Kemale Ermeye Dair Bir Sorgulama: “YETKİNLİK” / Dr. Veysel Karani ALTUN

0
235

İnsanın yetkinliği deyince ne anlamalıyız? Varlığın anlamlandırılması noktasında önemi nedir?

Kelime olarak yetkinlik, gerekli olgunluğa erişmiş, olgun, kâmil, mükemmellik demektir. Kemâl ile de anılan yetkinlik kavramı sözlüklerde insanın yetkin olma durumu ve bir konuda bütün olma hali olarak açıklanmaktadır. Süreç içerisinde olgunluk halinin gelişebileceği anlamına gelen yetkinleşme kelimesi de kişinin yetkin duruma gelmesini ifade eder. Yetkin olma durumu, olgunluk, kemâl, tekâmül anlamlarına gelmekte ve bir kişinin bir görevi yerine getirmek için gerekli imkânlara, şartlara sahip olması şeklinde tarif edilmektedir. Yetkinlik kavramının tam olarak anlaşılması için kemâl kavramına değinmek gerekmektedir. Bir şeyin tüm vasıflarının tamam olması, bir arada bulunması anlamında kullanılan kemâl kavramı ile kastedilen anlam, bir şeyin bütün özellikleri ile yerli yerinde olmasıdır. Kemâl, insanın tinsel bakımdan olgunluk katına ulaşması anlamına gelmektedir. Bütün bir varlık alanının kendisinde dile geldiğini kavrayan, kendi geçici varlığından sıyrılarak sonsuzluğa varan kimse kemâle erişmiş sayılır. Kemâl kelimesi, bir türe ya zatı ya da sıfatları yönünden mükemmeliyet kazandıran şey anlamında erginlik, olgunluk manalarında kullanılmıştır. O halde insanın nihai hedefi olan kemâl sahibi olması için gerekli olgunluğa erişmesi “yetkinlik” kavramıyla açıklanmaktadır.

İnsanı da içine alan varlık âlemi, birbirini tamamlayan halkalardan oluşmaktadır. Tarih boyunca evren ve içindekiler konusunda yapılan araştırmalar, insanlık için çığır açmış ancak araştırma halkası hep eksik kalmıştır. İnsanoğlu, kendisi dışındaki varlıklar konusunda birtakım araştırmalar yaparken her şeyden önce kendisini de araştırma konusu yapmış ve varlığı ile ilgili hep sorgulayıcı bir tavır takınmıştır. İnsanoğlunun belki de üzerinde en çok durduğu mesele, kendisinin kim olduğunu ortaya koymak ve varlık âlemi içindeki yerini çözümlemektir. Bu bağlamda insanın kim olduğu, nereden gelip nereye gittiği, nasıl bir varlık olduğu, varlığının amacı ve gayesinin ne olduğu soruları, insanlık tarihi boyunca üzerinde en çok fikir yürütülen konuların başında yer almakta ve bu sorular insanı bir arayışa sürüklemektedir. İnsanın kendisini konu edinmeye başladığı zamanlardan beri, onu belirleyen tüm özellikler üzerinde uzun uzadıya durulmuş ve insanın varlık âlemindeki yeri belirtilmeye çalışılmıştır. İnsanın varlık âlemindeki yerini çözümlemesi sadece kendisini sorgulamakla bitecek bir iş değildir. Kendisiyle birlikte ilişkide bulunduğu varlıklarla olan münasebetini de bilmesi gerekmektedir. İnsanoğlunun, var olanın ötesine geçip kendisini tanımlaması bununla birlikte ilişkili olduğu varlık âlemi içindeki potansiyelinin farkında olması ve bu farkındalıktan yola çıkarak yetkinleşmesi insanlık için önem arz etmektedir. Şüphesiz insanın dünyaya geliş amacı da bir anlamda kendisini sorgulayarak yetkinleşme yoluna gitmesidir. İnsan kendisini sorguladığı yerde yetkinliğini de sorgulamış olur ve sahip olduğu yetkinlikle kemâl yolunda mesafe alabilir. Bu itibarla insanın varlık alemindeki yerini ve konumunu bilme çabası, yetkinliği ile alakalı bir sürecin gerçeğini önümüze sermektedir.

Konevî’nin ısrarla üzerinde durduğu husus, insanın bir yandan âlemin ölçüsü olmasıdır. Yetkinleşen insanın kâmilliğini koruyabildiği ölçüde âlem de nizamını korumaktadır. Bu ölçüler ışığında insan, yaratılışı tamamlanıp kemâle eriştikten sonra, hem kendini hem de Rabbini bilmesi halinde varlıkta kendisini müşahede etme imkânı bulabilir. Konevî’ye göre âlemin nizamı, âlemin ve kendisinin bilgisi konusunda yetkinleşen insanın kâmil olmasına bağlıdır. İnsanın kâmil olması ise hem kendisini hem de Rabbini bilmesi ile mümkündür. Bu şekilde insanın nasıl bir varlık olduğu hususuna açıklık getiren Konevî, insan-âlem-Hak ilişkisine değinerek insanın varlık âlemindeki konumuna ve varlıklarla ilişkisinin ne olduğu konusuna dikkat çekmektedir.

İnsanın yetkinliğinin, dinamik bir Din Eğitimi Felsefesine giden yolda önemine dair neler söylenebilir? Bunda insan idrakinin rolü nedir?

Din eğitimi disiplini açısından düşünüldüğünde, din eğitiminin muhatabı olarak insanın mahiyetini ifade eden yetkinlik gibi kavramlar, insanın kendisine dışarıdan bakması, kendisini değerlendirip yorumlaması açısından bir imkândır. İnsanın din eğitimini kendi perspektifinde sorgulaması alanın gelişerek geniş bir zemine oturması için önemli bir husustur.

Bu bağlamda, insanın mahiyetini sorgularken insani gerçeklikten yola çıkarak metafizikî gerçekliğe değinmek ve farklı disiplinlerde ele alınan yetkinlik gibi bazı kavramlara eğitim gözüyle yeniden bakmak, değerlendirmek, yorumlamak önem arz etmektedir. Bu minvalde düşünüldüğünde varlık âlemi içerisinde ayrı bir yeri olan insanın yüce bir varlığa yönelmesinde, bağ kurmasında ve ilişki içinde olmasında yetkinlik fonksiyonunun etkisini ortaya çıkarmak kayda değer bir husustur. İnsan için manevi gelişim süreci olarak da görülen yetkinliğin kavramsal analizini yapmak ve dinamik bir yapıya sahip olan kavramın din eğitiminde nasıl yorumlandığına ve konumlandığına dikkat çekmek gerekmektedir.

Röportajın devamını dergimizden okuyabilirsiniz.