Kurban, yakınlık ve yaklaşma anlamlarına gelmektedir. İslam dininde; Allah'ın emrine uyarak ibadet etmek ve sevap kazanmak amacıyla, Allah'a yakınlaşma aracı olarak kesilen hayvana kurban ismi verilmektedir. Kurban, mali yeterliliği yerinde olan Müslümanların yaptığı ibadetlerdendir. Bu görev, Hak yolunda Allah istediğinde, onun emrine uymanın bir ölçüsü olarak yerine getirilmektedir.
Kurban kesmenin meşruiyeti; Kur'an, Hadis ve İcma-ı Ümmet ile sabittir. İmam-ı Azam Ebû Hanife (R.A) ile İmam-ı Muhammed (R.A) göre de; Kurban kesmek, hür, zengin ve seferi halde bulunmayan her mü'min üzerine vaciptir. Kur'anı Kerimde; "Biz sana Kevser'i verdik. Onun için Rabbine kulluk et ve kurban kes! Gerçekten ebter olan şüphesiz seni kötüleyendir." (1) buyrulmaktadır. Yine ; "Biz her ümmete kurban ibadeti koyduk ki Allah'ın kendilerine rızık olarak verdiği hayvanları keserken Allah'ın adını ansınlar. Şunu unutmayın ki hepinizin ilahı bir tek İlahtır. Öyleyse yalnız O'na teslim olun. Sen ey Resulüm! O alçak gönüllü, samimi ve ihlâslı olanları müjdele!" (2) şeklinde emredilmektedir.
Kurban kesmenin meşruiyeti; din, ahlak, toplum ve sosyal yararları bakımından bir takım ihtiyaç ve ibretlere dayanmaktadır. Kurban kesmek, İslam'a ait insani ve sosyal bir fedakarlık olup, bu ibadet ile toplumsal kaynaşma, dayanışma ve yardımlaşma tesis edilmektedir. Bu sebeptendir ki Ülkemiz kamuoyunda yer alan tartışmalarda anlatılan "kurban kesmek bir hayvan katliamıdır" şeklinde yapılan yorum ve eleştirilere katılmak mümkün değildir. İslam'a ait inanç, ibadet ve diğer hususlardaki konular kamuoyuna taşınırken ve tartışılırken, gerekli özen ve hassasiyet gösterilmelidir.
Dini mevzularda magazinsel boyutun ötesine geçilmeli, her hususta olması gerektiği gibi kurban konusu da işin ruhuna uygun samimi insanlarla tartışılmalı, görüntü ve gürültü kirliliği açısından halkın duyguları ve inançlarıyla oynanarak samimi insanlar incitilmemelidir. Peygamber Efendimiz (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) ; "Kurbanlarınızı gönül hoşluğu ile kesin! Çünkü hiç bir müslüman yoktur ki, kurbanını kıbleye döndürüp kessin de, bunun kanı, boynuzu, yünü, her şeyi kıyâmette kendi mîzânına konan sevâbı olmasın!" (Deylemî) buyurmuşlardır.
Rasulullah (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) Efendimiz bir başka Hadis-i Şeriflerinde: "Yâ Fâtıma, kurbanının yanına git! Kesilirken orada bulun! Yere akacak ilk kan damlası ile, geçmiş günâhların affedilir." (İbni Hibbân) Diğer bir Hadisi Şerifte ise; "İnsanoğlu Allah nezdinde, kurban gününde kurban kesmekten daha sevgili bir iş işlememiştir. O kurban; kıyamet gününde boynuzları, postu ve tırnakları ile gelir. Kurban kanının Allah nezdinde büyük itibarı vardır. Kan akıp yere düşmeden kurban kabul olur. Kurbanı temiz ve hâlis bir kalp ile Allah'a takdim edin." (Tirmizî) buyurmak suretiyle kurban kesmenin önemine dikkat çekmişlerdir.
Kurban kesilirken; "Benim namazım, ibadetlerim, yaşayışım ve ölümüm alemlerin Rabbı Allah içindir ki, Onun ortağı yoktur" (3) anlamına gelen ayeti kerime okunmaktadır.
Kurban bayramında kesilen hayvanlarla ilk bakışta hayvan kesiminde bir artış oluyor gibi gözükse bile, durum bundan tamamen farklıdır. Çünkü, kurban bayramı ile birlikte kasaplar tatile çıkmaktadır. Herkesin evine et girmesi nedeniyle tüketim gerçekleşene kadar yeni hayvan ve ete ihtiyaç duyulmayacağından, bir süre hayvan kesimleri durmuş olmaktadır.
Bir başka boyuttan sorgulanacak olursa, bu eleştirileri yapan kimseler acaba bir yıl boyunca hiç evlerinde et yemiyorlar mı? Ya da ihtiyaç sahiplerini tespit ederek, kaç defa onların evlerine et alıp götürmektedirler? Kesilen kurbanların etleri heba mı edilmektedir ki bu tür tepkiler verilmektedir ? Elbette ki kâinatın ve tabi ki hayvanların da yaratıcısı olan Allah (C.C). bizden daha merhametlidir !..
Bu tür itirazlarda bulunanlar, tükettiği yemeklerde et türü gıdalarla beslenmiyorlar mı, hayvanların diğer yan ürünlerinden elbise, ayakkabı vs. şekillerde yararlanmıyorlar mı acaba? Kurbana itiraz etmek, bu sosyal boyutlu gerçekleri görmezden gelmek demek olmuyor mu? Bu şekil yaklaşımlarda art niyet yok ise şayet, bir ön yargı yada çifte standartlı tutum veya cehalet olduğu muhakkaktır.
Kendi zevkleri için yeryüzünde her gün, binlerce hayvanın kesilmesini çok görmeyenler, yılda bir kez Allah rızası için bir miktar hayvanın muhtaçların yararlanması ve bizzat Allah emrettiği için Kurban adı altında kesilmesini çok görmeleri, doğrusu düşündürücü bir durumdur. Bazı ülkelerde düzenlenen festivallerde ve boğa güreşlerindeki hayvan katliamına eğlence ve spor gözü ile bakılmaktadır. Yılbaşı gecelerinde Noel kutlamak adına hindiler ve çam ağaçları kesilirken benzer tartışma ve eleştirileri kamuoyunda ne yazık ki göremiyoruz ! Eğer birazcık düşünecek olursak, bunun değerlendirmesini her akıl ve vicdan sahibi rahatlıkla yapabilecektir.
Rasulullah (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) şöyle buyuruyor: "Kimin imkânı olup da kurban kesmezse yanımıza, namazgâhımıza asla yaklaşmasın." (İbn-i Mace)
"Kesilen kurban, Kıyâmette, etiyle, kanıyla 70 kat büyüyerek mîzâna konur." (İsfehânî)
" Kurbanlarınız, semiz olsun. Onlar, Sırâtta bineklerinizdir." (Zâd-ül mukvîn)
Kuranı Kerimde ise Allah Teâlâ (C.C): "Ve fidye olarak ona büyük bir kurbanlık verdik." (4)
"Onların ne etleri ne de kanları Allah'a ulaşır. Fakat O'na sadece sizin takvanız ulaşır." (5) buyrulmaktadır.
Bu nedenlerle, kurbanın kanından rahatsızlık duymaya gerek yoktur. Vatanlara saldırı yapılırken, mâbedler yıkılırken, kadınlara tecavüz edilirken, namuslar çiğnenirken, ülkelerin kaynakları sömürülürken, çocuklar kurşunlanırken; çevre, kültür, sanat, ahlak, tarih, ilim, vs.. gibi değerler kural tanımaz bir şekilde tek tek yıkılırken, işte bütün bunlara karşı tepki duyabilmeyi öğrenebilmek gerekmektedir. Dünyada asıl kurban edilen insanlıktır. İnsani değerlerdir.
İstiklal Marşı şairinin ifadesinde tanımını bulan; "medeniyyet dediğin tek dişi kalmış canavar" diye belirttiği sömürgecilerce, kutsal bildiğimiz değerlerimiz kurban edilmektedir. Bu tecavüzler karşısında, şartlar oluştuğunda ve gerektiğinde yani kan akıtabilmenin meşru görüldüğü zamanlar için, Kurtuluş Savaşı ve Çanakkale Savaşlarında oluğu gibi, Allah' ın emri olarak bir bakıma; merhamet adına, merhametsiz olabilmenin antremanı ve uygulama pratiğidir, kurban kesmek !..
Bir ibadet olmasının yanısıra; gerçek anlamda kurban ruhunu yakalamak, dini, sosyal, manevi ve duygusal açılardan her yönüyle kurbanı idrak etmek ve kurbandan beklenen istifadelerin gerçekleşmesi dileğiyle, kurbanlarınız kabul ve makbul olsun...
Allah yâr ve yardımcınız olsun.
Hüseyin USTAOĞLU / email: huseyin_ustaoglu37@hotmail.com
Kaynak:
1- Kevser Suresi
2- Hacc sûresi: (34)
3- En'am Suresi (162)
4- Saffat Sûresi (37)
5- (Hac 37)