Kıyamet günü bir de dünyada yapılan zulüm ve haksızlıkların hak sahiplerine iadesi vardır. Bu korku dolu günde kimileri dağlar kadar sevaplarla gelir. Fakat bu sevaplar alınır ve hak sahiplerine hakları nisbetinde verilir.
Nitekim Ebu Hureyre (R.A)'den rivayetle Hz. Peygamber (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuştur: "Bilir misiniz? Müflis kimdir?" Ashab-ı kiram: "Para, yiyecek, içecek ve giyecekten bir şeyi bulunmayan kimse müflistir." dediler.
Bunun üzerine Hz. Peygamber (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu: "Ümmetimden müflis olan o kimsedir ki: Kıyamet günü namazı, orucu ve zekatı olduğu halde gelir. Ancak birine küfretmiş, diğerinin kanını dökmüş, bir diğerinin de malını yemiştir. Hasenatı, buna, öbü-rüne, diğerine dağıtılır. Üzerindeki borçlar bitmeden hasenatı tükenmişse öbürlerinin günahlarından alınır, üzerine yüklenir ve böylece ateşe atılır." (Müslim)
Şöyle rivayet edilmiştir: Allah'ın bir meleği vardır. Onun iki gözünün arası yüzbin senelik mesafe kadardır. İşte bu gibi melaikeler sana şahitlik ettiği ve seni alıp da hesap makamına getirdikleri zaman senin azaların, mafsalların titreyecek. Ve öyle bir korku içine gireceksin ki, keşke beni bu kabih (çirkin) olan günahlarla Rabbi'min huzuruna götürmeselerdi diyeceksin. Seni bu şekilde Rahman'ın Arş'ına götürürler ve seni Allah'ın huzurunda bırakırlar.
Allah-u Zülcelal büyüklüğü ve azametiyle seni çağıracak ve bana yaklaş diyecek. Sen Allah'a korkulu bir kalple ve zelil bir halle yaklaşacaksın. Senin kitabın ne büyük ne de küçük ondan hesaplanmamış bir şey kalmamış olarak senin eline verilecek.
Acaba ne yüzle Allah-u Zülcelal'in huzurunda duracağız ve hangi dille O'na cevap vereceğiz? Ve "sen benden haya etmedin mi?" dediği zaman hangi kalple düşünüp O'na cevap vereceğiz?
Hülasa çeşit çeşit hesap vardır. Kolayı var, zoru var, gizlisi var, aşikârı var. Allah'ın mahlukatları, kulları arasat meydanında toplandığı zaman, Allah onların hesaplarını irade edince (görmek, bitirmek isteyince) onların defterleri kar tanelerinin dağılıp, uçtuğu gibi insanlara verilecektir.
Kıyamet gününde insanın sevabı ile günahı birbirine eşit geldiğinde bir zerre sevapla cennete girebilir, bir zerre günahla da cehenneme girebilir. İşte o zaman insan zerre kadar ameli salihi arayacaktır. O gün gelmeden, daha bu dünyada iken ameli salih işleyelim. Allah-u Teala Adem (Aleyhisselam)'a; "Ya Adem! Senin evlatlarından kimin sevabı zerre kadar ağır gelirse onu cennete, kimin de günahı zerre kadar ağır gelirse onu da cehenneme yollayacağım." buyurmuştur.