Filistin, o bölgede yaşananlar itibarıyla dünya toplumlarının, ülkelerin stratejik duruşlarının ötesinde bir turnusol özelliği taşıyor. Ortadoğu’ya yakın ve uzak gelecekte biçilmiş roller var ve “dananın kuyruğu” burada kopacak ya da bir şeylerin fitili ateşlendi gibi görünüyor. Küresel aktörlerin amaçları üzerinden bir değerlendirmenizi alabilir miyiz?
Jeopolitik gerilimlerin kalıcı nitelik kazanması ve artan çatışma ihtimali, dünya düzenini karakterize eden başat özellik niteliği kazanmış durumda. Ortadoğu, büyük güçler arasındaki rekabetin çatışmaya dönüşebileceği ilk üç bölge arasında sayılabilir. Kudüs’ü bağrında taşıyan Filistin meselesi, bölgeyi sömürgeciliğe karşı koruyan Türk kalkanının 1917 yılı Aralık ayında parçalanmasının ardından kanayan bir yara halini aldı ve her dönemde yerel ve küresel siyasi dengeler üzerinde etkili oldu. Üç semavi dinin kutsal saydığı mekânlara sahip olan Kudüs, bu bölgedeki hadiselerin yeryüzünün her yerinde yakından takip edilmesine sebep oluyor. Müslümanlar, Mescid-i Aksa’ya ve işgal altında yaşayan Filistinli nüfusa reva görülen muamele karşısında derinden üzülüyor, kendilerini bu aşağılanmanın parçası sayıyor ve zayıflıklarının sebeplerini sorguluyorlar. Dünyanın kalan kısmının büyük bölümü de kendilerini mağdur Filistinlilere yakın hissediyor. Dolayısıyla, İsrail’in uluslararası hukuka, hak ve vicdan terazisine sığmayan tavırlarını eleştirmek, ahlaki bir tutum olarak sempati ve taraftar kazandırıyor. Bu sebeple, Ortadoğu’ya yeni(den) girmeye çalışan Çin, Rusya gibi güçler Filistin tarafına yakın durarak kendilerine pozisyon arıyorlar. Avrupalılar, Filistin’deki Hristiyan nüfusun ve Kudüs’teki kutsal yerlerin de etkisiyle İsrail’i eleştiriyorlar. İsrail’in en büyük destekçisi konumundaki ABD de kendi içinde farklı eğilimleri barındırıyor. Hristiyan siyonizmine destek veren çevreler, bazı dönemlerde Beyaz Saray üzerinde etkili olabiliyorlar. Ancak, Amerikan toplumunda başka bazı karşı eğilimler de mevcut ve Trump döneminde Hristiyan siyonizmi/beyaz üstünlükçülük gibi akımların yükselişine tepki olarak Filistinlilerin yanında yer alıyorlar. ABD’deki, ırkçılığa karşı yükselen “Siyah Hayatlar Önemlidir” hareketini benimseyenler arasında, İsrail’e karşı Filistinlileri destekleme eğilimi de gözleniyor. ABD’deki Yahudi diyasporasının genç kuşakları İsrail’den gittikçe uzaklaşıyor. Siyonizmi protesto eden Yahudilerin sayısı özellikle gençler arasında artıyor. Bunlar, ABD’nin İsrail’e şartsız desteğinin gelecekte içerden sorgulanacağını gösteren işaretler arasında yer alıyor.
Röportajın devamını dergimizden okuyabilirsiniz.