Onbir Ayın Sultanı

Sonbahar mevsimiyle birlikte Onbir ayın sultanı Mübarek Ramazan ayına girdiğimiz Eylül'de yine dopdolu bir sayıyla huzurunuzda olmaktan büyük mutluluk duyuyoruz.
Mübarek Ramazan ayı münasebetiyle, amellerimizi tekrar gözden geçirerek bir muhasebe yapma fırsatı buluyoruz, çok şükür. Feyz Araştırma Servisi tarafından hazırlanan "Ramazan Muhasebesi"başlıklı yazımızı mutlaka okuyunuz ve sevdiklerinize de mutlaka okutunuz, sevgili Feyzli okuyucularımız...

Özellikle akşam iftar sofrasında otururken yapılan şu duayı mutlaka hatırlatınız: "Allahım! Senin (rızan) için oruç tuttum; ancak Sana iman ettim; ancak Sana dayanıp güvendim ve ancak Senin verdiğin rızık ile iftar ettim. Yarının orucunu tutmaya niyyet ettim. Geçmiş ve gelecek günahlarımı bağışla."

Seyyid Abdulkadir Geylani Hazretlerinin Kayıp Kitapları'yla ilgili araştırmalar yapan Seyyid Fadıl Geylani Efendi ile yaptığımız nefis röportajı ilgiyle okuyacaksınız inşallah.. Seyyid Abdulkadir Geylani Hazretlerinin yüzlerce eseri bulunmasına rağmen bunlardan sadece birkaçının yayınlanmış olması derin bir üzüntü veriyor bizlere.. Allah'a(Celle Celalühü) şükürler olsun ki Seyyid Fadıl Geylani Efendi bu yaraya parmak basarak, dünya genelinde derin araştırmalar içerisine girmiş bulunmaktadır.
Murat Zırıh'la ilginç bir röportaj yaptık.Meçhul bir mezarı konuştuk. Hangisi mi?: Kendi mezarını!..

Baş makalede yazarımız günümüz Müslümanları arasında maalesef gerektiği gibi yaşanılamayan 'Kardeşlik Şuuru'nu işliyor bu ayki yazısında.

Diğer bir makalemizde "Türkiye Ne Zaman Büyük Osmanlı Olur?" sorusunu yine yazarımız cevaplıyor kendi üslubuyla yazısında…Ve şu açıklamayı yapıyor:"İdeallerini küçük tutan küçük adamların, bu söylediklerime hamaset nutku gözüyle bakacağından, bakmak isteyeceğinden hiç şüphem yok. Onlar hiç şüphesiz şu Kızılderili atasözünden habersizdirler: (Biz topraklarımızı, mirasımızı atalarımızdan devralmadık, çocuklarımızdan ödünç aldık.) Geleceği yaşayan insanlar, bugünü yaşamakla teselli bulamazlar. Aksi halde o hep güya eleştirdiğimiz (Bir lokma, bir hırka) felsefesinin tasallut dairesinde yaşıyoruz demektir."

Orta sayfamızı yine Cenab-ı Allah'ın "Sen olmasaydın bu alemi yaratmazdım" buyurduğu gönüllerin sultanı Peygamberimiz Hz.Muhammed(Sallallahü Aleyhi ve Sellem) Efendimize ayırdık.

Grip vesaire hastalıkların kapımızı çaldığı bu Sonbahar günlerinde Faik Efendi hazretlerinin anlatımıyla, çörekotu, bal ve zeytinyağından oluşan Allah (Celle Celalühü)'ın biz kullarına sunmuş olduğu tabii ilaçları keşfedeceksiniz. Bu değerli şifalı ilaçları da mutlaka yakınlarınızdan başlayarak çevrenize duyurun ki onlar da şifa bulsunlar inşallah..