İnsanların ruhları, onların ölümlerinden sonra canlı kalırlar mı?

İslam inancına göre, insanların ruhları onların ölümlerinden sonra da canlı kalırlar. Cesedin bozulmasıyla bozulmazlar. Amelle-rine göre ya nimet içindedirler ya da azap çekiyorlardır. Nitekim Allah-u Zülcelal bir ayet-i kerimede şöyle buyurmuştur:"Allah yolunda öldürülenleri ölü saymayın, bilakis Rabbleri katında diridirler. Allah'ın bol nimetinden onlara verdiği şeylere sevinç içinde rızıklanırlar." (Al-i İmran; 169)

Görüldüğü gibi, burada anlatılanlar, onların ruhlarına nisbetle doğrudur. Ama cesetlerine gelince, cesetler çürüyüp gider. Müslim'in Enes bin Malik (R.A)'dan rivayet ettiğine göre, Hz. Peygamber (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) ; " Ölünün, gömüldükten sonra dönüp gidenlerin ayak seslerini duyduklarını haber  vermiştir. (Müslim)

Hz. Peygamber (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) ümmetine, kabirlerden geçerken kabir ehline şöyle selam vermelerini söylemiştir:"Ey mü'min kavimlerinin yurdu, Allah'ın selamı üzerinize olsun, siz,  gelip geçtiniz. Bizde sizin peşinizden geleceğiz." (Müslim)

Bu şekilde bir hitap ancak, işiten ve anlayabilenlere yapılır. Böyle olmasaydı, Hz. Peygamber (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) 'in seslenmesinin bir anlamı da olmazdı. Bu, ruhun başlı başına bir varlık olduğu görüşüne göre böyledir. Ehl-i sünnet usulünün gereği de budur. Allah-u Zülcelal ruha; Rabbine dönmesini, cennete girmesini ve insanlar arasında karışmasını söylemişti. Ruhun göğe çıktığına, gökten yere indiğine, gök kapılarının kendisine açıldığına, secdede bulunup konuştuğuna dair bir çok sarih nasslar vardır. Nitekim buna en güzel delil miraç hadisesidir.

Bilindiği gibi, Hz. Peygamber (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) miraca çıkmak için Mescid-i Aksaya geldiğinde, bazı peygamberler Hz. Peygamber (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) 'i karşılamak için oraya gelmişlerdir. Ve Hz. Peygamber (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) onlara namaz kıldırmıştır. Daha sonra o peygamberler dağılmışlardır. Hz. Peygamber (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) miraca çıktığında, birinci gök kapısında, Adem aleyhisselam ile, ikinci gök kapısında;  Yahya ve İsa aleyhisselam ile, üçüncü gök kapısında; Yusuf aleyhisselam ile, dördüncü gök kapısında; İdris aleyhisselam ile, beşinci gök kapısında;  Harun aleyhisselam ile, altıncı gök kapısında; Musa aleyhisselam ile ve yedinci gök kapısında; İbrahim aleyhisselam ile görüşmüştür. 

Allah-u Zülcelal miraç gecesinde ilk önce elli vakit namaz kılınmasını emretti.  Hz. Peygamber (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) , dönüşünde Hz. Musa'ya uğrayınca, O: "Allah-u Teala ümmetine neyi farz kıldı?" diye sordu. Hz. Peygamber (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) : "Elli vakit namazı farz kıldı." dedi.

Bunun üzerine Hz. Musa: "Rabbine dön ve eksiltmesi için niyazda bulun. Ümmetin buna takat getiremez." dedi. Hz. Peygamber (Sallallahü Aleyhi ve Sellem)  dönüp Allah-u Zülcelal'e yalvardı. Allah-u Zülcelal elli vakit namazı beş vaktini indirdi.

Hz. Peygamber (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) , yine Hz. Musa'nın yanına döndü ve: "Allah-u Teala elli vakit namazın beş vaktini indirdi." dedi. Hz. Musa; "Rabbine dön ve niyazda bulun. Çünkü ümmetin buna da güç yetiremez." dedi.

Hz. Peygamber (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) , yine Allah-u Zülcelal'e döndü ve niyazda bulundu. Allah-u Zülcelal beş vakit daha indirdi. Hz. Peygamber (Sallallahü Aleyhi ve Sellem)  tekrar dönüp, Hz. Musa'nın yanına geldi ve: "Allah-u Teala, beş vakit daha indirdi." dedi. Hz. Musa yine: "Rabbine dön ve niyazda bulun. Çünkü ümmetin buna da güç yetiremez." dedi. Hz. Peygamber (Sallallahü Aleyhi ve Sellem)  yine döndü ve Allah-u Zülcelal'e niyazda bulundu. Allah-u Zülcelal yine beş vakit daha indirdi.

Aynı şekilde on vakte indirilinceye kadar Hz. Peygamber (Sallallahü Aleyhi ve Sellem)  tekrar tekrar Allah-u Zülcelal'e niyazda bulundu. On vakte indirilince, Hz. Peygamber (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) , tekrar Hz. Musa'ya uğradı. Hz. Musa yine söylediklerini tekrarladı: "Rabbine dön ve yalvar! Ümmetin bunun hakkından da gelemez." dedi. Hz. Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem yine dönüp Allah-u Zülcelal'e niyazda bulundu.  Bunun üzerine Allah-u Zülcelal şöyle buyurdu:

"Ey Muhammed! Benim katımda hüküm değişmez. Onlar, her gece ve gündüzde beş vakit namazdır. Her namaz için de on ecir vardır ki, bu da elli namaz eder."

Bundan sonra Hz. Peygamber (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) , yine dönüp Hz. Musa'ya uğradı. Hz. Musa: "Neyle emrolundun?" diye sordu. Hz. Peygamber (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) : "Her gün beş vakit namazla emrolundum." dedi. Hz. Musa: "Ümmetin her gün beş vakit namaza da güç getiremez. Ben, senden önce insanları, İsrail oğullarını çok tecrübe ettim. Sen dön de, biraz daha indirilmesini Rabbinden niyaz et."  dedi. Fakat Hz. Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem: "Rabbime çok niyaz ettim. Bir daha niyazda bulunmaya haya ederim."  dedi. (Buhâri, Müslim)

Görüldüğü gibi, Hz. Peygamber (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) miraç hadisesinde bir çok peygamberin ruhuyla görüşmüştür. Dediğimiz gibi, Ruhun göğe çıktığına, gökten yere indiğine, gök kapılarının kendisine açıldığına, secdede bulunup konuştuğuna dair bir çok sarih nasslar vardır. Fakat biz bu kadarı ile iktifa ediyoruz.