Şenel İlhan Beyefendi parapsikoloji, ispirtizma, ufolar, reankarnasyonla ilgili başlı başına bir kitap yazmayı düşündüğünden ve bu konular çok teferruat gerektiren konular olduğu için, bu konularda fazlaca bir şey bahsetmeyeceğimi ifade etmeliyim. Ama ancak bu konuların hepsine hızla dokunup geçtiği bir sohbetinden kısaca birkaç cümleyle bahsetmek istiyorum ki, bu konulara vukufiyeti anlaşılsın...Vukufiyet bakımından Parapiskoloji üzerine senelerini vermiş dünya çapındaki parapsikologlardan az olmadığını rahatça söyleyebilirim Şenel İlhan Beyefendi'nin...Hatta çok çok daha iyi olduğu devamlı gözlemlediğimiz şahit olduğumuz bir gerçek. Mesela, tasavvuf sohbeti ederken, birden konuyu umulmadık bir şekilde parapiskolojiye veya reankarnasyona getirir; biz," Şimdi bu konu nereden icab etti!.." derken, ne kadar yerinde bir sohbet olduğunu,o sohbetin yapımı sırasında , o esnada sohbette bulunan, neredeyse kırkyıllık sofilerin gözlerindeki ifadelerden anlardık. Yani hiç umulmadık bir şekilde bu kardeşlerimizin bu konularla ilgili vesveselerinin olduğunu, aslında bu bahsin açılmasından gayet memnun kaldıklarını da, yine gözlerinin açılmasından ve parlamasından farkederdik. Nitekim o sohbetin arkasından, o kişilerden, yukarda bahsi geçen konularla ilgili sorular gelmeye başlardı...
Evet, anlardık ki Şenel İlhan Beyefendi, onların sorunlarına tasavvuf terminolojisinde keşif ve "feraset" tabir edilen haller,açık tabirle de oradaki kişilerin kalplerini okumak suretiyle onlardaki vesveselere muttali olmuş ve konuyu bir de tasavvuf sohbeti içerisinde o konulara getirmiş... Şenel İlhan Beyefendi'nin bu kalpleri okumak şeklindeki hallerine o kadar çok şahit olmuşum ki; hangisini yazayım bilmiyorum. Ve bu sadece bende vuku bulan bir olay olmayıp, bütün arkadaşlarımızın bu tür anıları çok fazladır. Mesela bir defasında, üç gün üstüste namazını terkeden bir kardeşimize, bir tokat atarak "Sen üç gündür niye namazını kılmıyorsun!" der...Yediği tokattan değil, herkesten sakladığı namazı terkinin bilinmesinden dolayı gözleri açılan arkadaşımız, korkak ve telaşlı bir şekilde; "Tamam!, tamam kurban!. Bundan sonra terketmeyeceğim" diye cevap verir...
Yine günlük tarikat virdini terkederek, onun yerine başka bir zikri devamlı çeken bir arkadaşımıza da;" Bazıları da, kendilerine görev olarak verilen günlük virdlerini terk eder; onun yerine,-Sübhanallahi ve bihamdihi- diyerek terakki etmeyi umarlar...Olmaz öyle şey, bizim olayımız sadece sevap kazanmak değil, manen terakki etmek...Her zikrin şüphesiz kendisine göre değişik bir faydası vardır. Mürşidlerin verdikleri virdi çekmek hem sevap hem de kalbe şifadır!" diyerek o sofiyi anında uyardığını; bu işi yapan kardeşimiz, kendileri bizatihi anlatmışlardır. Benim O'ndan saklayabildiğim şimdiye kadar hiç bir halim olmamış, olamamıştır; ben hangisini anlatayım...
Hipnotizma, ispirtizma, tenasüh, ufolar gibi asrımızın meşhur vesveseleriyle ilgili olarak, kırk yıllık sofi de olsa insanın vesveselenebileceğini, bunun normal olduğunu söyler, sonra bu konular üzerinde o kadar ustaca konuşurdu ki, gerçekten de o konuların uzmanıyım diye televizyonlarda boy gösteren konuşmacılarla kıyası kabil değil... Bir de önemli bir mesele daha var ki, bu tür vesveselerle vesveselenmiş kişilere;"Sende şu konuyla ilgili vesvese var" gibi uyarıların da, o kişinin ancak vesvesesini pekiştirebileceği sakıncasından dolayı, o tür uyarıları yapmadan ve hatta hiç çaktırmadan o konularla ilgili sohbet ederdi.Ve kesinlikle O'nun sohbetlerinde, kalplerde en ufak bir pürüz bile kalmazdı.
Ufo olayını pek kaale almaz; çok komik bulduğumuz ama ufoloji alimiyim diyen adamlardan çok çok daha fazla bu konulara vakıftı. "Ufolar gelse ne olacakmış? Onlara tarikati isbat etmeye çalışırım!" diyerek gülerdi." Ve asrımızda tenasüh olayı, ufolardan daha fazla etkili olacaktır; tehlikesi de ondan çok fazladır" derdi ama, çok kolay bir şekilde de her iki fikride her yönden çürütüp çöpe atardı; tabiri caizse...
Yine ufolarla ilgili olarak,"Galaksilerden yeryüzüne insan yağsa ne olacak sanki; onlara İslamı, Tasavvufu anlatır, inanmazlarsa isbatlamaya çalışırım... İslam dini, kainatı ve -eğer varsa- ufoları da yaratan, varlığından ve birliğinden şüphe olmayan, kainatın tek hakimi Allah ‘ın dinidir. Kur'an onun şüphesiz kitabıdır; ben bunu kendime isbat etmişim ve bundan da zerre kadar şüphem yok. Daha önce dediğim gibi, yeryüzündeki bütün insanlar kafir olsalar, inkar, etseler,galaksilerden de yaratıklar gelse; onlar da inkar etseler, beni imanımdan zerrece şüphelendiremezler. O haldeyken,"Bütün insanlar deli de bir sen mi akıllısın ? denilse, "Evet, bir ben akıllıyım derim!...Ve yoluma devam ederim." derdi.