Resulullah (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) " Fakirlere aşinalığı çoğaltın. Onlara yedirin. Zira onlann devleti vardır. Kıyamet günü olduğu vakit onlara -"Bakınız, size bir ekmek kırığı, bir yudum su verenin veya bir elbise giydirenin elinden tutup onu Cennet'e götürünüz denecektir." (Kitabüs-sevab Hz. Enes'ten rivayet edilmiştir)
Çevremizdeki muhtaç insanlara yapacağımız her maddi manevi yardım, kendimize yapacağımız yardımdır. Alim, mütefekkir Kasım Baba bir sohbette, naklettiği gibi ihtiyaç sahiplerinin bizdeki emanetlerini, onların kendilerine nasıl borcumuzu alacaklının ayağına götürdüğümüz gibi onlara götürmeli, emanetlerini teslim etmeliyiz. Zekat, sadaka ve infaklarımızın bizlerde onların hakkı olarak emanet olduğunu, onların olan emanetleri sahiplerine hatta ayaklarına giderek vermemizin gerektiğini özellikle vurgulamıştır.
Röportajımızda Necati ve Necla Parmak çifti de yıllardır anlayışla ihtiyaç sahiplerine çoğumuzun azımsadığı veya bunu da vermeye gerek var mı dediği, 1 paket yağ bir paket makarna gibi onların çoğu zaman bulamadığı ihtiyaçları asıl sahiplerine bunun için gidilir mi demeden ellerinden geldiğince ulaştırmaya vesile olmaktadırlar. Onların 12 yıldır bu muhtaç ailelere yardımcı olmalarını bizde onlarla yardıma gelen diğer esnaf ve zorluklarını gidermek için tüm yardımcı olanlarla gittiğimizde bizzat gecelerini gündüzlerini tanımadıkları insanlara, Allah nzası için ayırdıklarını ve onlarla üzülüp onlarla sevindiklerini, muhtaç ailelerin kendilerinden dinleyerek onlara dualar ettiklerine şahit olduk. Allah onların sayılarını artırsın, ihlaslarını arttırsın...
Feyz: Sizin insanlara yardımcı olma konusunda böyle duyarlı olmanıza çevrenizdeki olaylara hassasiyetiniz mi neden oldu?
Necati Bey: Kendimi bildiğimden beri insanlara yardımcı olmak onları mutlu etmek duygularıyla büyümüşümdür. Çünkü fakir bir ailede büyüdüğümüzden, başkalarının bize yardım etmesinden duyduğum mutluluk, hep içimde ileride başkalarının da benim gibi mutlu olmasına çalışma düşüncesine beni itmiştir. Evlenirken hanımımı istediğimizde de ondan çevremizdeki insanlara yardımcı olmak, onların her türlü ihtiyaçları için koşturmak istediğimi bu konuda benimle beraber olur musun diye sorduğumda onun da benimle aynı duyguları paylaşması evliliğimizin temelini oluşturdu. İlk zamanlar etrafımızdaki komşulara hastalara yemek götürüyor, onlara kısıtlı imkanlarımızın elverdiğince yardımlarda bulunuyorduk. Onlara kullanılmış eşya ve giysiler, yakacak buluyorduk. Yaşadığımız birçok olağan üstü olaylar onlara yardım yapma şevkimizi artırıyor... Allah'a olan şükrümüzü ve inancımızı kat kat çoğaltıyordu.
Feyz: Olağan üstü olaylar derken neyi kastettiniz, sizin çevrenizin tanımadığınız kişilere yardımcı olmanıza tepkileri nasıl oluyordu, yardımlar sırasında ne gibi yanlış anlaşılmalarla karşılaşıyordunuz?
Biz sadece vesileyiz .
Necla Hanım: Yardımlarla uğraşırken çevremizden, boş işlerle uğraşıyor-sunuz, kendi çoluk çocuğunuzu ihmal ediyorsunuz gibi cahilce tepkiler aldık. Hatta bazı ailelere yardıma gittiğimizde, mesela gıda ihtiyacı götürürken yanımızda ki gıda yardımı yapan kişiler o fakir aileye yeni bir halı, koltuk veya çocuklarına o sırada yeni giysiler gelmiş oluyordu. Onları görünce, ya bunların her şeyi yeni bunların ne ihtiyacı var gibi anlaşılmaz ve onların o andaki bir anlık çektikleri fotoğrafa baktıklarını görüp onlara ailelerin durumlarını detaylıca izah etmek durumunda kalıyorduk. Eşim bir şirkette muhasebecilik yaptığı için mesai saatlerinin dışında, takım elbisesiyle esnaftan yardım topladığı halde parça, parça odun topladığı zamanlar oluyordu. Onun bu haliyle odun topladığını görenler merak edip sorunca oda durumu izah ediyormuş, bu şekilde bazı esnaflardan traktör dolusu odun aldığı da oluyordu. Bende etrafımızdaki insanların muhtaçlığının ne kadar çok olduğunu onların evlerine gittikçe daha iyi anlıyordum. Evlerinde sobaları olupta yanmayan sobaya elini tutup ısınmaya çalışan çocukları, babasız çocukları, terkedilmiş aileleri, evlerinde oturacak eşyaları bile olmayan, donmuş yağı eritip de ekmeğini banan nice insanları gördükçe ağlıyor onlara daha çok yardım etme isteğimiz artıyordu. Bu insanlara ilgimizin artmasında Allah'ında bize gösterdiği kerametlerde oldukça yer tutmaktadır. İlk zamanlarda yaşadığım bir olayı nakledeyim. Gene fakir evinde yemek pişmeyen ailelere, hastalara yemek yapıyorken içimden, imkanımız olsa da bunlara daha güzel yemekler yapsam, etli yemekler yapabilsem diye geçiriyordum. Dolaptan bir şey almak için, dolabı açtığımda şaşkınlıktan dona kaldım. Dolapta büyükçe bir paket vardı, açtım içinden kıyma çıktı. Akşam eşime de bu olayı paketi göstererek anlattığımda oda bana bunun Allah'ın bir lütfu olduğunu bunu bize değil fakir ailelere yollanmış bir nimet olarak görmemiz gerektiğini söyledi. Bu olay Allah'ın bizim yaptığımız yardımlarda yanımızda olduğunu ve Allah'a çok çok şükretmemiz gerektiğini hatırlayarak daha çok yardımlara devam etmemize vesile oldu. Çünkü biz aracıyız her şeyi veren Allah. Rızıkları veren Allah... Bunun gibi gariban nice insanın çaresizlik içinde yaşarken hastalıkların olmayacak olağanüstülükle bir anda iyileştiğini Allah'ın onlarla olduğuna şahit olduk. Hizmet ederken hastalığı geçeni mi desem, mahzun bir çocuğun yanan yüzünün bir gecede iyileştiğini mi, hayata küsüp yanlış yapanın doktorların öldü dediğinin kalkıp yürüdüğünü mü, Hz. Ömer'in bir garibana korkma yanınızdayız dediğini mi; hangi biri anlatılmaz ki; hepsi bir bir bize daha yolun başındasınız diye haykırıyor. Bizim her zaman vesile olduğumuzu, bizim görevimizi yapmak zorunda olduğumuzu hatırlatıyor.
Feyz: Necati Bey bu ailelerin ihtiyaçlarını tesbit edip onlara yardım temin ediyorsunuz, böylece onların sıkıntıları dertleri bitmiş oluyor mu yoksa bu ailelere daha neler yapılabilir?
Sevgi ve Şevkat İstiyorlar
Necati Bey: Bende tam size bu konuda ki duygularımı söylemek istiyordum. Dediğiniz gibi bu ailelerin ihtiyaçları maddeden ibaret değil. Rızkı Allah'ın verdiğini, bizlerin onlara vesile olduğumuzu biliyoruz. Biz vesile görevini yaparken aynı zamanda bu ailelerin sevilmeye, şefkate, değer görmeye, ilgiye ihtiyaçlarını da gördük. Onların yanlarında olduklarını bildikleri birilerine, onların da kapılarını çalan birileri olduğuna inanmaya da ihtiyaçları var. Oturup dertlerini dinleyecek, onlarla konuşacak, hal hatır soracaklara da ihtiyaçları var. Gittiğimiz ailelerin bir çoğunun hastalığı var veya kocaları terk etmiş kadınlar, boynu bükük çocuklar, boğazından sıcak lokma geçmeyen yetimler var bunların yemeğe, aşa olduğu gibi ilgiye, alakaya ihtiyaçları da var. Bazen onlara hanımla elimizde bir küçük poşetle gidip saatlerce oturup sohbet edip muhabbet edip geldiğimiz günler oluyor. İnsanların en büyük dertlerinden biri de cahillik, eğitime de ihtiyaçları var. Fakirlik duygusu ve onlara yaşattığı mahsunluktan, küskünlükten, hele en çok ergenlik çağındakilerin içine düştüğü yokluk ve getirdiklerini yok etmek için onlarla her şeyimizi paylaşmalıyız. Onları kazanırken aslında kendi kaybettik-lerimizi de yani ahlaki değerlerimizi maneviyatımızı da kazanmış olacağız.
Feyz: Yaptığınız hizmetlerden çok etkilendik, inanıyoruz ki toplumda bu gibi ailelere yardım etmek isteyen birçok insana daha vesile olacaksınız.
Çalışamayan Sakat Yaşlı ve Çocuklar
Necati Bey: Sizinle paylaştığımız gibi birçok insan yıllardır bizlere destek vererek yardımlarıyla bu aileleri ayakta tutmaya çalıştılar. Allah onlardan razı olsun. Biz biliyoruz ki bu ihtiyaç sahiplerine yardım etmek isteyen daha nice habersiz insan var, onlara seslenerek diyorum ki bu insanların ihtiyaçları sürekli olup çalışamayan, sakat, yaşlı, çocuklu olanları var; onlarada sizlerden destek bekliyoruz. Mesela bizim ilk zamanlar yakın çevremize ulaşmaya gücümüz yetiyordu. O sıralar 5 çocuğuyla terk edilmiş ortada kalmış bir dul aileye yapmaya başladığımız yardımlar hala devam ediyor. Bunun gibi ailelerle tanışarak durumlarını sürekli takip ederek, bazen geceleri eve gece yarıları ancak giderek, 3 saat uykuyla idare ederek onlara yardımcı olmaya çalışarak 100'ün üstünde aileyle ilgilenmeye başlamıştık. Bazı yardım severler biz bu aileyle kardeş aile olup onların ihtiyaçlarını görelim dediler, ama 15 gün bile ilgilenemeyenler oldu, o aileleri tekrar biz elimizden geldiğince desteklemeye çalıştık. Bu koştur-malarımız sonrasında aynı bizim gibi insanların manevi boşluğunu doldurmaya, onlara unuttuklarını hatırlatmak için hiç yılmadan yıllardır çabalayan Feyz Dergisi'ne gönül vermiş çalışanlarla tanıştık. Tanıştığımız kişiler, derginin sahibi ilim, irfan ve gönül ehli Şenel İlhan Bey'in çocukluğundan beri çevresindekilere imanı, İslam'ı ve ahlakı anlatmaya ve yaşatmaya çalıştığını, örnek ahlakıyla, başından geçen zorluklarla nasıl mücadele edileceğini Hayatı ve Mücadelesi kitabından okuduklarımızı artık etrafındakilerin şahit olduğu olayları dinledik. Tabi böyle mükemmel bir insanın örnek hayatı bize güç kattı. Azmimizi artırdı.
Feyz Dergisi ile Tanışma
Bu vesile ile Feyz bize bağrını açtı, bulundukları misyon gereği olarak bize okuyucu ve tanıdıkları vasıtasıyla yardımcı oldular. Allah onlardan razı olsun. Onların tanıştırdığı birçok kıymetli esnaf vesilesi ile çalışmalarımız devam etmektedir. Esnafları fakirlerin kaldıkları yere götürünce bu zamanda böylede hala yaşıyanlar var mı deyip gözlerinden yaşlar akarak, bize yardımlarını esirgemediler. Bu şekilde şu an 600 - 700 civarında aileye yardımlarımız devam etmekte, ama hala daha yardıma muhtaç bildiğimiz çok sayıda aileler var. Feyz Dergisi okuyucularının gösterdiği hassasiyet sayesinde yardımların katlanarak artması sonucu Necat Derneğini kurma gereksinimi hasıl oldu, bu vesileyle dernek çatısı altında faaliyetlerimizi daha kapsamlı ve organize olarak sürdürebilme imkanımız doğdu. Bizim yardımlara vesile olmamıza neden olanlardan Allah razı olsun diyerek, okucularımızdan yapacakları her türlü maddi veya bedeni, mesleki yardımlarının yerine ulaşmasında bizi destekleyeceklerini, ihtiyaç sahiplerine ulaştırmada bizi yalnız bırakmayacaklarını biliyor, her şeyin hayırlara tebdil edilmesini Rabbimden diliyorum, Feyz Dergisi vasıtasıyla herkese teşekkür ediyorum.
NECAT Derneği İletişim Numaraları;
Necati ve Necla PARMAK: 0312 311 65 25
- GSM: 0532 696 76 84