Kurban Bayramı ve Önemi

Bayramlar, Türk milletinin hayatındaki özel ve önemli günlerdendir. Avrupalı olmaya hazırlandığımız bu günlerde, bir Kurban bayramına daha ulaşmış bulunmaktayız. Bayramlar, soysal dayanışma, karşılıklı sevgi ve hoş görü ile saygının tesis edildiği özel günlerdir…

Her yıl tekrarlanmakta olan ve ömrü olanların şahit olduğu bu bayramlarda, kendine has çeşitli programlarla kutlama etkinlikleri düzenlenmektedir. Bayram namazı kılmak, kurban kesmek ve kurban etlerini paylaştırmak, akraba, komşu ve hasta ziyaretleri yapmak bunlardan bazılarıdır. 

Memleketlere yapılan heyecanlı yoluculuklar ve bayram ziyaretleri ile şenlenen hâneler, toplu mekanlarda bir araya gelerek yapılan bayramlaşmalar ve bayrama özel yapılan tatlı ve kurban etinden yapılan yemek ikramları, Kurban bayramının en belirgin özelliklerindendir. Konuyla ilgili Hz. Peygamber (Sallallahü Aleyhi ve Sellem); "Arefe günü, kurban günü ve teşrik günleri biz Müslümanların bayramıdır. Bu günler yeme içme günleridir"(1) buyurmuştur.

Yıl boyunca hayatın yoğunluğunda yorulan insanlar, ihmal ettikleri eş, dost ve yakınlarına kavuşmakta, onlarla dertleşmekte, birkaç günlüğüne de olsa duygusal ve manevi bir nefes alma imkanı bulmaktadırlar. Bayramlar bu şekilde hayatın yorucu temposuna bir soluk aldırmaktadır. Topluca bir dinlenme ve eğlenmenin yanısıra, hasta ve yaşlı ziyaretleri ile yıl içinde ahirete yollanan insanların eksiklikleri bayramlarda fark edilmekte ve hayatın faniliği bir kez daha hatırlanmaktadır.

Gelişen teknolojiye rağmen insan bedeni ve zihninde meydana gelen ezici yorgunluk ve teknolojiyi doğru kullanamamanın getirmiş olduğu duygu kaybı, ancak; bayramlar gibi özel zamanlarda yumuşayarak coşkuya dönüşmekte böylelikle duygusal ve ruhi derinlik yakalanabilmektedir. Kurban kesmek geçmiş ümmetlerde de vardır. Cenab-ı Hak Hz. Adem (A.S)'ın çocuklarını anlatırken, onların kurbanlarını Allah'a takdim ettiklerini, birinin kabul edildiğini, öbürünün ise kabul edilmediğini ; "Bir de onlara Adem'in iki oğlunun başından geçen olayı hakkıyla oku! Hani ikisi, birer kurban sunmuşlardı da birininki kabul edildi, diğerininki edilmedi. Bu: "Ben seni kesinlikle öldüreceğim!" dedi. Diğeri: "Allah, ancak kendisinden korkanlarınkini kabul buyurur." (2) şeklinde Kuran-ı Kerimde bildirilmektedir.

Yüce Kitabımızda Hz. İbrahim (A.S)'ın oğlu İsmail (A.S)'ı kurban etmek isterken, Allah tarafından bir kurban gönderildiğini ve onun kesildiğini; "Biz, oğluna bedel ona büyük bir kurban verdik..(3) ayeti kerimesiyle anlatılmaktadır. Hadisi Şerifte de; "Akrâba ziyâreti hâriç, kurban bayramında, kurban kesmekten daha iyi amel yapılamaz." (4) denilerek, kurban kesmek teşvik edilmektedir.

Kurban Bayramında üç tane görev vardır ki bunları yapmak her kimse üzerine dînen vacip hükmündedir. Bunlardan birincisi; Teşrik Tekbirleri getirmektir. Kadın erkek herkes Arefe günü sabah namazında başlayıp, dördüncü bayram günü ikindi namazına kadar, Namazların farzları kılınınca; "Allahu Ekber Allahu Ekber, La İlahe İllallahu Vallahu Ekber , Allahu Ekber Velillahil hamd." şeklinde teşrik tekbiri getirler. Nitekim Hadisi Şerifte Resulullah (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuştur: "Bayramınızı tekbir getirmek suretiyle süsleyiniz." (5) İkincisi; Bu günde Bayram Namazı kılmak da vacip olan görevlerimizdendir. Kainatın Efendisi (Sallallahü Aleyhi ve Sellem); "Bu günümüzde yapacağımız ilk şey namaz kılmaktır"(6) şeklinde emir buyurmuş ve bundan sonra da Bayram namazlarının kılınmasına başlanmıştır. Kurban Bayramı ise hicretin ikinci yılından itibaren kutlanmaya başlanmıştır. Bugüne ait üçüncü görevimiz ise; kurban kesmektir. Gücü yeten kadın erkek herkesin kesmesi üzerine vacip olmaktadır.

Bayrama ait diğer görevlerimize gelince; kurban kesemeyenlere kurban eti dağıtmak, yetim ve öksüz kalpleri okşamak, dargınlıkları unutmak, hasta ve yaşlıları ziyaret ederek yalnızlıklarını paylaşmak, düşkün ve yaşlıların ihtiyaçlarını karşılamak, bayramlarını kutlamak ve onların gönül yaralarını sarmak bu günlerde daha da bir önem kazanmaktadır. İçinde yaşadığımız bilim ve teknoloji çağının karşımıza çıkardığı şartlar, insanlarımızın hayatlarındaki yolculuğu da büyük ölçüde değiştirmiş, olaylara bakış açılarında çeşitlilik ve farklılıklar meydana getirmiştir. Bayramların bayram havasında kutlanmak yerine tatil yörelerinde bir izin olarak geçirilmesi buna en çarpıcı örnektir. Bunun sonucu olarak da, geleceğimizin de teminatı olan çocuklarımız ve yeni yetişen nesil, bayramların önemi kavramaktan ve ruhunu yakalamaktan uzaklaşmaktadır.

Bu nedenlerle bayramlar; ister dini, ister iktisadi, ister sosyo-kültürel boyutlarıyla değerlendirilsin, hepimiz için farklı anlamlar taşımasının yanında, netice olarak olumlu sonuçlar ifade etmektedir. İnsan ilişkilerine çeşitli renklilik ve değer katan bayramlarımız; içinde bulunduğumuz sosyal, kültürel ve tarihi yapıya katkı sağlamak açısından büyük bir önem taşımakta ve toplumumuz için bir ibadet olmanın yanısıra aynı zamanda bir moral kaynağı da olmaktadır.

Bayramla ilgili üzerinde durulması gereken en önemli konu, bugünkü koşullarda kutlanan bayramların, eski bayramlardaki kadar sevinç ve coşkuya dönüştürülememesi hususudur. Çünkü; yeryüzü ve özellikle de yakın çevremiz, insanlık adına her türlü ilkellik içinde, insanlık ve insaf dışı muamelelerle sürdürülen savaşların yapıldığı günleri yaşamaktadır. Bu bayramı da vesile bilip biraz daha insafa gelerek, insana hayvan kadar değer vermeyen anlayışların yeryüzünü ne hale getirdiğini görmeliyiz. Çünkü bu vahim durumu, ruhumuzun derinliklerinde hissetmek insani bir zorunluluktur. İslam ve insan olmak bunu zorunlu kılmaktadır. Kurban kesmeyi eleştirmek yerine asıl kınanması gerekenin, bu kanlı katliam tabloları olduğu bilinciyle hareket etmek her vicdan sahibi üzerine bir borçtur.

Bu vesile ile Kurban Bayramının, aramızdaki dargınlık ve kırgınlıkların ortadan kalkmasına, sevgi ve saygı çerçevesinde dayanışmanın ve yardımlaşmanın kuvvetlenmesine vesile olmasını diliyorum.

Bütün bayramları sıhhat, neş'e ve başarı içinde sevdiklerinizle birlikte kutlamanız dileğiyle, her gününüz bayram olsun.

Kurban Bayramınız kutlu olsun…

İsa DİKMENLİ / e-mail: isadikmenli@hotmail.com

Kaynak:

1- Ebu Davud, Tirmizi, Nesai

2- Maide Suresi (27)

3- Saffat (107)

4- Taberânî

5- et-Tergîb ve't-Terhîb Trc. 2:332

6- Buhârî, 'Müslim