Sayın: FEYZ Dergisi
Hükümet Konağı Yanı Latif Han Işhanı, Kat: 2 TOKAT
Derginizi 5. sayıdan itibaren takip ediyorum. Israrlı ve samimi söylüyorum, merakla bekliyorum diğer sayılarınızı. Okuduğum 6. ve 7. sayılarınızda da aynı paralellik, aynı doluluk ve aynı şuurla takip ettiğiniz çizgiyi beğeniyorum. Nasıl beğenmeyeyem ki, bu yazılarınızı ve dergiyi? Ama benim asıl istediğim mektubumun sonunda belirttiğim konudur.
Ben önceleri namazımı kıbycc, az çok ibadetle meşgul oluyordum. Sonradan yaptığım ibadetlerin kuru ve cılız olduğunu görüyor ve pamuk ipliğiylebağlandığım bu hayat tarzından ümidimi kesmiş ve terketmiş-tim. Sonra düşüncelerimde, inançlarımda değişiklik olmamasına rağmen bir ölüye dönmüş farklı bir hayatın içine girmiştim. Fakat çevremden tam kopamamam sebebiyle ne dindar, ne tam fasık yuvarlanıp gidiyordum. İslâm'a karşı, ibadete karşı iştiyakım vardı. Ve bu asla sönmedi. Kalbimin bir köşesinde durup kalmıştı. 5-6 yıl böylece devam ettikten sonra yaşım da ilerleyince bazı şeyleri terketmeye karar verdim. Ve terkar tekleye çiftleye namaza başladım. Başladım ama yine eskiden olduğu gibi bir tatsızlık vardı işin içinde.
Ve derginizle karşılaştım. Sunduğunuz fikirler çok çarpıcı geldi. Ve gerçekten 5. sayının, 6. sayının baş yazıları ve tasavvuf hakkındaki röpörtajlarla kendime geldim. İslami kalbe indiremediğimin farkına vardım. Tasavvufun da bunun tek yolu olduğunu öğrendim ve yazılannız-daki "evliyaya koşun" önerinizi tatbike geçirmek istedim. Ama elbette ki "şu evliya mı? bu mürşid mi?" demek için esas başvurulacak merciin sizlerin, bu dergiyi çıkaran ilim sahibi abilerimizin uygun olduğunu anladım. Şimdi sizden ricam bana bu konuda bir cevap yazmanız. Hangi mürşid-i kamile bağlanayım? Kime koşayım ki, o bana ihlası öğretsin ve dinimi kalbimde ve zihnimde yer ettirsin. Bana bu konuda yardım edeceğinizi umarak, Allah (Celle Celalühu)'ın da sizlere yardımcı olması niyazıyla mektubumu bitiriyorum. Allah (Celle Celalühu)'a emanet olun.
Abdülkadir KAYTAN