Balıketinin diğer etlerden üstünlüğü ve sağlık üzerine faydalı tesirleri, daha çok ihtiva ettiği yağın özelliğinden kaynaklanır. Balık yağında, doymamış yağ asidi doymuşa nazaran oldukça fazladır. Balık yağında esas olarak EPA (eicosapentaenoic acid) ve DHA (docosahexaenoic acid) olmak üzere iki çeşit doymamış yağ asidi vardır. Bu yağ asitleri birden fazla çift bağ taşıyan karbona sahip olduğundan ilmi literatürde n-3 veya omega-3 doymamış yağ asitleri olarak adlandırılırlar. Bu yağ asitleri çocuklarda sinir sisteminin ve beyinin gelişiminde ve erişkinlerde sağlığın korunmasında önemli rol oynamaktadır. Balık yağının olumlu tesirleri ilk olarak, Grönland Eskimolarının fazla miktarda yağ kullanmalarına rağmen kalp hastalıklarından ölüm nispetlerinin düşük olmasının tespiti ve sebebinin araştırılması ile ortaya konulmuştur. Hollanda'da yapılan bir araştırmada tüketilen balık miktarı ne kadar fazla ise kalp enfarktüsünden ölüm riskinin o kadar düşük olduğu tespit edilmiştir. Bu araştırmada günde 30 gram balık yiyenlerde bile kalp hastalığından ölüm riskinin hiç balık yemeyenlere göre yarı yarıya daha az olduğu gösterilmiştir. İsveç'te 10.966 kişi üzerinde yapılan bir başka çalışmada fazla miktarda balık tüketen kişilerde kalp ve damar hastalıklarının daha az görüldüğü ortaya çıkarılmıştır.
Araştırmalar, balık yağındaki Omega 3 yağ asidinin kalbi ve kalp damarlarını koruduğunu gösteriyor. Somon ve ton balığında bulunan Omega 3 yağ asitlerinin insan sağlığı üzerindeki etkileri ile ilgili sonuçlar, son zamanlarda tıp dünyasının gündeminde. Konuyla ilgili dünya çapındaki 1000'in üzerinde bilimsel araştırma, bu asidin kalp ve kalp damarları üzerindeki olumlu etkilerini işliyor. Omega 3 yağ asitlerinin erkeklerde kalple ilgili ölümleri yüzde 81 oranında azalttığını belirtiyor. Bununla ilgili araştırmalar tam on yedi yıl sürmüş ve bunlara 22.000 doktor katılmış.
3 hafta süre ile günde yaklaşık 8 gram Omega-3 yağ asitlerini (EPA ve DHA) alacak kadar balık tüketen kişilerin kanında trigliseridlerin ve kolesterolün azaldığı gösterilmiştir. Omega-3 yağ asitleri damar sertliğini önlemekte, hipertansiyonu düşürücü etki ortaya çıkarmakta, kan akışkanlığını artırmakta ve böylece daralmış damarların beslediği dokulara daha fazla oksijen ulaşmaktadır. Beynin ve gözün retinasının gelişiminde çok önemli olan bu yağ asitlerinin eksildiği durumunda (özellikle DHA) bebeklik çağındaki beyinin gelişmesinde gerilikler ve depresyona yatkınlık ortaya çıkmaktadır. Nitekim istatistiklere göre Omega-3 yağ asitlerini besinlerle fazla alan toplumlarda depresyona daha az rastlanmaktadır. İşin enteresan yanı, bu yağ asitlerinin anne sütünde bol miktarda bulunduğu halde inek sütünde çok az bulunması sebebiyle, anne sütü alamayan çocukların balık yağı ile takviye edilerek bu açıklarının kapatılmasının gerektiğidir. Ancak bazı çalışmalarda bu yağ asitlerinin uygun dozda verildiğinde gözlerin sağlığı bakımından çok faydalı olduğu gösterilse de bazı araştırmalar, bunların iki taraflı keskin kılıç gibi olduğunu, aşırı alınması durumunda büyüme ve gelişme problemlerine sebep olabileceğini de göstermiştir.
Astımlı hastalarda faydalı tesir göstermediği tespit edilen Omega-3 yağ asitlerinin romatoid artritli hastalarda ağrı, sabah katılığı, hassas eklemlerin sayısı ve kavrama kuvveti üzerine olumlu tesir yaptığı bulunmuştur. Sedef hastalığında 8 hafta Omega-3 yağ asitlerinin kullanımı pullanma, kaşınma gibi şikâyetleri ve etkilenen deri alanı genişliğini azaltmaktadır.
OMEGA-3 YAĞ ASİTLERİNİN FAYDALARI:
Bebekler ve Çocuklarda Büyüme ve gelişimi destekler Merkezi sinir sisteminin gelişmesine yardımcı olur Bilişsel yetenekte ve öğrenim başarısını, beyin gelişimini destekler.Görme keskinliğinin artmasında yardımcı olur.Kan ve dolaşım sağlığının korunmasında etkilidir.Kalp krizi ve ani inme riskini azaltır Kanseri önleyici etkisi bulunurZihinsel sağlığa olumlu etki ederAsabiyet ve depresyonu önleyici etkisi bulunurŞizofreni ve bunama riskini azaltır Dikkat eksikliğini önleyici etkisi bulunur Bağırsak hastalıklarının oluşumunu yavaşlatır ve riskini azaltır Egzama ve birçok hastalığın riskini azaltır ve oluşumunu yavaşlatır.
BU MEVSİMDE HANGİ BALIK YENİR?
Marmara, Ege, Karadeniz ve Akdeniz ile İstanbul ve Çanakkale boğazlarında en yaygın halde yaşayan balık türlerinden olan tekir, karagöz ve lüfer de ekim ve kasım aylarında en çok tercih edilen balık türü.
Balık takvimine göre çingene palamudu ağustos ve eylül, çinakop ve sarıkanat temmuz ve ağustos, gelincik temmuz, ağustos ve eylül, hamsi kasım, aralık, ocak ve şubat, gümüş, izmarit, strangolos, mezgit şubat, mart, nisan ve mayıs, sardalya temmuz, ağustos, eylül ve ekim aylarında yenilebiliyor.
HANGİ BALIKLAR DAHA LEZZETLİ
Hazırlanan takvime göre, Marmara ve Ege Denizi ile boğazlarda yakalanan mercan yavrusu, yılın 12 ayında da yenilebilen en lezzetli balık olma özelliğine sahip. Hamsi, torik, kofana, uskumru, kalkan yavrusu, iskorpit ve karagöz bu mevsim yenilebilen balıklar listesinde yer alırken, tatlı suların en lezzetli balıkları arasında sazan, turna, alabalık, kefal ve yayın bulunuyor. Marmara, Ege, Karadeniz ve Akdeniz ile İstanbul ve Çanakkale boğazlarında en yaygın halde yaşayan balık türlerinden olan tekir, karagöz ve lüfer de ekim ve kasım aylarında en çok tercih edilen balık türü.