Kur’an-ı Kerim’de insanın tövbeye davet edilmesinde kullanılan yöntemler nelerdir? Müjdeli vaatlerde bulunma, ibret gösterme, soru sorma gibi farklı yöntemlerin hikmeti ve etkisi konusunda neler söylersiniz?
Kur’an-ı Kerim’de insanın tövbeye davet edilmesinde birbirinden güzel ve etkili yöntemler kullanılmıştır. Bu yöntemler, insanın kalbine, aklına hitap ederek onu düşünmeye, hatalarını fark etmeye, hatalarından dönmeye ve Allah’a itaate yönelmeye teşvik eder. Bu yöntemleri sizin de sorunuzda belirttiğiniz gibi üç maddede özetleyebiliriz:
Müjdeleme ve Teşvik
Kur’an’da Allah, rahmet ve bağışlayıcı, affedici olduğunu vurgulayarak insanları yüzlerce ayette tövbe etmeye teşvik eder. Aynı zamanda kötülüklerinin bağışlanıp örtüleceğini, sonraki durumunun iyiliklere çevrilip cennet müjdesini verir. Böylece insanlara umut aşılayarak onları tövbeye teşvik eder. Allah’ın rahmetinin ve affediciliğinin hatırlatılması, insanın hatalarını kabul etmesini sağlar. Böylece Allah’a yönelip tövbe etmesini kolaylaştırır. Aynı zamanda bu yöntem, insanların duygularını harekete geçirerek onları tövbeye davet eder.
Allah rahmetinden ümit kesmememizi ister ve bizi bağışlamak için tövbeye çağırır: “De ki: ‘Ey kendi nefisleri aleyhine haddi aşan kullarım! Allah’ın rahmetinden ümit kesmeyin. Şüphesiz Allah, bütün günahları bağışlar. Çünkü O, çok bağışlayan, çok merhamet edendir.’” (Zümer, 39/53)
İnsanlar hata yapabilir ve bu hatalar bazen onları umutsuzluğa sürükleyebilir. Müjdeleyici ve teşvik edici ifadeler, Allah’ın rahmet kapılarının her zaman açık olduğunu hatırlatarak insanın tövbe cesaretini artırır. Kötülüğe batmakta olan insanı tövbe ile temize, iyiliğe çıkmasını sağlar.
İbret Alma, Uyarı ve Cehennemden Sakındırma
Allah, Kur’an’da geçmiş toplumların çöküşe ve yıkıma uğrama sebeplerine ve Allah’ın hoşnut olmadığı, rıza göstermediği durumlarına dikkat çekerek insanların ibret almasını ister. Allah, “Andolsun ki, biz her ümmete, ‘Allah’a ibadet edin ve tağuttan sakının’ diye bir resul gönderdik.” (Nahl, 16/36) buyurarak da insanları uyarır. “Andolsun ki, onların kıssalarında akıl sahipleri için ibret vardır.” (Yusuf, 12/111) buyurarak da insanların ibret almasını ister.
Bu ilahi uyarıları dinlemeyip ibret almayan, kendi zararlarına iş yapan, tövbe edip şirk ve zulümlerinden vazgeçmeyen toplumların akıbetlerinden, helak oluşlarından pek çok örnekler verir. Onların düştükleri hatalara düşmememizi, varsa o hatalardan tövbe edip dönmemizi ve durumumuzu düzeltmemizi ister.
Geçmişteki toplumların başına gelen felaketler, kendilerinden sonra gelen bütün insanlar için ibret teşkil eder. İnsanı düşünmeye sevk eder ve yanlışlardan dönmenin önemini vurgular.
Soru Sorma
Allah Kur’an’da insanı düşünmeye sevk edici sorular sorarak, kendi durumunu sorgulamasını sağlar. Bütün ibret verici kıssalara ve uyarılara rağmen “hala tövbe edip mağfiret dilemiyorlar mı” (Maide, 5/74) diye soru sorarak düşünmemizi ister. Bu sorular, kişinin gaflet halini fark etmesine ve durumunu düzeltmeye yönelik adımlar atmasına yardımcı olur. Soru sormak, insanın zihinsel faaliyetlerini harekete geçirir. Kendisiyle yüzleşmesini ve sorgulamasını sağlar. Böylece yanlışlarından dönüp tövbe etmeye hazır hale getirir.
Bu yöntemler aklını kullanıp düşünen, öğüt ve ibret alan insanlara hitap eder. Allah insanlara yaptığı iyiliği, affı, rahmeti, ihsanı, nimeti tanıtır ve “Rahmetim her şeyi kuşatmıştır” (Araf, 7/156) buyurur. İnsan, sevgi ve merhamet diline daha duyarlıdır. Bu tür ifadeler, insanı hem düşünsel hem duygusal olarak harekete geçirir.
Allah hikmetli yöntemler ve hikmetli ayetlerle insanları zarara, ziyana, hüsrana, ateşe götüren yollar konusunda hiçbir mazeret bırakmayacak şekilde uyarır. Allah insanı hata, yanlış, günah, kötülük ve zarar yapabilecek özellikte özgür iradeli bir varlık olarak yarattığı için tövbe ve bağışlanma kapısı açmıştır. Allah, insanlara her türlü kolaylık, iyilik, yardım, destek, rahmet ve merhameti sağladığını bildirmiş insanların yanlışları karşısında tövbe edenleri affedici, bağışlayıcı olduğunu güzel bir üslupla bildirmiştir.
Allah bizi, bize tanıtarak yanlıştan, zarardan, kötülükten, günahtan nasıl döneceğimizin, nasıl kurtulacağımızın, nasıl iyi olacağımızın, nasıl temizleneceğimizin yollarını göstermiştir. Hikmet de zaten sebep ve sonuçlarıyla insanı zarardan kargaşadan, kötülükten engelleyici yöntem ve yasalar değil midir?
Allah İsra suresinde “İşte bunlar, Rabbinin sana vahyettiği hikmetlerdir” buyurarak 21. ayetten 39. ayete kadar hikmetin neler olduğunu bize tanıtmıştır. İşte Rabbimiz en etkili yöntem ve hikmetlerle bize rehberlik etmiştir. Tövbe, yolunu kaybeden, yoldan sapan, uçuruma, helake, yıkıma, ateşe giden insanın son çıkış kapısıdır.
İnsanın yaratılışında bulunan müspet ve menfi özellikler nelerdir? Sabır, şükür, merhamet gibi olumlu vasıflar ile aceleci olma, nankörlük gibi olumsuz vasıfların tövbe ihtiyacıyla olan bağlantısını nasıl değerlendiriyorsunuz? Bu özelliklerin insanın manevi gelişimindeki rolü hakkında bilgi verir misiniz?
İnsanın yaratılışında bulunan müspet ve menfi özelliği Allah Kur’an’da Şems suresi 8. ayette ve devamında bildirmiştir. Söz konusu ayette Allah, insana fücur ve takvayı ilham ettiğini yani günah işleme, taşkınlık yapma ve Allah’ın koruması altında olma, iyilik yapma yeteneklerini yerleştirdiğini kendi benliğini şirk, kötülük, günah gibi menfi yönünden arındıranların kurtulacağını bildirmiştir. Kur’an’da bildirilen insandaki müspet özellikler; en iyi biçimde yaratılması, akıl ve bilinç verilmesi, özgür iradeyle seçim yapabilmesi, konuşma düşünebilme kabiliyeti, öğrenme, üretme, icat etme yetenekleri yanında, sabır, şükür, merhamet, sevgi gibi özellikleri de verilmiştir. Menfi özellikler ise insanın şirk koşması, inkâr etmesi, nifak çıkarması, tuğyan edip haddi aşması, azgınlaşabilmesi, bozgunculuk ve zalimlik yapabilmesi, aceleci ve nankör olabilmesidir.
İnsan kendindeki olumlu özellikleri bastırıp olumsuz özellikleri açığa çıkarmaya, beslemeye başladığında insanlıktan da çıkmaya başlar. Hatta en zararlı ve en kötü bir varlık olur. İşte bu durumdan ancak tövbeyle geri dönebilir. Zaten tövbenin anlamı da dönmek demektir. Tövbe kavramını biraz açacak olursak kul açısından tövbe, kötülükten, yanlıştan, hatadan, günahtan pişman olup dönmek demektir. Nereye dönecektir? Allah’a itaate dönecektir. Allah’ın insan fıtratına yerleştirdiği olumlu özelliklere yani takvaya dönecektir. Takvalı olmak da Allah’ın talimatlarına itaat ederek Allah’ın koruması altına girmek demektir. Mümin kişinin amelinin dışa yansıması birr ve takvadır. Kâfir kişinin amelinin dışa yansıması ise fücurdur. Tövbe fücurdan takvaya dönüştür.
Tövbeyle takvaya dönen insan ise bundan sonra hayatını Allah’ın talimatlarına göre düzenleyen, Allah’a kulluk eden, boş yere yaratılmadığını, nereden gelip nereye gittiğini, varoluş gayesini, hayatın anlamını, sorumluluğunu bilen Allah’ın hoşnut olduğu; faydalı, düzeltici, güzel ahlaklı, iyi bir insan olur. Kendisine bütün kapıların kapandığını düşünen bir insan için açılan kapıdır tövbe. Geriye dönüşün olmadığını zanneden ve ümitsizliğe kapılan bir insan için tövbe, adeta yeniden doğuştur. Geçmişine sünger çekip tertemiz olmuş, arınmış bir şekilde Allah’la kopan bağını tamir ederek hayatını Allah bilinciyle yaşamasıdır. Bu açıdan tövbeye her insan muhtaçtır. Tövbe günah denizinde boğulmaktan, kötülüğe daha çok batmaktan kurtaran bir can simididir. Tövbe, insanın manevi dönüşümünde bir devrimdir.
Kur’an’da geçen pişmanlık, tövbe, istiğfar ve af kavramları arasındaki anlam ilişkisini açıklar mısınız? Bu kavramların her birinin insanın manevi arınmasındaki özel rolü nedir? Özellikle “nasuh tövbe” kavramı hakkında neler söylersiniz?
Kur’an’da geçen bu kelimeler birbirine yakın anlamları olan kelimelerdir. Eş anlamlı kelimeler değildir. Nedense meal ve tercüme yapanlar, aralarındaki anlam farklarına dikkat etmiyorlar. Okuyucu da bu kavramlarla ne söylendiğini tam olarak anlayamıyor. Bu kavramları açıklayınca ne demek istediğim daha iyi anlaşılacaktır. Ayrıca bu kavramları açıklayınca aralarındaki fark anlaşılacak ve aralarındaki bağ daha iyi anlaşılacaktır.
Nedamet kelimesi pişmanlık demektir. Dilimize Farsçadan geçmiştir. Pişmanlık ise kişinin yaptığı iş veya davranışın sonucunu beğenmeyip hayıflanması yani üzülmesi, nedâmet etmesi demektir.
Tövbe kelimesinin asıl anlamı dönmek demektir. Kur’an’da bu kelime farklı türevleriyle birlikte yüzü aşkın ayette geçmektedir. Kelimenin öz anlamını dikkate alarak tövbe kelimesini kul açısından ele alırsak: Kişi, yaptığı kötülüğün, yanlışın, günahın kötülük olduğunu ve zararlı bir hareket olduğunu bilmesi, bu konuda bilinçlenmesi ve yaptığı kötülükleri bir daha yapmamaya kesin olarak karar verip o kötülükten vazgeçerek dönmesidir.
İstiğfar kelimesi ise örtmek, gizlemek, silmek anlamında ğafera kelimesinden türetilen, Allah’tan günahların örtülmesini, gizlenmesini, silinmesini istemek demektir. Tövbe ettiği bir günahın başkaları tarafından bilinmesinden duyulmasından, gündeme gelmesinden kişi utanır, rahatsız olur. Tövbe etse bile kara leke olarak kişide kalabilir. İşte Allah’ın ğafur ve mağfiret sahibi oluşu bu günahların Allah tarafından örtülüp gizlenmesi kimse tarafından bilinmemesini sağlamasıdır. Kulun istiğfarda bulunması da işlediği günahın örtülmesini, silinmesini istemesidir.
Afv kelimesi ise silme, kazıma, yok etme, cezalandırmayı terk etme, bağışlama, önemsememe gibi anlamlara gelir. Allah’ın afüv yani affedici oluşu da Allah’ın kusurları önemsememesi, kazıyıp silmesi, yok etmesi, cezalandırmayı terk etmesi demektir. Allah’tan af dilemek de kişinin kusurlarının önemsenmemesini, silinip yok edilmesini cezalandırılmamasını istemesidir.
Görüldüğü gibi kişinin günahından pişman olup Allah’a itaate dönmesiyle yani tövbeyle başlayan süreçte o günahının örtülmesini, gizlenmesini istemesiyle istiğfar etmiş olur, silinip yok edilmesini cezalandırılmamasını istemesiyle de affını (afv) istemiş olur. Bu kavramların birbiriyle ilişkisi şu şekildedir: Kul önce günah, hata, kusurdan tövbe edip vazgeçip dönecek. Tövbe de eylem gerekiyor sözle “tövbe ettim” demek yetmiyor. Sonra da Allah’tan o günahın örtülmesini gizlenmesini silinip atılmasını bağışlanmasını, cezalandırılmamasını isteyecektir. Bu da sözle yapılan istiğfar ve affını istemektir. Allah’ın da o günahı örtmesi, gizlemesi, silmesi ve cezalandırmamasıyla sonuçlanması tövbesinin istiğfarının ve af talebinin kabul edilmesidir.
İnsan bu şekilde hatasını anlayıp, kendisini rahatsız eden durumdan Allah’a yönelmesiyle manevi huzur bulur. Kişi bu şekilde manevi arınma sağlayarak Allah’la olan bağını koparmaz.
“Nasuh tövbe”, saf katışıksız, samimi ve içten yapılan tövbe demektir. Gönülden samimiyetle, günahın, kötülüğün, zararın ayırdına varmış, pişman olup bir daha dönmemek üzere vazgeçmiş bir bilinç ve kararlılıkla Allah’a itaat etmeye dönmek demektir.
Tövbe eden bir insanın hayatında meydana gelen değişimler nelerdir? Bu değişimlerin kişinin aile hayatına, sosyal ilişkilerine ve iç dünyasına yansımaları nasıl olur? Tövbenin toplumsal ıslah boyutunu açar mısınız?
Tövbe eden insan Allah’a itaate dönen, takva ve iyiliği (birri) kuşanan kişi demektir. Takva ve iyilik (birr) insanı samimi ve tam bir mümin yapar. Tövbe eden kişi kendiyle ve Allah’la barışık olan kişidir. Hayatının bütün alanlarında; sosyal ve aile ilişkilerinde, doğa ve çevreyle olan ilişkilerinde, Allah’ın belirlediği kurallara göre davranır. Yeryüzünde, toplumda fesat çıkarmaz güven verir ve düzeltici ıslah edici, kötülüğü ortadan kaldırıcı davranışlar sergiler. Kur’an’da pek çok ayette “Kim tövbe eder ve durumunu düzeltirse, düzeltici, ıslah edici iş yaparsa, Allah onun tövbesini kabul eder, onu bağışlar” buyurur. Bunun içindir ki tövbe eden insan kendine çeki düzen veren düzeltici faydalı iş yapan, başkalarına iyilik yapan insan haline gelir.
Tövbe eden insan, Allah’ın Kur’an’daki talimatlarına göre kulluğunu yapar. Kılavuzu Allah’ın kitabı, örneği de Allah’ın Resulüdür. Sırat-ı Müstakimden az da olsa sapsa, tövbe ederek tekrar o dosdoğru yola döner. Allah’a uzaklaşmaktan geri dönüp Allah’a yaklaşır. Tövbe ile kişi hatasından döner, kendisini yeniler, iyi bir insan olur. Nice kâfirler, müşrikler, sapıtanlar tövbe ile Allah’a güvenip itaate dönmüşler yeni bir mümin kimliğine sahip olmuşlardır.
Tövbe eden kişi çoğaldıkça toplumdaki suç ve kötülükler de azalacaktır. Tövbe ile suç ve günahlar arasında ters orantı vardır. Kötülük, suç ve günahların yaygın olduğu bir toplumda tövbe unutulmuş demektir. Çünkü tövbe bütün kötülükleri önler. Tövbe, toplumu temizleyip arındırır, yenileyip düzeltir; adaletli, huzurlu ve barışık bir toplum yapar. Tövbe, toplumları çöküşten kurtarır güçlü hale getirir. Merhamet af ve bağışlanma isteyen insanların, affedici bağışlayıcı ve merhametli insanlar olmaları beklenir. Böylece merhamet toplumu olmada tövbenin etkisi vardır.
Kur’an-ı Kerim’de günahların affedilmesi konusunda kullanılan farklı ifadelerin - silinme, örtülme, tebdil ve giderilme - hikmeti nedir? Bu ifadelerin her birinin taşıdığı özel anlamları ve insana verdiği mesajları paylaşır mısınız?
Günahların affedilmesi, örtülmesi, silinmesi kişinin Allah’la barışmasını sağlar. Kendine ve çevresine verdiği zararı giderip düzeltir. İnsanın iyi olmasını, yanlış yollardan dosdoğru yola, Allah’ın yoluna girmesini sağlar. Affedilme bağışlanma duygusu insanın suçluluk ve eziklik psikolojisinden kurtulmasını sağlar. Tövbe kişinin iç huzura kavuşmasına yardımcı olur. Böylece günah kirlerinden arınır ve Allah’a gönülden itaat eder hale gelir.
Günahın tebdil edilmesi ise Furkan suresinde geçen bir ifadedir. Ayette tövbe edip iman eden ve salihatı işleyenlerin (düzeltici iş yapanların) Allah, kötülüklerini iyiliklere çevireceği bildirilir. Bu ayette tebdil kelimesiyle anlatılan, günahından vazgeçip tövbeyle Allah’a itaate dönen kişi, günah yerine Allah’ın hoşnut olduğu iyilikleri yapar hale gelmesidir. Tövbenin kötülükten Allah’a itaate dönmek olduğunu bilen bir kimse, ayette de kötülük yapmaktan iyilik yapmaya döndüğünü, böylece kötülüğün iyiliğe nasıl dönüştüğünü anlayacaktır.
Bu kelimelerin her biri tövbe sürecini bize öğretir ve kötü halden iyi hale dönüşü açıklar.
İnsan bu kavramların hikmetinin arınma, temizlenme, iyileşme ve iyiye dönüşme olduğunu anlar. Ümitsizliğe hiçbir zaman düşmez. Tövbe kapısını çalarak Allah’ın rahmetine sığınır. Çünkü hiçbir günah Allah’ın rahmetinden daha büyük değildir.
Tövbe eden bir kulun dünya ve ahirette elde edeceği kazanımlar nelerdir? Kur’an’da müjdelenen psikolojik, sosyal ve maddi faydaları örnekleriyle açıklar mısınız?
Tövbe eden insan, dünya ve ahiretini kurtarır. Dünyada şirk, küfür ve günah karanlığında değil iman ve takva aydınlığında yaşar. Psikolojik olarak Allah’ı anmakla kalbi, zihni dinginliğe ve iç huzura kavuşur. Kendini yeniler, sorumluğunu bilir, Allah’a kulluğuna bakar. Allah’a güvenir ve dosdoğru olur. Allah’ın rahmet ve merhametine güvenerek geleceğe ümitle bakar. Allah’a sığınır, O’na yönelir, O’ndan yardım ister, yalnız olmadığını bilir. “Büyük bir derdim var” demez, “büyük bir Rabbim var” der. Tövbeyle hatalarından ders alır ve daha bilinçli bir hayat yaşar. Tövbe ile kendine gelir, sosyal ilişkilerinde güven ve saygınlık kazanır. Tövbe kişinin hayatına bereket getirir. Allah’ın sevgisini ve rızasını kazandırır.
Tövbe edenler, Allah’ın rahmetiyle günah kirlerinden arınır ve cennete layık hale gelir. Allah’ın hoşnutluğunu kazanır, cennet ve kurtuluşla müjdelenir. Müminler bu dünyaya Allah’a kulluk için geldiklerini ve yine ona döneceklerini, ahirette yeniden diriltilip hesaba çekileceklerini ve Allah’a kavuşacaklarını bilirler.
Şirkten, küfürden, nifaktan, günahtan samimi bir şekilde tövbe edip Allah’a itaate dönen kullar; Allah’ın merhamet gösterip af ve mağfiret edeceğini, Allah’ın sonsuz cennet nimetleriyle mükâfatlandıracağını bilirler ve Rablerinden bu nimetleri beklerler.
Tövbenin Allah-insan ilişkisini düzeltmenin yanında, insanın diğer varlıklarla ilişkisine nasıl etki ettiğini açıklar mısınız?
Tövbe Allah’la kopmak üzere olan bağı yeniden sağlamlaştırır. Allah’ın yolundan günah ve yanlış yaparak sapanlar, tövbe ile yeniden dosdoğru yola girer. Allah’la bozduğu ilişkisini yeniden düzeltir. Tövbe ile Allah’a itaate dönen mümin, kulluğun huzur ve mutluluğuna ulaşır. Allah’ın merhameti, affı, bağışlaması kişinin örselenen, yaralanan, parçalanan yanlarını onarır. İnsanı düştüğü günah çukurundan çıkarır, onu manen yüksek mertebelere, Allah’ın hoşnutluğuna ulaştırır. Bütün bunların bilincinde olan insan, hatalarından ders alan, geleceğe umutla bakan, merhametli, affedici, bağışlayıcı, iç huzura kavuşmuş, kendiyle ve çevresiyle barışık takvalı iyi bir insan olur.
Tövbeyle yenilenen hayatına yeni bir sayfa açan insan, insanlara ve diğer varlıklara iyi davranır. Zarar verici, nankör, kırıcı, bozucu, fitneci, yalancı, inkârcı gibi mücrimlerin özelliklerini taşımaz. Muttakilerin, iyi insanların, salih insanların özelliklerini taşır.
Tövbe, tüm varlıklarla olan ilişkilerimizi onarır ve düzeltir.
