Her insan belli bir yaşa geldiğinde yuva kurmak ister. Yuva kurmak "evlenmek", ev kurmak" anlamına gelir. Fiziksel olarak gelişen belli bir olgunluğa erişen insanlar bir ihtiyaç konumundaki evliliği düşünürler.
Evlilik toplumun temel yapı taşı olan aile kurumunu oluşturmak için gerekli bir programdır. Evlenmekle insanlar yaşamlarını belli bir düzene sokarlar. Çocukluk ve ergenlik döneminin başıboş hareketliliği ve haylazlığı ile sorumluluk yüklenmeme ya da sorumluluk yüklenmeden kaçınma davranışının yerine istenilen be beklenen uygundavranışlar oluşur.
Evlilik, insanın bir bakıma kişisel gelişimi ve tekamülü için gerekli önemli bir unsurdur. Bekarlık döneminde yapsam da olur yapmasam da mantığı giderek yerine yapmak-etmek zorunluluğu olan düşünce mantığı gelişir.
Peki insan ne için evlenecektir? Evlenmeyi gerekli kılan bir şeyler var mı?
Gerekçe aramak için uğraşmaya gerek yok, ister fiziksel ister duygusal ister sosyal ihtiyaçtan deyin isterse Hz.Peygamber (SAV)in sünnetine uymak için. Sonuçta bir evlilik gerçekleşir. Evliliğin devamı ve istenilen huzuru ve mutluluğu elde etmek için evlenecek gençleri ya da kişilerin uygun bir bakış açısına ihtiyacı vardır. Evlililkten beklentisini net bir şekilde ortaya koymalıdır. Evlilikte evleneceği eşte hangi olmazsa olmaz diyebileceği özellikleri arayacağını önceden belli etmelidir. Bu özellikler neler olabilir? (Geçici de olsa) güzelliği olabilir, (geçici de olsa) zenginliği olabilir, zekası olabilir, evrensel diyebileceği değerlere sahip olma derecesi olabilir.
Ayrıntısına fazlaca girmeye gerek görmediğim için kısaca evleneceğimiz eşle ilgili olarak uygun bakış açısı oluşturduktan sonra tanışma, görüşmenin ardından evlilik gerçekleşir.
Biz buradan asıl konumuza geçelim. Evet evlilikte her eş bir evlilik meyvesi bekler. Çocuk... Bir iken iki olan eşler, daha yeni yeni birbirlerine alışırlarken aralarına üçüncü bir varlığın girmesine ne kadar hazılıkları olduğunun farkında bile değillerdir. Erkek sadece "baba" olmak, "erkekliğini" isbat etmiş olmak düşüncesisiyle hareket ederken, bayan ise "ben de anne oluyorum", "doğurabiliyorum" tarzına bürünmektedir. İşte burdan itibaren sıkıntı başlamaktadır.
Çocuk yetiştirmek, işte bu aşamada bile değil eş seçimi aşamasında başlamaktadır. Yeni nişanlılar, sözlüler ya da evlenecek olanlar evlilik konusunda yardım almalıdırlar. Ama her evlilik danışmanından değil. İşte bunun için eş seçiminde bakış açısının öneminden bahsettik. Ancak evli çiftler için bu yardım farklılık arzedecektir. Şimdi bu konuya da değinmeyeceğiz.
Anne-baba olmak isteyen çiftler önce anne ya da baba olmanın bilincine varmalıdır. Anne-baba olmanın sorumluluğunu almaya ne kadar hazır olduğunu görmelidir. Gerçekten çocuk sahibi olmaya karar verdiklerinde kendilerini sorgulamalıdırlar. "Ben kendi egomu tatmin etmek için mi anne-baba oluyorum?" "kendime ve çevreme doğurgan bir kadın olduğumu göstermek için mi; çocuk sahibi olan bir baba olduğumu göstermek için mi çocuk sahibi olurum?" demelidir.
Vereceği cevap önünü açacaktır. Peygamber (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) in tavsiyesine uymak için dediği anda iş bitmiştir. Doğru yönde ilk adım atılmıştır. Artık beklenen çocuk anne-baba adayı için bir "külfet" değil bir "nimettir".
Doğacak çocuğa "külfet" gözüyle bakan biri için çocuğun, "yeni bir masraf", "yeni bir boğaz", düzenin bozulması", "rahatın kaçması", "hayatın sınırlanması" vs olarak görülmesi doğaldır. Tam tersi bir yaklaşım içerinde olan bir anne-baba ise, "Allah'ın bir lütfu", "bir ikram", "cennet meyvesi", "evimin neşesi", "dünya sıkıntılarının unutulduğu yer", "hoşça geçen bir zaman" şöyle düşünür değil mi?
İşte doğacak ve yetişecek çocuğun ilk eğitimi burada başlamıştır. Yani beklenen bebek ikram-nimet ya da külfet olarak görülmeyle başlar. Nimet olarak gören ikram olarak değerlendiren bir anne-baba günümüzün moda deyimiyle bir "yaşam koçu" bulmuştur, "kişisel gelişim uzmanı bulmuş ve kişisel gelişimi için ders almaya başlamış demektir.
Yaşam koçunun aileye girmesiyle (yani annenin hamile olmasıyla) beraber artık değişim başlamıştır. Anne ve baba adayı bir birlerine karşı daha yumuşak davrnışlar sergilemeye başlarlar. Özellikler baba adayı erkek, nazik olmayı öğrenmeye başlar. Allah'ın "rahman" ve "rahim" isimleri onlarda yani anne ve baba adaylarında tecelli etmeye başlar. Bu isimlerin tecelli etmeye başlaması her iki eş için de ahlaki anlamda değişme ve olgunlaşmaya başlaması değil de nedir? Bu durum yani babanın eşine karşı anlayışlı, sevecen, yumuşak ve hoşgörülü olması sadece hamilelik dönemi ile sınırlı kalmamalıdır. Evlerde-ailelerde huzurun olması ve devamı için hamilelik döneminde başlayan filizlenen bu evrensel kabul görmüş duyguların olgunlaşması ve meyve verebilmesi için bu filizi bolca sulamak gerekecektir.
Gördünüz mü "yaşam koçunu", gördünüz mü "kişisel gelişim uzmanını"? üstelik bunun için sizden özel bir zaman ayırmanızı istemiyor. Bunun için sizden "yüksek ücret"ler talep etmiyor. Düşünün bir kere, evrensel diye kabul edilen sevgi, anlayış, hoş görü, nezaket, zerafet, tevazu, alçakgönüllülük, diğergamlık (sencil olmak) vs bir çok değer sizin kalbinizin derinliklerine gömülmüş, bir çok sebepten dolayı bir türlü kullanamamışsınız. Yüreğinizin derinliklerine gömülmüş kalmış o definelerin çıkabilmesi için eline bir dedektör verilmiş: "doğacak bebek".
O bebek ki senin belki de ahiretinin kurtulmasına yardımcı olacak, belki hiç kapanmayacak bir amel defterini açacak. Bir kere daha düşünmek lazım değil mi senin geleceğinin "Doğacak Bebeğinin" elinde olduğunu?
Şimdi eğri oturup doğru konuşalım: söyleyin bakalım çocuk bizim için nimet mi külfet mi? Yıllarca yanlış eğitilip yetiştirilmişiz. Farkında olmasalar da iyi niyetlerine rağmen ana babamız bizlere zarar vermişler. Bizlerin kişiliğiyle kimliğiyle oynamışlar. Belki bizle çok iyi ana-baba olmayacağız ama en azından bunların farkında olarak hareket edebileceğiz. Evet.. çocukluk ve gençlik dönemlerinde kaybettiğimiz, yitirdiğimiz, gönlümüzün derinliklerine belki de karanlıklarına gömdüğümüz ya da gönderdiğimiz bu güzel ahlaki evrensel değerlerimizi kazanmak, tekrar o hazineleri gün yüzüne çıkarmak imkan ve fırsatının doğuşu yavrumuzun annesinin hamileliğinde ve doğumunda gizli değil mi?
Hamilelik döneminde anne ve baba adayı doğumdan sonra çok sık bir şekilde sahip olmamız gereken merhamet, şefkat, yardım, sencillik, sevgi gibi özelliklerimizin değerlerimizin gelişmesi çok kolay gözükmektedir. Yaklaşık 40 haftalık bir bekleme dönemi hem bebeğin anne karnında olgunlaşmasına hem ana-babanın ona bakabilecek, katlanabilecek ama hiç sızlanmayacak olmasına en büyük katkıyı sağlayacaktır.
Sözün özü her doğan bebek cennet meyvesi, cennet kokusu ve ana-babasının dolaylı bir şekilde öğretmeni, yaşama koçu, kişisel gelişim uzmanı olarak dünyaya gelir.
Tasavvufla iştigal edenlere de bu çocuk yetiştirme ile nefs terbiyesi arasındaki ilişkiyi görmelerini, bir de bu yönde düşünmelerini öneririm. Bu ayrıca işlenmesi gereken özel ve önemli bir konu.
Çocukalarımızın bizim için bir sınav, bir imtihan ama aynı zamanda bu imtihanı başarmak için bir ikram, bir nimet olduğunu unutmamak ve ona göre hareket edebilmek umut, ümit ve temennisiyle....