Büyük Bir Felaketin Ardından Ramazan’la Dirilmek… / Abdulkadir Yılmaz

0
76

6 Şubat 2023’ün gecesi ve gündüzünde dünyada eşi az görülen iki büyük depremle sarsıldık. Maalesef kayıplarımız ve acılarımız çok büyük oldu. Milletimizin başı sağ olsun. Rabbim bir daha böyle acılar yaşatmasın…

Duamız odur ki, cömertlerin en cömerdi olan Rabbimiz bu millete, bu büyük felakette elimizden geldiğince bir kul olarak gösterebildiğimiz sabır, tevekkül, teslimiyet ve yardımlaşmamızın bir karşılığı olarak, çok büyük sevinçler, mutluluklar yaşatsın. Bu görülmemiş felaketi, ondan daha büyük bir rahmet ve güzelliğe dönüştürsün inşallah.

Bu duamız ve talebimiz boş bir temenni değil, aksine, sünnetullah ve adetullahta kesin karşılığı olan bir duadır. İbn Abbas dedi ki: “Yüce Allah şöyle buyurmaktadır: Ben bir zorluk yarattığım halde, iki kolaylık yaratmışımdır. Hiçbir zaman bir zorluk, iki kolaylığı yenemez. İnşirah suresi 6. ayette de yüce Rabbimiz mealen, “Gerçekten, güçlükle beraber bir kolaylık vardır.” buyuruyor. İşte bu kolaylıkları Rabbimizden niyaz ediyor, onun engin şefkat ve merhametinden istiyoruz…

Evet, milletçe, bir yandan bu büyük deprem felaketinin acılarını unutmaya, yaralarını sarmaya çalışırken, bir yandan da rahmet ve merhamet ayı, mağfiret ve cehennemden kurtuluş ayı olan mübarek Ramazan ayını idrak edeceğiz. İnşallah Ramazan ayı hem bu millete hem de tüm İslam âlemine bolluk, bereket, maddi ve manevi huzurla birlikte gelsin. Rabbimiz, ülke insanımız açısından mübarek üç ayların içinde gelişen bu elim olayı, büyük bir temizlenme, arınma ve bağışlanmaya vesile kılsın.

Çevresinde yıllar boyu dinmek bilmeyen savaşlar nedeniyle komşu ülke halklarından 5 milyonun üzerinde göçmene ev sahipliği yapan bu ülke, bir o kadar daha öz vatandaşlarını çevre illere göçmenler olarak yerleştirmek zorunda kaldı ve üzerindeki maddi yük iyice ağırlaştı. Görülüyor ki bu Ramazan’ın en makbul ameli oruçla beraber bu vatandaşlarımıza yardım eli uzatmak, bu konuda devletimizin yanında olmak olacak…

İslam dini hayatın tam içinde pragmatik bir dindir. Bu pragmatik yapısından dolayı toplumun ihtiyacına göre ibadetlerin önceliği değişir. Özellikle de şahsi amellerden daha çok sosyal hayata dokunan iyilikler, hayırlar Allah katında daha kıymetli ameller olarak değerlendirilir. Çevrede yoksulluk, fakirlik, düşkünlük çokken en makbul amel, bolca infakta bulunmak, yemek yedirmek, ihtiyacı olanı giydirmektir. Felaket zamanında insanların her türlü yardımına koşmaktır. Cahilliğin arttığı bir dönemde ilim adamı, âlim yetiştirmek, cihad zamanı en büyük amel, düşmanla savaşmaktır. Kimi insan için yaşlı anne babası varsa onun için en makbul amel önce onlara bakmaktır. Fakir akrabaları varsa öncelikle onları koruyup kollamaktır.

O halde umarız ki bu Ramazan ayı, kardeşlik duygularıyla birlikte, özveri, yardımseverlik, cömertlik, fedakârlık, merhamet, sevgi, şefkat gibi duyguların daha fazla toplumu sarıp sarmaladığı, birlik ve beraberliğin daha güçlenip öne çıktığı bir ay olsun. Zira özellikle içinde bulunduğumuz zorlu şartlar bunu gerektirmektedir…

Yazının devamını dergimizden okuyabilirsiniz.