Zilletli insanlar iki kısımdır. Birincisi zilletini kabul etmeyen insanlar ki, bu insanlara aşağılık kompleksi olan insanlar denir. İkincisi zilletini, küçüklüğünü kabullenmiş insanlardır ki, bü tür insanlara en güzel örnek de dilencilerdir (dilenmeyi meslek edinenler)veya televizyonlara kadar çıkıp, hayasızca, erkek olduğu halde homoseksüelliğini ifşa ve icra eden insanlardır. Bunlar kendilerini çok küçük görürler. Öyle ki, kaybedecek hiç bir şeyleri olmayacak kadar küçük...
Eğer bu küçüklüklerini kabullenmişlerse, bunlardan her türlü rezilliği, hayasızlığı, adiliği açıkça yapabilecek bir insan modeli ortaya çıkar. Yani bu insanın artık kendisine karşı saygısı kalmamıştır. Yani kendisi yoktur... İnsan aslında bir ademdir, yoktur; ama insanın kendinde tamamen hiç bir varlık görmeyecek kadar bu zilleti aşırıya vardırması ifrattır. İnsan yine kendinden utanacak kadar kendine saygılı olmalıdır. Bu kadarcık varlık iddiası, haya ve iffet duygusudur. Bunun olmaması, hayanın kalkmasıdır... Aşırı varlık iddiası kibirdir. O da tefrittir. İkisinin ortasını bulmaksa, İslam'ın emrettiği, tasavvuf büyüklerinin ulaştığı tevazudur...
Mesela, insanın bazı günahları kendine yakıştırmaması, onun kendisine saygısının olduğunu gösterir, bu güzel bir duygudur ve asla yitirilmemelidir.
Zilletini kabullenmiş insanlar kompleksli insanlardır. Onları bu zillet rahatsız eder. Onu kabullenmemek için pasif veya aktif değişik tepkiler gösterirler. Dolayısıyla aşağılık kompleksinden kurtulmak için, kimi insanlar sosyalleşerek mücadele ederler; (ki o tür insanlara girgin kompleksli tabirini kullanırdı) kimileri de sosyalleşecek kadar cesur olamadıklarından toplumdan kendilerini soyutlayarak yalnızlaşırlar...
Toplumumuzda "içine kapanık" diye tarif edilen tipler bunlardır.