Babaya ve anneye hizmet İslamın va-ciplerindendir. Bunlara çocukların hizmeti, muhtaç oldukları zamandır. Firdevs-ül ahbar kitabında diyor ki; Abdullah bin Amr (ra) Resulullah'tan (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) bildirir. Buyurdu ki: "Allahu Teala'nın rızası, baba ve annenin rızasındadır. Allahü Teala'nın rızasızlığı da, baba ve annenin rızasızlığındadır" yine bir hadis-i şerifte geldi ki: "Baba ve annesini kendisinden razı eden, dünya ve ahiret iyiliğini, kendisi için bir araya getirmiştir."
Bir hadis-i şerifte de: " İki günah vardır ki, kişi bunların cezasını görmeden, dünyadan göçmez. Biri, Allahü Teala'nın kullarına zulüm eden, diğeri baba ve annesine eziyet edendir." Buyuruldu. Diğer günahlar affedilebilir, yahud cezası ahirette olur. Bu iki günahın cezası muhakkak dünyada iken gelir. O halde bütün günahlardan çok kaçınmalıdır. Bilhassa bu iki çirkin günahdan çok sakınmalıdır.
İmam Gazali'nin (ra) Zad-ül ahiret kitabında diyor ki: "Çocuğun ana ve babasına karşı edebi şöyledir: Her dediklerini dinlemeli, özürsüz önlerinden yürümemeli, günah olmayan emir ve sözlerini, yerine getirmeli, onlar kalkınca kalkmalı, sesini onların sesinden yüksek çıkarmamalı, seslendikleri zaman, hemen buyurun demeli, onların rızasını almaya gayret etmeli, kendini onların önüne atmalı, feda olurcasına hizmet etmeli, onlara saygı ve haklarını gözetmeden dolayı sitem etmemeli, yüzlerine sert bakmamalı, kaşlarını çatmamalı, onlardan izinsiz yolculuğa çıkmamalıdır. "
Diğer haklarından bazıları da şunlardır: Huzurlarında edeble oturmalı, ayaklarını uzatmamalı, onların yerine oturmamalı, onlarla beraber aynı tabaktan meyve yememeli, bir yeri ağrıdığında, mümkün mertebe onlara söylememeli, kalblerini üzmemelidir. Bu şe-kilde edebler çoktur, hepsine dikkat etmelidir.
Zad-ül mukvin kitabında diyor ki: Resulullah (Sallallahü Aleyhi ve Sellem)' a Allahü Teala' nın Lokman süresi onbeşinci ayetinin "Ana ve babana dünyada iyi sahiplik et" açıklaması sorulduğunda: "Onlara iyi sahipliğin, bakmanın birincisi; aç iseler onlara yemek vermeniz, ikincisi; elbiseleri yoksa elbise yapmanızdır, üçüncüsü; sizin hizmetinize muhtaç iseler onlara hizmeti canınıza minnet bilin, dördüncüsü; sizi çağırdıklarında buyurun deyip yanlarına gidin ve onlara ihsan, iyilik üzere olun, beşincisi; bir iş buyurduklarında emirlerini yerine getirin, ancak günahla olan emirlerini yapmayın, altıncısı; onlarla konuşurken tatlı ve yumuşak hitap edin, yedincisi; onları isimleri ile çağırmayın, sekincisi; onlarla bir yere giderken arkalarından gidin, dokuzuncusu; kendiniz için sevdiğiniz, beğendiğiniz her şey'i, onlar için de sevin ve beğenin, onuncusu; kendinize dua ettiğiniz zaman, onlara da dua edin" buyurdu.
Soru: Vakı'at-ı Hüssami'de diyor ki: Bir kimse namazda iken, anne ve babası ona seslense, cevap vermeli mi, yoksa vermemeli midir?
Cevap: Farz namazda ise, cevap vermez. Nafile namaz da ise (sünneti kılı-yorsa) namazı bozup, cevap vermelidir.
Hadis kitablarında diyor ki: Peygamber Efendimiz (Sallallahü Aleyhi ve Sellem): "Ümmetimden üç sınıf insan vardır ki, Cehennem ateşi onlara dokunmaz. Kocasının emrine itaat eden kadın, ana ve babasına iyilik yapan evlad ve Allahü Teala'nın kullarına merhamet edenler" buyurdu. Envar-ül Meşarık' da diyor ki, Resulullah (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) "Üveys-i Karani (rh) kavuştuğu bütün ihsan ve derecelere, annesine iyilik yapmakla kavuştu. Eğer Allahü Teala' ya yemin etse, Allahü Teala yemin ettiği şeyde onu doğru çıkarır. Ey Ömer, ona rastlarsan, Allahü Teala' nın seni mağfiret etmesi için sana dua etsin." Buyurdu.
Hikaye: Biri Resulullah (Sallallahü Aleyhi ve Sellem)' ın yanına geldi ve: "Ya Resulullah, annem sakatlandı. Ağzına yemek ben koyuyorum, abdest ben aldırıyorum, onu sırtıma alıp, helaya götürüyorum, onun hakkını ödemiş oluyor muyum?" deyince, Resulullah (Sallallahü Aleyhi ve Sellem): "Onun hakkının yüzde birini ödeyemezsin. Lakin iyi bakarsan, ona yapacağın küçük bir hizmete çok sevap verilir." buyurdu.
Hikaye: Tezkiret-ül Evliya' da diyor ki: Büyüklerden birisi anlatır: "Hacca gidi-yordum. Bağdat' a gelince, Ebu Hazım Mekki' yi ziyaret ettim. Uyuyordu. Oturdum. Uyandı ve bana; şimdi Resulullah'ı (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) rüyada gördüm. Bana, senin hakkında, annesinin hakkını gözetsin, hac etmekten daha iyidir haberini sana ulaştırmamı buyurdu dedi. Geri döndüm. annem yaşadığı müddetçe ona hizmet ettim ve onun rızasını almaya çalıştım."
Ya Rabbi, bize ana-baba hakkında riayeti nasib et, onları razı etmemizi ihsan eyle!
ANA-BABANIN EVLADI ÜZERİNDEKİ SEKSEN HAKKI
Erbain-i Selmani' de İmam Necmüddin Ömer Nesefi (rh) bildiriyor ki: "Ana-babanın evladı üzerinde seksen kadar hakkı vardır. Kırkı sağlığında, kırkı vefat ettikten sonradır. Sağlığında olan kırk haklarından; onu bedenle, onu dille, onu kalble ve onu mal(para) iledir.
Beden ile olan hakları:
1. Onlara hizmet etmektir. Nitekim Allahü Teala, İsra Suresi yirmidördüncü ayetinde: "İkisine de acıyarak tevazu kanadını indir" buyuruyor.
Hikaye: Muhammed bin Münkedir (ra) der ki: "Kardeşim, gece namaz kılardı, ben de annemin ayağını oğardım. Onun sevabının bana, benim sevabımın ona verilmesini istemem."
2. Onlara hürmet etmektir. Edepsizlik etmemeli, önlerinde oturmamalıdır. O zaman hizmetin kıymeti kalmaz.
3. Dinde günah olmayan emirleri yapmalıdır.
4. Dinde günah olan emirlerini yapmamalıdır.
5. Hac, harb ve ilim öğrenmek gibi taat olan seferlere bile, onların rızası olmadan gitmemelidir. Resulullah (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) huzuruna birisi geldi ve: "Ya Resulullah, sizinle beraber gazaya gelmek istiyorum" dedi. Resulullah (Sallallahü Aleyhi ve Sellem): "Annen ve baban varmı?" buyurdu. Var dedi. "Onun yanında bulun, senin cihadın budur, ona hizmet et" buyurdu.
6. Onları görünce ayağa kalkmalı, yanlarına gitmeli, onlar oturuncaya kadar ayakta durmalı, onlardan izinsiz oturmamalı, onların oturduğu yere oturmamalıdır.
7. Onlar yolda giderken, arkalarından gitmeli, gece, çamurlu yol ve korkulu yerler hariç, önlerinden yürümemelidir.
8. Onlara sert bakmamalı, tatlı bir yüzle bakmalıdır. Peygamberimiz (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) "Ana ve babasına sert bakan, onlara iyilik etmemiş olur" buyurdu.
9. Çağırınca, hemen kalkmalı, yanlarına gitmeli, buyurun demeli, nafile namazda da olsa, namazı bozmalı, geciktirmemeli, Cüreyh rahibin kıssasını hatırlamalıdır.
Dil ile olan hakları:
1. Onlara yumuşak söylemeli tevazu olmalıdır. Allahü Teala İsra Suresi yirmiüçüncü ayetinde "İkisine de iyi ve yumuşak söz söyle" buyuruyor. Said bin Müseyer diyor ki; ayeti kerimede bildirilen kavl-i kerim, zavallı, zaif bir kölenin, sert, haşin efendisi ile konuşmasıdır.
2. Sesini, onların sesinden daha yüksek çıkararak konuşmamalıdır.
3. Onlara çok söylememeli, edebi aşmamalı, kaba, dokunaklı söz söylememelidir.
4. Onları isimleri ile çağırmamalıdır.
5. Onların sözünü kesmemelidir, sözleri-nin arasına girmemelidir.
6. Onların sözünü reddetmemelidir.
7. Onlarla konuşurken, yap, yapma gibi ifadeler kullanmamalıdır.
8. Onlara bağırmamalıdır.
9. Öf dememelidir. İsra Suresi yirmi-üçücü ayetinde: "Sakın onlara öf bile deme" buyuruyor.
Hikaye: İmam Hasan Basri (ra) diyor ki: Alim olan birisinin annesi ve babası kafir olsa, bu çocuklarının kuyudan su çekmesine muhtaç olsalar, oda çekse, birkaç defa çekince; öf dese, onların kötü kokusundan bütün amelleri yok olur.
Kalb ile olan hakları:
1. Onlara acımalıdır. "İkisine de acıyarak, tevazu kanadını indir" ayetini daha önce zikretmiştik.
2. Kendine çok ihsan ettiklerinden, onları sevmelidir. Peygamber Efendimiz (Sallallahü Aleyhi ve Sellem): "Kalbler, kendilerine iyilik edeni sevmek üzere yaratılmışlardır" buyurdular.
3. Onların sevincine sevinmelidir.
4. Üzüntülerine üzülmeli, dertleri ile hemdert olmalıdır.
5. Çok söylemelerinden incinmemelidir.
6. Sitem ve cefalarına karşılık, onlara kızmamalıdır, belki razı olmalıdır.
7. Haklarını gözetir olsa da, onları incitmekten korkmalıdır.
8. Onları hiçbir zaman inciltmemeye niyet etmelidir.
9. Onlardan sıkıntı görse de, kalb ile onların çok yaşamasını istemelidir. Çünkü onlar, ondan çok sıkıntı gördükleri halde, yaşamasını istemişlerdir.
Mal ile olan hakları:
1. Kendinden önce, onla-ra elbise yapmalıdır.
2. Onlara, kendi yiyece-ğinden iyi yiyecek vermelidir.
3. Onlarla beraber ye-mek yiyince, iyisini onlara vermelidir.
Hikaye: Hannan bin Atiyye, annesi ile meyve yemeye oturmazdı ve "belki onun gözünün aldığı, beğendiği meyveyi alırım, bilmem ve onu incitmiş olurum" derdi.
4. Onların arzularını sormalı, öğrenmeli, yerine getirmelidir. Onlar ona böyle yapmışlardır.
5. Evlerini temizlemeli, süslemelidir.
6. Onlara para vermelidir. İhtiyaçları olup da söyleyemeyebilirler.
7. Malını, parasını onlara serbest etmelidir. Ne zaman isterseniz, malım param size feda olsun demeli, bir kızgınlıkları varsa, bu yolla onları teskin etmelidir.
8. Arada bir güzel yemekler yapıp, onları davet etmelidir. Çünkü onların gönülleri böyle bir şeyi isteyebilir fakat söyleyemeyebilirler.
9. Onların dostlarını dost bilip davet etmeli, böylece gönüllerini almalıdır.
10. Hasta oldukları zaman, sadaka vermeli, şifa bulmalarını istemelidir. Çünkü onlar da kendisi için böyle yapmışlardır.