Feyz dergisi, belirlediği ilke ve misyonu çerçevesinde birçok zorluğu aşmak suretiyle bu günlere geldi. “Feyz Kahramanları” diye andığımız gönüllü hizmet aşkıyla hareket eden Feyz personeli, ellerinde balya balya dergilerle yollara düşerek, Türkiye’nin bütün vilayet ve kazalarında Feyz’in misyonunu anlatmaya başladılar. Ön yargısız ve peşin hükümsüz gönüllerde açan sevgi gülleri, çok güzel dostlukların kurulmasına da vesile oldu. Sayılarla ifade edilemeyecek birçok kişi, Feyz elemanlarıyla tanışmak suretiyle, güzel ahlaka dair ölçülerle bilinçlenerek, yeni bir azim ve şevkle idealist ve erdemli Müslüman olma yolunda ilerlediler... Ayrıca Feyz’le tanışan birçok Hristiyan ve Yahudi hatta ateist, deist İslam’la şereflendi...
İşte Feyz sevdalıları, bir taraftan böyle çok büyük ve çok hayırlı hizmetlere vesile olurken diğer taraftan da hased ehli insanların cenderesinde pişiyordu. Öyle ki bu güzel insanlar, hiç hak etmedikleri halde kaba softa ve cahil insanlar yüzünden birçok zorluğa maruz kaldılar. Oysa Feyz dergisi; bizzat Seyyid Muhammed Raşid Hazretlerinin ruhsatı, himmeti ve duasıyla hizmete başlamıştı. Muarızlar tarafından her ne kadar, “İzinsiz dergi çıkarıyorlar.” diye, defalarca Seyda Hazretlerine şikâyete gidildiyse de, elleri hep boş döndüler. Ama iftiracılar, ne iftiralarından ne de tebliğe engel olan bu menfi tutum ve davranışlarından vazgeçtiler!.. Tebliğ kahramanlarını taciz ettiler. “Bir delinin yıktığını bin akıllı inşa edemez.” sözünü ispat edercesine bu kişiler, derginin madden sarsılmasına, tebliğin engellenmesine çok gayret sarf ettiler. Bu kişiler hakkında merak ettiğimiz bir şey vardır: “Acaba din düşmanlarıyla, ehl-i bid’atla ve kendi nefslerinin kötülüklerine karşı da böyle aşkla ve şevkle mücadele etmişler midir?..”
Şeytanın fitnesinin ve nefislerin devrede olduğu gayet açıktı... Cahil sofilerin boylarından büyük su-i zan ve iftiraları ortalıkta dolaşıyor, dergiye bir şey diyemeyenler; bir su-i zan kampanyası ile hiç tanımadıkları ve tanımak zahmetinde bulunmadıkları Şenel İlhan’ın şahsına ilişkin iftiralara inanarak, telefonla rahatsız etmekten tutun da dergiyi basmakla tehdit etmeye kadar birçok taşkınlık yapıyordu… Ama büyük bir hayranlıkla izliyorduk ki, neredeyse her şeyiyle ilgili iftira oklarına maruz kalmış olan Şenel İlhan Beyefendi de en ufak bir korku, bir telaş, bir gerginlik yoktu... Sadece bütün bu olan biten haksızlıklara, adaletsizliklere şaşırıyor, hayret ediyor, üzülüyordu... Daha sonraları ise “Feyz dergisi izinsizdir.” iftirası ve yalanı ile bu kampanyayı yürütenleri “Cedlerine” havale ettiğini biliyoruz...
O zorlu dönemlerde, Şenel İlhan Beyefendi etrafındaki herkesi rahatlatıyor ve onlara ümit veriyordu... Gerçekten en kötü zamanlarda bile dergi hizmetinde bulunanların ümitlerinin bitmeyişinde, sadece O’nun ikna edici sohbetleri ve kendine hiç sarsılmayan güveni etkili oluyordu... “Allah’ın (c.c.) yardımı ne zaman!..” dedirtecek boyutlarda gelen sıkıntılara, Şenel İlhan Beyefendi’nin sabır ve gayret telkinleri etkili oluyordu. Bu günler, gerçekten, Şenel İlhan Beyefendi için ve dergi elemanları için çok büyük sınavların verildiği günlerdi... Şenel İlhan Beyefendi her şeye rağmen, dimdik ayakta kalmayı her zaman başarmış ve etrafındaki samimi insanlara da örnek ve destek olmuştur. Evet, o günlerde Şenel İlhan Beyefendi’nin etrafında kalmayı başaranlara da, onun çilesinden bir şarapnel parçası düşüyordu adeta!.. Tabi ki herkese kendi çapında... İşin garibi derginin mahiyetine, içindeki bilgilere hiç kimse “gık” bile diyemiyor, dergiye herhangi bir eleştiri getiremiyordu...
Bugün bunları anlatırken, zorlukların aşılarak gelindiği bu noktada Feyz Gönüllüleri olarak şunları diyebiliriz.. Evet, dergi hizmeti işte böyle çileli bir iş, müthiş bir cihad ve üstün bir gayret!.. Çünkü insanların yanlış ölçülerini değiştirmek kolay değil, fitnenin kapısı kırılınca onu düzeltmekte öyle kolay iş değil! Bu zorluklarla mücadele ede ede dergi hizmeti yürütmek, elbette ki her yiğidin harcı değildi. Evet, bir kere daha tekrarlıyoruz ki: ”Dergi hizmeti bir kahramanlıktır!”
Şenel İlhan Beyefendi önce Allah’a ve sonra hak olan davasına güvenerek ortaya çıkmış, imanının kor gibi yanan ateşiyle etrafındaki titrek kandillere fer vermiş, Allah (c.c.) ve Peygamber’in (sav) muhabbetiyle; uyuşuk atları küheylana çevirmişti... Elbette ki bu dava sahipsiz kalmazdı ve her zaman, ancak sahip çıkanlar yücelirdi... Evet, dergi hizmeti kahramanlıktır... İstanbul surlarında can veren cihad âşığı Sahabeler misali... Biz hizmete çıkanların yaptığı tebliği buna benzetiriz, içimizden böyle gelir... Gaye aynıdır: Allah rızası için, Allah davasını anlatabilmek…
Ve bunu yaparken bizim ekmek gibi, su gibi önemsediğimiz bu davaya karşı; adı Müslüman olan insanlardan çoğu kez aldığımız son derece cılız tepkiler, irkilmeler ve duyarsızlıklar karşısında dünyada yalnızlaştığımızı hissederek gayri ihtiyari Allah’a yöneliriz... O yüzdendir ki, taklidi olarak Allah (c.c.) için hizmete soyunabilen bir kişinin, eğer sabredebilirse tahkiki olarak iman ve ihlas sahibi olması bir bakıma kaçınılmazdır. Hizmet böyle mübarek, böyle kutlu bir iştir işte...
Bu anlamda Feyz dergisini omuzlayarak yollara düşen Ahmetler, Aliler belki de ilerde Hanslar, Georgeler ve daha niceleri, adları tarihe geçmesi gereken Feyz kahramanlarıdır... Onların içlerindeki bu gizli güzellik, Şenel İlhan Beyefendi’ye tam inanmaları ve O’na gönüllerini çevirmeleri sonucunda açığa çıkmıştır. Güneşten aldıkları ziyalarla göz kırpan ışıltılı gezegenler gibi... Yoksa herkes daha önce geldiği yeri ve Şenel İlhan Beyefendi’nin yanına geldiği zamanki perişan halini gayet iyi bilir... Bir anne şefkatiyle etrafındaki talebelerin üzerine titremiş, maddi ve manevi ilimlerle, en güzel ölçülerle ölçülendirmiş, sonra da onları kendi iç âlemlerine hapseden her türlü kompleks ve aşağılık duygusundan kurtararak aksiyoner kişilik kazandırmış, her birini arslanlar gibi hizmet eden adamlar haline getirmiştir. Bu manasıyla her biri Şenel İlhan Beyefendi’nin çocukları gibidir, büyüğü ile küçüğü ile... İlimlerini, kendilerine güven duygularını, hizmet ve cihat şuurlarını O’nun sohbetlerinden, telkinlerinden, taktiklerinden ve İslam’ı tavizsiz yaşamasından özümsediler. Yıkılmaz ve sarsılmaz bir iman kalesi ve yılmaz bir İslam mücahidi Şenel İlhan’a sırtını dayamış bu Feyz kahramanları; birçok kısmî mağlubiyetler, hezimetler yaşasa da sonuçta zafere inandı ve bugün, “Eğer inanıyorsanız güçlüsünüz.” ve ”Allah (c.c.) sabredenlerle beraberdir.” ayet-i kerimelerinin kutlu manasıyla buluştular.
Bugün otuz yılı geride bırakan Feyz, hakikaten her yeni yayın dönemine daha güçlü ve daha tecrübeli olarak girdi. Geleceğe yönelik büyük projeleri, Allah’ın izni ile, bir bir gerçekleştirdi ve gerçekleştirmeye de devam ediyor. Bu anlamda Feyz’in bilmeden değil de, kasten bilerek sırf kıskançlık ve hasetlerinden dolayı düşmanlığını yapanlar; Şenel İlhan Beyefendi’nin ve Feyz elemanlarının ancak azmini, mücadele aşkını artırdı. “Kılıcı taşla bilerler” misali Feyz elemanlarının azminin bileyicisi oldular. Bunun da böyle bilinmesinde fayda görüyoruz...