Kur’an’ın dil ve üslubunun temel karakteristik özelliklerinin bilinmesi, aynı zamanda Allah’ı (c.c.) tanımaya, duygusal bağlar kurmaya yönelik tatlı bir çaba. Kur’an’ın dil ve üslubuna dair neler söylenebilir?
Kur’an’ın dil ve üslubu incelendiği zaman tekdüze, monoton ve yeknesak bir anlatım değil, muhatap alınan kimseleri ikna etmeye yönelik zengin, çeşitli ve dinamik karakterli bir ifade tarzı göze çarpar. Hiç şüphesiz ki bunda Kur’an’ın sadece bilgilendirme yapmayı değil, muhataplarında kalıcı bir davranış değişikliği, bir inkılap ve bir dönüşüm gerçekleştirmeyi hedeflemesi önemli bir etkendir. İlahi kelam, kullandığı dil ve üslup yönüyle hitap ettiği kimselerin hem akıllarına hem gönüllerine seslenmiş, yüreklerine dokunmuş, onlarla duygusal anlamda önemli bağlar kurmuştur. Öyle ki vahyin bu dil ve üslubu, nüzul sürecinin başından itibaren insanların ruh dünyalarında önemli etkiler uyandırıp his ve heyecanlarını harekete geçirerek kendisine kayıtsız kalınamayan bir rol üstlenmiştir. İnsanların seviyeleri, anlayış kabiliyetleri, beklentileri farklılık ve çeşitlilik arz etmektedir. Bu açıdan tek tip bir üsluptan kaçınılarak anlatım yönteminin zenginleştirilmesi, her seviyeden insana hitap edilmesinde ve her bir insanın beklentisinin karşılanmasında önemli bir işlevi yerine getirir. Kur’an-ı Kerim’de de bu doğrultuda genellikle tek çeşit bir anlatım şekli tercih edilmeyerek birçok anlatım tekniği kullanılmış, muhatapların zihin ve ruh dünyasındaki çeşitliliğe hitap edilmiştir. Böylelikle düz ve emredici bir ifade yönteminin beraberinde getirebileceği, özellikle karşıt fikirdeki insanların savunma refleksi içerisine girerek reddedici bir tutum izlemelerine sebebiyet verebilecek sıkıntılar da aşılmıştır. Zira beyan edilmek istenen ileti belki doğrudan iletilse savunma mekanizmasıyla itiraza kalkışacak olan muhaliflere içinde bulundukları tutumun yanlışlığı, farklı anlatım yöntemleri vasıtasıyla onları ürkütmeden, kaçırtmadan izah edilebilmişti...
Yazının tamamını dergimizden okuyabilirsiniz.