Tekfir; lügatta, kişiye küfür isnadında bulunmak, kafir olduğunu ileri sürmek anlamına gelir. Ehl-i Sünnet imamları, büyük günah işleyen kimseleri -işledikleri günahları meşru görmedikçe- mü'min kabul etmektedirler. Onun için mü'min kimse, işlediği günahtan ötürü -helal görmedikçe- tekfir etmemelidir.
Allah-u Zülcelal, günahla meşgul olan mü'minleri tevbeye davet ederken, ayet-i kerimede şöyle buyurmaktadır: "Ey inananlar! Hep birlikte nasuh tevbe ile Allah'a tevbe edin." (Tahrim; 8)
Eğer bu kimseler günahlarından dolayı kafir olsaydılar, Allah-u Zülcelal onları mü'minler diye isimlendirmez ve: "Ey Kafirler! Allah'a tevbe edin." derdi.
Bunun gibi Adem aleyhisselam cennete girdiği zaman Allah-u Zülcelal onu malum ağaçtan menetmişti. Ne var ki Adem aleyhis-selam o ağacın yemişinden yedi. Bunun üzerine Allah-u Zülcelal: "Adem Rabbine karşı geldi de şaştı." (Taha;121) buyurdu. "Adem Rabbine küfretti." buyurmadı.
Buradan da anlaşıldığı gibi, bir mü'min günahından ötürü tekfir edilemez. Bir kimse, birisine: "Sen kafirsin." veya "Filan kişi kafirdir." derse, şayet gerçekten kafir ise zaten mesele tamamdır. Yoksa o söz kendisine döner ve kendisi kafir olur.
Nitekim Hz. Peygamber (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) hadis-i şerifte şöyle buyurmuştur:"Bir kimse bir kimseye "Kafir" veya "Allah'ın düşmanı" derse ve böyle olmazsa mutlaka o söz kendisine döner." (Buhâri,Müslim)