden rahmetini kesti, diye endişeye düşer. Asla, çünkü Allah'ın rahmeti her yere müsavi yağan yağmur gibidir. O yağmur durmadan yağıyor. Yalnız: Her şeyin müslümana hücum ettiği bu devirde Allah, bir kısım kullarını İslamiyet'le şereflendiriyor. Onlara vecd, zevk ve iç dünyasına hoş bir hal vererek, istihdam ediyor. Tabir caizse, seçtiği mümini bu hallerle, İslamiyet'e bağlıyor.

Müslüman genç, bu arada ilmihal okur, sohbetleri dinler, namaz kılar, bir şeyler öğrenir. Birdenbire zevk ve şevk kaybolur. Bununla kader der ki: -Seni zevk ve şevk ile İslam'a şevkettim, bir şeyler öğrendin. Şimdi zevkle, şevkle değil, ilimle, imanla ve şuurla hareket et. Dünya, ücret yeri değil, hizmet yedir. Burada hizmet et, ahirette ücretini al. Öyle ise zevk ve şevk gibi ücretleri dünyada isteme. Ve şurasını unutma ki, zorla yaptığın ibadetler isteyerek, zevkle yaptıklarından daha makbuldür. Çünkü bunda ilmin ve imanın hakimiyeti vardır, şuurlu hareketler yer etmiştir. Müslüman bu vartayı atlattıktan sonra, dini
hayatına devam eder. Bu sefer bir kısım olaylarda ölümden kılpayı kurtulur. Her hadiseyi kaderin bir ikazı kabul edersek, kader bununla der ki: -Bak, ölebilirdin. Ölümden kurtulmak için yapacağın bir şey yok. Öyle ise korkmadan, çekinmeden dinine hizmet et. Dinine hizmet et ki ölüm, seni İslam'a hizmet ederken yakalasın ve şehit olasın.

Evdeki hesap çarşıya uymaz demişler, çünkü insan, külli nizam içinde şahsi işlerini yürütmektedir. Külli nizama denk düşmeyen hallerde, ferdin planı boşa çıkar, külli nizam devam eder. Bunu bilen "evdeki hesap çarşıya uymaz" der. İslamiyete hizmet eden müslümanın hayatında beklemediği olaylar zuhur eder. Bunlara "tesadüf" diyebilir.

Biraz daha dikkat edince bakar ki hadiseler başıboş değil. Bütün mevcudat ve bütün olaylar, alemi gayb üzerine çekilmiş tenteneli bir perdedir. Toprak, ötelerde bitkiler arasında bir perde. Hayat, canlılarla Yaratan arasında bir perde. Her şeyin birbiri ile irtibatı, külü nizamın bir tezahürü ve nazım-ı mutlakın bir tecellisidir.

Nizam...

Kainatta nizam!

Güneş sistemlerinde nizam...

Atomlarda nizam ve hücrelerde nizam.

Canlıların vücudunda nizam.

İnsan başlıbaşına erişilmez bir nizam ve insanın her bir organında tekrar müstakil nizam. O zaman kainat bir makina gibi çalışır, insan o makinanın bir parçasıdır.

Bu külli nizamın içinde İslamiyet bir nizam ve İslam nizamı içinde müslümanın tabi olacağı, iradeye bağlı nizam... İyonlar, partiküller ve atomlar halinde dağılış, kainatla bütünleşme ve külli itaat. Toz, toprak şeklinde ve hükmünde olan beşeri sistemlere perdesi altında değişmeyen, pörsümeyen ve solmayan, her asır tazelenen İlahi nizam!

Dertleri, felaketleri, saadetleri ve tahtları hesaba katmaksızın tabi olacağın tek nizam!

Maddi ve manevi organlarına nizam verenin nizamına tabi ol ve kurtul. Dert sende, derman yine sendedir. Problem sende, çözümü sendedir. Başka kapı çalma, kendi öz dünyanda ayağa kalk, bir filiz gibi başını gaflet toprağından çıkar, göreceksin ki bahar gelmiş.