İmanına İnanmak

İslam'a alternatif, hiç bir objektif düşünce ürünü bir inanış, asla söz konusu olamaz... Çünkü, İslam'a alternatif objektif düşünce demek, İslam'ın evrensel değerlerine zıt, başka doğru düşüncelerin varolması demektir ki, bu Adem(a.s.)'dan beri, en azından objektif düşünce adına mümkün olamadı... Teorilerse malumunuz sürüyle... Hem nasıl olsun ki İslam'a alternatif düşünce?.. Olamaz; çünkü, objektif düşünce demek, kesin çürütülemez deliller kullanılarak en tarafsız, en dengeli mantık önermeleriyle hakikati bulmak demektir. Ve bu objektif düşünmek kendine huy, yani sıfatlaşmış ahlak olmamış kişilerde ancak kendini objektif olmaya zorlayarak elde edilebilen kolay bir şey değildir. Yani daha açığı objektif olmak, İslam'da bütün güzel ahlakların temeli olan dört temel duygudan, en azından ikisi olan "Hikmet" ve "Adalet" duygularının, insanın eli ayağı veya diğer değişmeyecek organları gibi asla değişmeyecek bir biçimde ahlakı gibi olmazsa asla mümkün değildir. O halde bilim adamları veya meslekleri gereği en azından laboratuarda objektif olmak zorunda olan insanlar bile, zorlanarak elde ettikleri bu verilerini laboratuardan çıktıkları an yorumlarıyla nasıl subjektifleştirdiklerini hep beraber görüyoruz. Bunu, hem bilimin her dalında, hem de binlerce teorinin bilim diye yutturulmaya çalışıldığı her alanda rahatça müşahede ediyoruz.

Mesela, cimri bir adamın cimriliğin kötü olduğunu bir şekilde algılayıp kendini zorlayarak cömertlikler yapması, o adamı kalbinde doğal olarak cömertlik ahlakı olan adamın derecesine yükseltmez. Ama yine de cimri bir kişinin kendini zorlayarak ta olsa, elde ettiği cömertlik fiili, doğuştan cömert adamın fiiliyle aynı olabilir. Yalnız ne var ki bu cimri bir adam için sadece kendini cömert olmaya zorlayarak her zaman ve her durumda cömertlik fiilinin ortaya çıkmasının da mümkün olması imkansızdır. Örnekleri çoğaltabiliriz... Ama adaletli, dengeli, düşünülmesi gerektiği gibi düşünmek, kesinlikle hikmet ve adalet duygusunu sıfatlaşmış ahlakı yapan Allah Dostu Velilerde mümkün olduğu için, bu kişilerin aklına "akl-ı selim", diğer akıllara ise "akl-ı sakim" denmiştir. Ve bu tanımlar ise asla İslami bir teori değil, kesindir...

O halde müslümanın kafa yapısı özeldir. Ve olması gerektiği kadar vakarlı, dengeli ve herşeyden önemlisi, kafa yapısından emin, düşüncelerine ve inancına imanı ise maksimum makamdadır. "İnanca iman" o kadar önemlidir ki, sırf bu konu bile rahatça bir kitap konusudur. Ama en azından nasıl rahatça bir kitap konusu olduğunu açıklamadan geçmek ise, sanıyorum okuyucularıma haksızlık olur. Çünkü, imanına inanan kişi ki, bu İmanı inancı olabildiği gibi, bizzat iç dünyasında veya psikolojik yapısına - ki menfi ve müsbet değerlerini, akl-ı selim aklıyla düşünüp tartan nasıl onları olduğu gibi görmez de nefsinin sakimleştirdiği aklıyla cimriliğini cömertlik, hırsızlığını ticaret, teori ve kabullenişini iman sanır, mümkün değildir... Böyle olunca da bu tür müslümanın hem inancına imanı, hem de kendi ve değerlerine imanı dağ gibidir; ve asla sarsılmaz, sarsılamaz. O şöyle bir bakar, mesela; ateizmin tüm dünyada istisnai bir fikri sapıklık olduğunu rahatça görebildiği için, ateist kafaların var olması ona psikolojik anlamda bile hiçbir şekilde alternatif bir baskı olamaz. Yani koca koca profların ateist veya dinsiz olması, onun peşin olarak üstelikte zerre kadar ön yargı sayılamayacak bir mantıkla reddetmesini sağlayacaktır. İnanın bu sadece ateizm için değil; tüm dinler veya İslam'ın karşısında olduğunu zanneden her ideoloji veya fikir için geçerlidir. Ahlaki anlamda da bu böyledir.

Hangi akl-ı selim ve ahlakı kamil bir mü'min, kızıyla cinsel ilişkiyi mübah gören veya her türlü homoseksüel veya diğer sapık ilişkileri doğal gören kafa yapısını nasıl kendi kafa ve kalp yapısına alternatif kafa yapısı olarak görsün de vesveselensin, mümkün müdür? Elbette her müslüman nasıl ensest ilişkiyi ve diğer sapık ilişkileri otomatikman reddedip kendini de ön yargılı ve fanatik hissetmiyorsa, işte aynen bunun gibi, akl-ı selim müslüman da hem ateisti, hem deisti, hristiyan, yahudi hatta mezhepsizi doğal bir şekilde reddeder ve zerre kadar fanatik de olmaz. İnanın bir istatistik yapılsa dünyadaki ateist sayısının herkes tarafından istisna kabul edilen homoseksüeller ve diğer cinsi sapıklardan daha az olduğu ortaya çıkacaktır. Yani özellikle ateistler, dinsizler, istisnanın da istisnası zavallı bir küçücük azınlıktır. Ama, sesleri dünyada ne kadar etkili o da başka konu tabi.

Şimdi bir televizyon programında düzgün cümleler kurarak, hiç takılmadan ve süper zeka izlenimi vererek, kendinden emin ve tane tane konuşan, ateist, dinsiz, mezhepsiz ve ölçüsüz bir profesör bozuntusu ya da namus anlayışı dumura uğramış entel bir yazar veya kişiliği iks zavallı bir sanatçı geçinenin, müslümanda bıraktığı izlenim, sadece ama sadece acıma ve acıma olmalıdır...

Yoksa bu adamların kafa yapıları, müslüman kafa yapısına alternatif bir kafa yapısı etkisi uyandırması ve bu anlamda, " canım işte, şu adam koskoca bir profesör ve falanca ilim dalında da süper uzman " veya " şu konuda bu kadar eser vermiş yazar " veya " işte dünyaya malolmuş, deha bir sanatçıdır." Öyleyse, bu adamın dinsizliği, sapıklığı, ya da diğer başka uç nokta adiliklerinde "kim bilir belki de alternatif bir doğruluk payı olabilir"; türünden psikolojik bir etki ki, bu düşünce olarak bile değil, basit bir zihni anlamda kaale almak türünden bir hayal bile, inanan bir müslüman için son derece utanç verici ve ayıptır...

Sözün özü, imanına inanan, düşünceleri, ahlaki ve genel tüm özellikleriyle kendine de inanan ve güvenen, ayrıca bunda da kesinlikle haklı olan hakiki bir müslüman, kendinin zıddı tüm düşünce ve kişilere ancak acıyarak ve üzülerek bakar. Ve bu bakış Onu ne ön yargılı bir fanatik ne de kendinden başka doğru kabul etmeyen zavallı bir fikir fakiri yapar.

Öyleyse, her devirde ve her zamanda, doğruyu ve hakikati kabul eden ezici çoğunluğun karşısında, hem ahlaki ve hem imani boyutta istisnai konumlara mahkum sapıkların ve dinsizlerin olması gayet tabiidir...

Şimdi bakınız, hristiyanlık ve yahudilik her müslümanın malumu üzere, akla, ruha, fıtrata aykırı, hatta aykırıdan da öte, zır delilere bile komik gelmeyecek kadar tuhaf saçmalıklarla dolu olduğu, sağlıklı düşünebilen kafalara gizli mi?!.. Öyle olduğu halde en azından sapık da olsa Allah'a ve dine inandıkları için biz, hristiyan ve yahudileri, istisnai ismini verdiğimiz marjinal sapık gruplarla bir tutmuyoruz. Ama yine de bu zavallıların da objektif düşünce veya sağlıklı düşünebilme yetenekleri adına gerçekten acınacak durumlar ortada değil mi? Aslında hristiyanlık ve yahudiliğe inanmak düşünme yeteneğini yitirmiş hasta kafalar için belki de kolay. Ama bu adamların hala ruhları olduğu için, inançlarına imanları asla mümkün değildir. Şimdi bu birkaç sayfalık makalede elbette İslam'a alternatif pozisyonda duruyormuş gibi yapan sürü ile ekol ve dinleri burada anlatacak değiliz. Anlatmak istediğimiz sadece şudur: Sağlıklı düşünebilen her kafa ne İslam inancından elektron çapında taviz verebilir, ne de hiçbir kafa ve kalp yapısı ona alternatif bir baskı oluşturamaz... O hem imanına hem kendine ve tüm değerlerine kesinkez inanır, güvenir ve sarsılmaz...

Son günlerde televizyon ve gazetelerde bir grup bazı istisna türünden adamların, sapık ve akıldan ilimden uzak lakırtıları artar çoğalır oldu... Oysa bu adamların hem zamanımızda, hem çağlar boyu sadece iki elin parmakları kadar bile olmayan sayılarıyla, her devirde ve şimdi, milyonlarca hasta kafaları etkiledikleri ise bir gerçek... Dediğimiz gibi bunlar da insan, onların da kendilerine göre kafa ve kalp yapıları var... Ama adamların lakırtıları öyle uç nokta, öyle sivri ve o kadar maksimum makamda fütursuz ki, mümkün değil bu adamlar ya art niyetli bir İslam düşmanı, ya ne dediğini dahi bilemeyen zır zır deli, ya da kaale alınması bile ayıp diyebileceğimiz zavallı üşütüklerdir... Düşünün adam "bana Kur'an yeter" diyor da Sünnet-i Resulullah'ı yok sayıyor... Niye mi? Canım bir sürü uydurma hadis varmış da ondan... Geçmiş alimler fetvalarını din yerine koymuş ta, Kur'an unutulmuş ta, falan filan işte...

Ne yani şimdi bunlara cevap mı verelim? Yani şimdi tarihe malolmuş İmam-ı Rabbanileri, Abdulkadir Geylanileri, İmam-ı Azam ve Ahmed bin Hambelleri reddedelim de, ne tipi, ne üslubu, ne kafa yapısı zerre kadar müslümana benzemediği besbelli olan bu hilkat garibesi herifleri bağrımıza mı basalım?.. Sözü çok uzattık çok...

Allah'a (c.c) emanet olun.

79. SAYISINDAKİ DİĞER YAZILAR
İmanına İnanmak